Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/619
Karar No: 2015/2779

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/619 Esas 2015/2779 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/619 E.  ,  2015/2779 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “tapu kaydının düzeltimi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Nevşehir Sulh Hukuk Mahkemesinin davanın kabulüne dair verilen 17.01.2013 gün ve 2012/939 E. 2013/63 K. sayılı kararının incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 09.05.2013 gün ve 2013/4990 E., 2013/7235 K. sayılı ilamı ile;
    (...Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Davacı, adının ... olmasına rağmen kayden maliki bulunduğu 3416 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında ... olarak yer aldığını ileri sürerek tapu kaydının nüfus kaydına göre düzeltilmesi isteği ile eldeki davayı açmıştır.
    Bilindiği üzere; Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
    Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nın 382/9-ç maddesi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür.
    Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir.
    Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin aktif dava ehliyeti vardır.
    HMK"nın geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir.
    Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:
    1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
    2-Nüfus müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak talep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
    3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
    4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
    5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
    Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.
    Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
    Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.
    Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
    Şöyle ki, dava konusu 3416 parsel sayılı taşınmazın mahallinde keşif yapılmamış, anılan yerin kimin kullanımında olduğu belirlenmemiş ve davacı tanıkları da dinlenmemiştir.
    Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilke ve olgular çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması, davacının Melek adında bir kardeşinin de bulunduğu gözetilerek dava konusu taşınmazın kimin tasarrufunda olduğunun belirlenmesi, davacı tanıklarının da dinlenmesi ile ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir...")
    gerekçesiyle bozulmasına karar verilerek dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
    Davacı, 3416 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında, kimlikteki ismi Hasan Hüseyin kızı ... olmasına rağmen Hasan Hüseyin kızı ... olarak yazıldığını ileri sürerek, bu yanlışlığın düzeltilmesini istemiştir.
    Davalı vekili, davacının hukuki yararının bulunmadığını bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, dava konusu taşınmazda tapu maliki olarak gözüken Hasan Hüseyin kızı ...’in gerçekte Hasan Hüseyin ve Havva kızı 15/05/1948 doğumlu ... olduğu, kadastro tespit çalışmaları sırasında tapu malikinin nüfus kayıtlarındaki Nedime olan adının kayıtlara geçirilmediği, nüfus kayıtları ile tapu kayıtlarının birbirine uygun düzenlenmesinde yasal zorunluluk bulunduğu, Nedime"nin evlendikten sonraki soyadının "Sezen" olduğu, bu kapsamda davacı olan Nedime"nin Melek isminde kardeşi bulunmasına rağmen kişilerin doğum tarihleri ve soyadları birlikte değerlendirildiğinde Nedime"nin kardeşi olan Melek"in taşınmaz ile bir ilgisinin bulunmadığının anlaşıldığı ve TMK’nın 1027.maddesi gereğince davacının tapu kayıtlarında “Melek” olarak yazılı adının nüfus kayıtlarına uygun şekilde "Nedime" olarak düzeltilmesi talebinde bulunabilme hakkına sahip olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıya başlık bölümüne metni aynen alınan gerekçelerle bozulmuştur.
    Yerel Mahkeme, bozma ilamında "tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak" denilmek suretiyle keşfin yapılmasının mahkemenin yaptığı araştırmalar neticesinde kesin bir kanaate varılmamış olması gerektiği, oysa mahkemece yapılan araştırmalar neticesinde kesin bir kanaate varılmış olduğundan keşif yapılmadığı ve tanık dinlenmediği, bozma ilamında “davacının Melek adında bir kardeşinin de bulunduğu gözetilerek dava konusu taşınmazın kimin tasarrufunda olduğunun belirlenmesi” gerekçesi ile bozma kararı verilmiş ise de mahkemece bozmadan önce verilen 17.01.2013 tarihli kararın 2.sayfasının tetkikinden de “davacı ..."nin Melek isminde kardeşi bulunmasına rağmen kişilerin doğum tarihleri ve soyadları birlikte değerlendirildiğinde Nedime"nin kardeşi olan Melek"in taşınmaz ile bir ilgisinin bulunmadığı anlaşılmıştır.” denilmek suretiyle bu hususun değerlendirildiğinin görüleceği, dava konusu 3416 parsel sayılı taşınmaz açısından da davanın esası değerlendirildiğinde kadastro tutanağındaki açıklamalarda, Hasan Hüseyin kızı ...’in gerçekte Hasan Hüseyin ve Havva kızı 15/05/1948 doğumlu ... olduğu, kadastro tespit çalışmaları sırasında tapu malikinin nüfus kayıtlarındaki mevcut Nedime olan adının kayıtlara geçirilmediği, nüfus kayıtları ile tapu kayıtlarının birbirine uygun düzenlenmesinde yasal zorunluluk bulunduğu, Nedime"nin evlendikten sonraki soyadının "Sezen" olduğu, bu kapsamda davacı olan Nedime"nin Melek isminde kardeşi bulunmasına rağmen kişilerin doğum tarihleri ve soyadları birlikte değerlendirildiğinde Nedime"nin kardeşi olan Melek"in taşınmaz ile bir ilgisinin bulunmadığı, nüfus kayıtları, tapu kayıtları, kolluk araştırması ile kadastro tutanağındaki açıklamalar kapsamında davacının iddiasını ispat ettiği, davacının kardeşinin taşınmaz ile bir ilgisinin bulunmadığı, bu durumun yapılan araştırmalardan anlaşıldığı, bozma ilamı kapsamında daha fazla araştırma yapma, keşif yapmaya ve tanık dinlemeye gerek olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne ilişkin önceki kararda direnmiştir.
    Direnme kararını davalı vekili temyiz etmiştir.
    Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, mahkemece yapılan araştırmanın hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olup olmadığı; buna göre bozma ilamında değinilen araştırmaların yapılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
    Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK’nın 382/ç-1 maddesi gereğince tapu kaydının düzeltimi davaları çekişmesiz yargı usulüne tabi olup, mahkemece kendiliğinden (re"sen) araştırma ilkesi uyarınca deliller toplanılarak karar verilir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 3416 parsel sayılı taşınmazın Hasan Hüseyin kızı ... adına tapulama ile 1983 yılında tespit ve tescil edildiği, davacı ..."nin Melek adında kardeşinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece her ne kadar davacının kardeşi Melek"in soyadının evlenerek Dursun olduğu, 1959 doğumlu olduğu belirtilerek ayrıca araştırma yapılmasına gerek olmadığı belirtilmişse de Kurul çoğunluğu tarafından mahkemece, Melek Dursun"un duruşmaya davet edilip, dava konusu taşınmazla ilgisinin saptanması hususunun da bozma ilamına ilave edilerek, bozma ilamında belirtilen araştırmaların yapılması, taşınmazın kimin kullanımında olduğu saptanarak, tapu kaydında adı geçen malikin davacı olup olmadığının tereddütsüz ortaya konulmak suretiyle bir karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
    Hukuk Genel Kurulunda görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından davacının soyadı, doğum tarihi, Nüfus Müdürlüğü yazısı, jandarma araştırması, emlak vergisi beyannamesi gözetildiğinde ve davacının kardeşi Melek"in 1959 doğumlu olması, kızlık soyadının "Yılan" olup, evlenerek "Dursun" soyadını alması nedeniyle bozma ilamında değinilen diğer araştırmalara gerek olmadığı, yerel mahkemece davanın kabulüne dair verilen direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüşse de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından yukarıda açıklanan nedenlerle benimsenmemiştir.
    Hal böyle olunca Yerel Mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına bozma ilamında gösterilen ve yukarıda ilave edilen gerekçelerle uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen ve yukarıda ilave edilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 02.12.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi