3. Hukuk Dairesi 2016/13739 E. , 2018/2358 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 13.03.2018 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davacılar vekili Av.... geldi. Karşı taraf davalı ... vekili Av.... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, maliki oldukları ... Mahallesi 4854 ada 1 parselde bulunan arsa niteliğindeki taşınmazın üzerine kat karşılığı inşaat yapılması için davalılarla, ... 4. Noterliğinin 01/06/2001 tarih ve 6470 yevmiye nolu "Düzenleme Şeklinde Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi""ni imzaladıklarını, davacıların, sözleşme ile yüklendikleri edimlerin tamamını eksiksiz olarak yerine getirdiklerini, davacıların, sözleşme ile davalılara düşecek bağımsız bölümlerin tapu devir işlemlerini davalılara ve davaların gösterdiği kişilere yaptıklarını, ancak davalıların sözleşmeye konu gayrimenkulleri sözleşmeye uygun şekilde imal edip davacılara teslim etmediklerini, halen teslim edilmeyen daireler ve yerine getirilmeyen edimlerin söz konusu olduğunu, davacıların, davalıların edimlerini yerine getirmemeleri nedeniyle uğradıkları zararlarının ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/109 değişik iş sayılı dosyası ile tespit edildiğini, ayrıca sözleşmeye göre davalıların ödemesi gereken ancak davalılar tarafından yatırılmayınca davacı tarafından haciz tazyiki altında ödenmek zorunda kalınan ... priminin 31.894,00 TL olduğunu iddia ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 681.893,00 TL maddi tazminatın ... pirimi için müvekkilinin ödem tarihinden, diğer kalemler için sözleşmeye göre doğdukları tarihlerden itibaren yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı ...; davacılar ile davalılar arasında ... 4. Noterliğinin 01/06/2001 tarih ve ... nolu düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme gereğince inşaatın adının ... Sitesi Yapı Ortaklığı olduğunu, buna göre yapı ortaklığının adi ortaklık olduğunu ve davalıların organizatör olduğunu, davalıların dışında da Yapı Ortaklığının ortaklarının bulunduğunu, adi ortaklığın hükmü şahsiyeti olmadığından husumetin ortaklığın tüm ortaklarına yöneltilmesine gerektiğini, davalıların taraf sıfatı olmadığını, inşaattan mütevellit tüm mali sorumlulukların yapı ortaklığına ait olduğunu, davacıların da var ise mali bir sorumluluk hisseleri oranında sorumlu olduklarını, davacıların kendi sorumluluklarını gizleyerek davacı sıfatı ile dava açmalarının hukuken mümkün olmadığını, davacıların kendilerine ait hisselerin tamamını sattıklarını, bu nedenle davacıların dava açmakta hak sahipliklerinin olmadığını, üyeliklerinin de sona erdiğini, müvekkilinin hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Davalı ...; diğer davalı ile birlikte ... Sitesi Yapı Ortaklığını birlikte yapmakta iken 13/04/2009 tarihinde arsa sahibi ... ... ile aralarında anlaşarak inşaatın diğer davalıya devredildiğini, oysa kendisinin iki bloktan birini bitirip teslim ettiğini, diğer blokun yarı karkasını bitirdiğini, krizlerden dolayı üyelerden sağlıklı para toplayamadığını, inşaatın geciktiğini, bunu bahane ederek inşaatı elinden aldıklarını, kendisinin inşaatı yürütmek için kredi kartlarını, çeklerini ve şahsi senetlerini kullandığından çok zor duruma düştüğünü, davalı ..."ın şahsi alacağını ve esnafa inşaat için verdiği şahsi çek ve senetlerini ödeyeceğini taahhüt ederek kendisine inşaatla hiçbir ilgisi ve alacağı olmadığına dair imza attırdığını, ancak davalı ..."ın alacağını ödemediği gibi esnafa olan borcunu da ödemediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; taraflar arasındaki sözleşmenin 2-3-5 ve 15.maddelerinin değerlendirilmesinde; davalıların kat karşılığı ve kendilerine müteahhit sıfatı ile daire verilmek suretiyle sözleşme yapmadıkları, adi ortaklık şeklindeki sözleşmeye göre davacıların da ortak olarak yer aldıkları, davalıların hizmetlerine karşılık organizatör olarak görev verilip sözleşme yaptıkları, bu hizmetlerine karşılık 355/3380 puana tekabül eden %10,5 hisse karşılığı 4 adet dairenin verildiği, ortaklığın kusurundan dolayı dairelerin arsa sahipleri davacılara süresinde verilmemesi halinde günün rayicine uygun olarak ortaklıktan kira talep edilebileceği, inşaatın sözleşmeye göre 02/01/2006 tarihinde bitirilmesinin gerekli iken davanın açılış tarihine kadar arsa sahibi davacıların organizatör davalılar ile dava dışı ortaklık üye daire sahiplerinin toplantılarına ve görevlendirmelerine herhangi bir müdahalesinin bulunmayışı da gözetilerek inşaat işinin bu şekilde gecikmesinde zımni muvafakatlarının sonucunu doğurduğu gibi arsa sahibi davacıların inşaatın devamı sırasında hisselerine verilen daireleri yine dava dışı şahıslara satarak ilişiklerini kestiği, inşaatın yapımının dava dışı adi ortaklığa üye daire sahiplerinden sağlanacak paralarla yapılmakta olduğu ve bu durumun sözleşmenin inikadından itibaren bu şekilde olduğunun anlaşıldığı, davalıların kat karşılığı inşaat sözleşmesi müteahhidi olmayıp sadece toplanılacak paralarla inşaatın yürütülmesinde görevlendirilen organizatör konumunda olduklarından davada bu yönü ile sıfatları bulunmaması nedeniyle ve davacıların teslim tarihinden itibaren inşaatın uzamasına herhangi bir itiraz dile getirmeyerek 8 yıla yakın süre ses çıkarmamaları inşaatın
uzamasına zımni muvafakatları anlamında olduğu, davacılara arsa karşılığı verilecek daireleri dava dışı üçüncü kişilere vermiş olması nedeniyle bu yönü ile herhangi bir hak kayıplarının olmaması nedenleri ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davanın esası hakkında yargılama yapılabilmesi için varlığı veya yokluğu gerekli olan hallere dava şartları denir. Mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi için gerekli olan şartlardır. Mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz, davayı dava şartı yokluğundan usulden reddetmekle yükümlüdür.
Bir davada hem usuli hem de esastan reddi gerektiren sebepler var ise davanın öncelikle usulden reddi gerekir. Bir başka deyişle görülmekte olan davada hem usulden ve hem de esastan ret gerekçesi oluşturularak karar verilmesi olanaksızdır.
Somut olayda; mahkeme gerekçesinde; arsa sahibi davacıların, organizatör davalılar ile dava dışı ortaklık üye daire sahiplerinin toplantılarına ve görevlendirmelerine herhangi bir müdahalesinin bulunmayışı gözetilerek inşaat işinin bu şekilde gecikmesinde zımni muvafakatlarının sonucunu doğurduğu gibi arsa sahibi davacıların inşaatın devamı sırasında hisselerine verilen daireleri yine dava dışı şahıslara satarak ilişkilerini kestikleri sebebiyle, aynı zamanda da davalıların kat karşılığı inşaat sözleşmesi müteahhidi olmayıp sadece toplanılacak paralarla inşaatın yürütülmesinde görevlendirilen organizatör konumunda olduklarından davada bu yönü ile sıfatları bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu durumda; mahkemece, usulden (taraf sıfatı vb.) ve esastan red kararı verilmesi mümkün olmadığından, önce davanın usul kuralları uyarınca incelenip incelenmeyeceği değerlendirilip, usul hükümleri uyarınca davanın reddi mümkün ise usul yönünden davanın reddine karar verilmeli aksi takdirde davanın esasına girilip esas hakkında bir karar verilmelidir. Davanın usulden reddi kararının yanında esastan da reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenine göre, davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı taraf yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 1.630 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacı tarafa verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.