11. Ceza Dairesi 2017/1640 E. , 2018/5059 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Mühür bozma
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Mühür bozma suçlarında sanık hakkında düzenlenen aynı mühür bozma tutanağından dolayı birden çok dava açılmış ise davanın mükerrer açıldığının kabulünün gerekeceği, ancak aynı sanık hakkında birden çok mühür bozma tutanağı düzenlenmiş ise, hukuki kesinti iddianame tarihi itibariyle oluşacağından, bu tarihten önce düzenlenen birden fazla mühür bozma eylemi varsa zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerekeceği, zincirleme suç ilişkisi içindeki eylemlerden bazılarının kesinleşmiş mahkumiyet hükmüne konu olmasının diğer eylemlerin dava konusu yapılmasına engel olmayacağı, bu kapsamda sonradan sübutu kabul edilen eylemler nedeniyle zincirleme suç hükümleri uygulanacağından; dosya arasında bulunan Adana 12. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2012/1276 esas 2013/342 karar sayılı ilamı ile sanığın mühür bozma suçundan cezalandırılmasına karar verildiği ve verilen kararın kesinleştiği, mükerrer yargılamanın önlenmesi ve zincirleme suç koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenebilmesi bakımından, söz konusu dava dosyasının getirtilip incelenmesi ile zincirleme suç hükümlerinin uygulanma olanağının bulunup bulunmadığı tartışılarak, kesinleşmiş hükmün zincirleme suç kapsamında kaldığının anlaşılması halinde Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15/03/2016 tarih, 2014/847 Esas ve 2016/128 Karar sayılı ilamın da belirtildiği üzere tayin olunacak cezadan kesinleşmiş önceki cezanın mahsup edilmesi gerektiği dikkate alınmadan eksik inceleme ve değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Sanık hakkında Adana Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 30.09.2013 tarihli iddianamesi ile 17.07.2012 ve 17.08.2012 tarihli tutanaklardan dolayı dava açıldığı anlaşılmakla, 17.07.2012 tarihli kaçak tespit tutanağından önce aynı yere ilişkin usulüne uygun ilk mühürleme tutanağı olup olmadığı araştırıldıktan sonra var olması halinde sanık hakkında TCK"nın 43. madde hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
3- 6352 sayılı Kanun"un 100. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 324. maddesinin 4. fıkrasına eklenen “Devlete ait yargılama giderlerinin 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun"un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutarlardan -20,00 TL dahil- az olması halinde, bu giderin Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilir” şeklindeki hüküm dikkate alınmadan, toplam 16 TL yargılama giderinin sanıktan tahsiline karar verilmesi,
4- Eylemin zincirleme suç kapsamında kaldığının anlaşılması halinde tekerrüre esas alınan ilamın tekerrüre esas alınamayacağının gözetilmemesi, yasaya aykırı,
5- 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı itibariyle kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 28.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.