(Kapatılan)16. Hukuk Dairesi 2020/4115 E. , 2021/2982 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında, Kırklareli İli Demirköy İlçesi Hamdibey Köyünde bulunan 101 ada 49, 105 ve 108 parsel sayılı taşınmazlar sırasıyla, 5.038.28, 5.464,62 ve 8.961,78 metrekare yüzölçümleri ile 10 yıl önce ... tarafından açıldıkları, adı geçenin zilyetliğinde bulunduğu, süre yönünden zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı belirtilerek Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., tapu kaydına ve zilyetliğe dayanarak davaya konu taşınmazların tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir. Mahkemece, taşınmazların kesinleşmiş orman sınırları dışında olduğu, davacının dayandığı tapu kaydı kapsamında olduğu ve davacının kazanmaya yarar zilyetliğinin de bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davaya konu taşınmazların tapu kaydının iptaline ve davacı adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece dava konusu taşınmazların dayanılan tapu kayıtları kapsamında kaldıkları yönündeki kabul dosya kapsamına uygun değildir. Zira, davaya konu 105 parsel sayılı taşınmazın komşusu 46 nolu parselin tespitine dayanak olan 3677 metrekare miktarlı 18.09.1959 tarihli ve 8 numaralı tapu kaydının ilk tesisi Eylül 1934 tarihli ve 22 numaralı kayıt olup ilk tesisinden itibaren sınırları değişmeden gelmiş, ve davaya konu taşınmaz yönünü cenuben hali olarak okumakta olup, değişir sınırlıdır, miktarı ile 46 parsel sayılı taşınmaza uygulanmıştır. Davaya konu 49 parsel sayılı taşınmazın komşusu olan 48 parsel sayılı taşınmazın tespitine dayanak olan 3677 metrekare miktarlı ve 10.09.1987 tarihli ve 4 sıra numaralı kayıt olup ilk tesisi 10.03.1935 tarihli 23 numaralı kayıt olup ilk tesisinden itibaren sınırları değişmeden gelmiş ve davaya konu taşınmaz yönünü “şimalen suya giden yol” okumakta olup değişir sınırlıdır, miktarı ile 48 parsel sayılı taşınmaza uygulanmıştır. Yine, davaya konu 108 parsel sayılı taşınmazın komşusu 54 parsel sayılı taşınmaza uygulanan 6433 metrekare miktarlı 22.02.1968 tarihli ve 17 numaralı tapu kaydının ilk tesisi Eylül 1934 tarihli 21 numaralı kayıt olup ilk tesisinden itibaren sınırları değişmeden gelmiş ve davaya konu taşınmaz yönünü, şimalen halî okumakta olup, değişir sınırlıdır, miktarı ile 54 numaralı parsele uygulanmıştır. Fiili durumunda da 108 ve 49 numaralı parsellerin kuzeyinde Hazine adına ham toprak niteliğiyle tespit ve tescil edilmiş 300 parsel sayılı taşınmaz vardır, 105 numaralı parselin batısında yer alan 45 parsel sayılı taşınmaza uygulanan 9.8.1985 tarihli ve 11 numaralı tapu kaydının eldeki davaya konu 105 parselin bulunduğu doğu yönü Hazine tarlası olarak gösterilmiş, batı sınırı da çatak olarak belirtilmiştir. Ezcümle, davacının dayandığı tapu kayıtları değişir sınırlıdır, miktarı itibariyle davacı adına tespit ve tescil edilen 46, 48 ve 54 parsel sayılı taşınmazlara uygulanmıştır, bu nedenle mahkemenin davacının tutunduğu tapu kaydının dava konusu taşınmazları kapsadığı yönündeki kabulü dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davacı, zilyetlik iddiasına da dayanmıştır. Davaya konu taşınmazların kadastro tutanaklarının edinme sebebinde taşınmazların tespit tarihinden 10 yıl önce davacı tarafından açıldıkları belirtilmiştir. Mahkemece yapılması gereken, davaya konu taşınmazlarda imar ihyaya dayalı kazandırıcı zilyetlik şartlarının oluşup oluşmadığını belirlemektir. Mahkemece, zilyetlik şartlarının oluştuğu kabul edilmiş ise de, bu hususta yapılan araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki kadastro tespit tarihinden önceki hava fotoğraflarının tamamı getirtilip, imar ihyanın bulunup bulunmadığı, varsa ne zaman başladığı, bittiği, hangi tarihten itibaren zilyetliğe başlandığı ve mahalli bilirkişilerin taşınmazların 1960 yılından beri kullanıldığı, 40-50 yıldır kullanıldığı yolundaki beyanları gerçeğin bir görüntüsü olan hava fotoğraflarıyla denetlenmeden, yetersiz ziraat bilirkişi raporu ve soyut mahalli bilirkişi beyanları dayanak alınarak hüküm kurulmuş, zilyetlik şartlarının oluşup oluşmadığı hususu tereddüte mahal bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulmamıştır.
Hal böyle olunca; Mahkemece, yöreye ait memleket haritaları ve hava fotoğraflarının tamamı ilgili yerlerden getirtilip, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan aynı köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek ayrı ayrı 3’er kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi bilirkişi, üç kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, bir harita mühendisi ve bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi aracılığıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşifte getirtilen belgeler çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiler ve orman bilirkişileri eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) denetime elverişli olacak şekilde çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmaz, çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli; taşınmazın gerçek eğimi klizimetre aletiyle ölçülerek memleket haritalarındaki münhanilerden (yükseklik eğrilerinden) de faydalanılmak suretiyle belirlenmeli; stereoskopik hava fotoğraflarının stereoskop aleti vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarını belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranı ile taşınmazın imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını belirten müşterek imzalı, tereddüte mahal bırakmayacak şekilde, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli ve dosyadaki belgeler ile karşılaştırıldığında denetime elverişli rapor alınmalıdır.
Ayrıca keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların öncesinin ne olduğu, kim veya kimler tarafından, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; dava konusu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı; üç kişilik ziraatçi bilirkişi kurulundan taşınmazın evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; fen bilirkişisinden ise, keşfi takibe ve denetlemeye olanak verir rapor ve kroki alınmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 03.07.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.