21. Hukuk Dairesi 2016/19132 E. , 2017/7816 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi(Müstemir Yetkili)
Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacılar ile davalılardan... Mües.Müd. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle temyiz kapsam ve nedenlerine göre; tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, sigortalının iş kazası sonucunda vefatı nedeniyle yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacı eş lehine 128.991,88 TL maddi, davacı çocuk ... lehine 3.544,45 TL maddi, davacı çocuk ... lehine 2.825,98 TL maddi, tüm davacılar lehine 10.000,00"er TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, 19/10/2009 tarihinde meydana gelen iş kazasında davacılar murisinin vefat ettiği, iş kazasının meydana gelişinde sigortalının %10 oranında müterafik kusurunun bulunduğu, davacılar vekilinin 15/04/2013 havale tarihli dilekçesinde ıslah edilen miktarlar konusunda açıklamada bulunduğu buna göre eş yararına ödenmesini istedikleri maddi tazminat tutarının 96.752,00 TL olduğunun bildirildiği, davacılar vekilinin yargılamanın 13. celsesinde davalı ... açısından davayı takip etmediklerini beyan ettiği, davalılar birden çok olmasına karşın davacılar lehine tazminat ödenmesine dair hükümlerinin davalıdan alınarak şeklinde kurulduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece taleple bağlı olarak karar verilmesi gerektiği HUMK’nun 74 ve HMK ’nun 26. Maddelerinin emredici kuralıdır. Hal böyle olunca, davacı eşin maddi tazminat talebinin 96.752,00 TL olduğu gözden kaçırılarak davacı eş lehine 128.991,88 TL maddi tazminata hükmedilmek suretiyle talebin aşılması isabetsiz olmuştur.
Davacılar vekilinin yargılamanın 13. celsesinde davalı ... açısından davayı takip etmediklerini beyan ettiği, hazır bulunan davalıların vekillerinin davayı takip ettikleri yönünde bir beyanda da bulunmadıkları anlaşılmaktadır. Davanın takipsiz bırakılması halinde yapılması gerekenler 6100 sayılı HMK."nın 150. maddesinde düzenlenmiş olup anılan madde gereğince takipsiz bırakılan dosyanın işlemden kaldırılması ve üç ay içerisinde davanın yenilenmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekir.
Somut olayda davalı ... hakkındaki davanın takipsiz bırakılması nedeniyle dosyanın işlemden kaldırılmasına ve üç ay içerisinde davanın yenilenmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken bu prosedürün yerine getirilmemesi hatalıdır.
6100 sayılı HMK"nın 332/1. maddesinde yargılama giderlerine mahkemece resen hükmedileceği, aynı kanunun 232/1-ğ. maddesinde ise avukatlık ücretinin yargılama giderleri arasında olduğu, yine karar tarihinde yürürlükte bulunan 2014 yılı ...’nin 10. Maddesinde, manevi tazminat davalarında avukatlık ücretinin, hüküm altına alınan miktar üzerinden nispi olarak hesaplanacağı, davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına nispi vekalet ücretinin, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemeyeceği, manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda ise; manevi tazminat açısından vekalet ücretinin ayrı bir kalem olarak hükmedilmesi gerektiği düzenlenmiştir.
Yapılan açıklamalara göre mahkemece davacılar lehine hüküm altına alınan manevi tazminat talepleri yönünden vekalet ücreti konusunda bir hüküm kurulmaması doğru olmamıştır.
İş kazasına dayalı maddi ve manevi zararların giderilmesine ilişkin tazminat davalarında kusuru bulunanlar arasındaki sorumluluk müteselsil sorumluluktur. Zira birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK. nun 50. maddesi, ya da birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri aynı zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK. nun 51. maddesi uyarınca (TBK’nun 61. Maddesi) ve aynı Yasanın 142. (TBK’nun 163.) maddesi hükmüne dayanarak davacı, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı bir dava ile isteyebileceği gibi, sorumluların hepsi aleyhine açacağı bir dava ile de talep edebilir.
Somut olayda davacı taraf hem dava hem de ıslah dilekçesinde müteselsil sorumluluğa dayandığı halde davacılar lehine tazminat ödenmesine dair hükümlerin "davalıdan alınmasına" şeklinde kurularak infazda tereddüt oluşturulması da ayrıca hatalı olmuştur.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, maddi tazminatta talebin aşılması suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, temyiz eden tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 16/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.