Esas No: 2016/9952
Karar No: 2018/2354
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/9952 Esas 2018/2354 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 13.03.2018 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davalılar vekili Av.... geldi. Davacı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; eşi olan ..."ın 16.03.2011 tarihinde vefat ettiğini, 16.01.2003 tarihinden vefat tarihine kadar muris ile birlikte yaşadıklarını, murisin ölümü ile davacı ve murisin çocukları davalıların mirasçı kaldıklarını, davacının dava konusu vasiyetnameyi, vasiyetnamenin açılması davası sırasında öğrendiğini, murisin bilinçli olarak böyle bir vasiyetname yapmasının imkansız olduğunu, vasiyette davacının mirasçılıktan çıkarılma sebepleri olarak gösterilen sebeplerin gerçekle bağdaşmadığını, bu durumu, murisin aynı tarihte davacı eşine karşı boşanma davası açması ve boşanma davasında hukuki vakıa olarak gösterilen nedenlerin, vasiyetnamede mirasçılıktan çıkarma sebepleri olarak gösterilen nedenlerle aynı olduğunu murisin eşine karşı açtığı boşanma davasından feragat ederken açtığı boşanma davasına dayanak hukuki vakıaaların gerçek olmadığını açık ve net olarak açıkladığını dolayısıyla vasiyetnamede belirtilen mirasçılıktan çıkarma gerekçelerinin murisin kendi arzu ve isteklerine dayanmadığını, davalı olan çocukları tarafından etkilenerek ve baskı altına alınarak vasiyetnamenin yaptırıldığını murisin vasiyetname yaptığını dahi bilmediğini ileri sürerek hata, hile sebebiyle kanuna aykırı şekilde düzenlenen vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini, olmadığı taktirde saklı paya tecavüz oranında tasarrufun tenkis edilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar; kızı ... ve oğlu ..."a yük olmak istemeyen muris ..."ın ilerleyen yaşında kendisine eşlik edeceği düşüncesiyle 16.01.2003 tarihinde davacı ile evlendiğini, davacının aşırı talepleri, maddi ve manevi baskısı nihayetinde hastalığı esnasında kendisine bakmaması ve terk etmesi üzerine boşanma talebinde bulunduğunu, eşiyle yaşadığı
fiili ayrılığın beşinci ayında ... 2. Noterliğinde 30.01.2009 tarihli ve 02651 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde vasiyetname ile son arzusunu ortaya koyduğunu, vasiyetnameyi, murisin kendi arzusu ile yaptığını, vasiyetin düzenlenme tarihinden vefatına kadar geçen iki yıllık sürede vasiyetnameyi değiştirmediğini ve bu yönde niyet göstermediğini savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece; dinlenen tanık beyanlarından ve özellikle murisin boşanma davasından feragat ettiğine ilişkin beyan dilekçesinin içeriğinden vasiyetnamenin aksi beyanlarda bulunduğu, vasiyetnamenin murisin özgür iradesini yansıtmadığı, boşanma davasından feragat dilekçesinin, vasiyetnameden dönmüş olduğunu gösterdiği,vasiyetnameyi çocuklarının baskısı altında yaptığı,eşine dönünce vekaletnameyi azlettiği sonrasında davacı eşine kendisine ait maaşı tahsil etmek ve banka işlemlerini yapmak için vekaletname de verdiği gerekçesi ile davanın kabulü ile ... 2. Noterliğinin 30.01.2009 tarih ve 02651 yevmiye sayılı vasiyetnamenin iptaline karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava, murisin aldatma, korkutma, baskı ve zorlama altında vasiyetname düzenlediği iddiasıyla açılan vasiyetnamenin iptali olmadığı takdirde tenkisi istemine ilişkindir.
TMK. nun 557. maddesinde vasiyetnamenin iptali sebepleri sınırlı olarak sayılmıştır. Bunlar; 1-Ehliyetsizlik, 2-Vasiyetnamenin yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmış olması, 3-Tasarrufun içeriğinin bağlandığı koşullar veya yüklemelerin hukuka veya ahlaka aykırı olması, 4-Tasarrufun kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmış olması halleridir.
TMK"nun 557. maddesinde sayılan sebeplerin bulunması halinde vasiyetnamenin iptali gerekir. Bu sebepler dışında kalan durumlara dayanılarak ölüme bağlı tasarrufun iptali istenilemez.
Hata, hile, tehdit veya cebre uğrayan vasiyetçi, sonradan bu vasiyeti açık veya zımmi olarak onaylamış veya kabul etmişse, bu takdirde, artık iptal davası açılamaz. TMK"nun 504. maddesi gereğince, ölüme bağlı tasarrufu yapan vasiyetçi, hata ve hileyi öğrendiği veya cebir ve tehdidin tesirinden kurtulduğu andan itibaren bir yıl içinde tasarrufundan dönmezse, bu geçerli hale gelir, vasiyetçinin ölümünden sonra miras ile ilgili kişilerin iptal davası açmalarını da hukuken imkan kalmaz. TMK. 504. maddede belirtilen bu süre hak düşürücü süredir.
Davacı taraf, murisin vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte, aynı günlü ve aynı noterlikte kendisine karşı murisin boşanma davası açması için avukata vekalet verdiğini, vekalet verilen avukat tarafından açılan boşanma davasından, murisin vekilini azlettiğini ve boşanma davasından vasiyetnamede belirtilen hususları da bertaraf edecek şekilde beyanla 24.03.2009 tarihli dilekçesi ile feragat ettiğini ileri sürerek vasiyetnamenin iptalini talep etmiştir.
Vasiyetçi, sakat irade beyanı ile yapıldığı ileri sürülen 30.01.2009 vasiyetnamesinden sonra, davacıya karşı açmış olduğu boşanma davasından feragat etmiş, davacı ile bir arada yaşamış olmasına karşın, ölüm tarihi olan 16.03.2011 tarihine kadar vasiyetnamesinden dönmemiştir. Bir yıllık hak düşürücü süre içinde vasiyetçi vasiyetnameden dönmemiş ise artık ölümünden sonra onun mirasçılarının da iptal davası açma hakkından söz edilemez.
Davacının vasiyetnamenin iptaline ilişkin talebinin reddi gerekirken yazılı gerekçe ile vasiyetnamenin iptaline karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2- Mirasdan iskat, mahfuz hissenin temelini teşkil eden aile dayanışmasının zedelendiği hallerde, mahfuz hisseli mirasçıyı mirasdan uzaklaştırma olanağını miras bırakana tanıyan ölüme bağlı bir tasarruftur.
Bu tasarrufla vasiyetci mahfuz hisseli bir mirasçısını miras hakkından ve mahfuz hissesinden yoksun bırakır. Normal koşullarda vasiyetci mahfuz hisse üzerinde tasarruf edemez, etse bile bu tenkis yolu ile iskat olunan mirasçılara dönebilir. Ancak iskat yolu ile ve iskat sebeplerinin gerçekleşmesi halinde mahfuz hisseden yoksun kalma konusu gündeme gelir.
Vasiyetci her zaman ve dilediği taktirde mahfuz hisse dışında kalan hisseler üzerinde dilediği gibi tasarruf edebilir. Onun için mirasdan iskat sadece mahfuz hisseli mirasçılar hakkında hüküm ifade eder.
Mirasdan iskat murisin tek taraflı ölüme bağlı bir tasarrufu ile gerçekleşir.
İskat cezai (olağan) ve koruyucu olmak üzere iki türlüdür.
Mirascı miras bırakana ve yakınlarından birine karşı Medeni Kanunun 510.maddesinde gösterilen ağır bir suç işler veya murisine veya ailesine karşı kanunen yerine getirmekle yükümlü olduğu aile görevlerini ifada büyük bir kusur işlerse cezai (olağan) iskat nedenleri doğmuş olur.
Koruyucu iskat ise: Tamamen iyi niyete dayalı adından anlaşılacağı üzere murisin iskat ettiği mirasçının çocuklarını koruma amacına yöneliktir.
Cezai (olağan) iskat sebepleri iki kısımda incelenebilir.
a) Mirasçının murisine ve onun yakınlarına karşı ağır bir suç işlemesidir. Bu suçun tamamlanması şart olmadığı gibi bu konuda bir mahkumiyet kararı bulunması da koşul değildir. Afdan ve zamanaşımından yararlanılmasının da önemi yoktur.
Ağır suçdan amaç miras bırakanın şahsiyet haklarına, beden tamlığına, mamelekine yönelik onunla aile bağlarının kopduğunu gösteren hukuka aykırı bir fiildir. Bunun belirlenmesinde ceza hukuku değil Medeni Hukuk kuralları gözönünde bulundurulacaktır. Mirasbırakanın yakınlarına karşı aynı nitelikte işlenen suçlarda iskat nedenidir. Yani suçun mutlaka murise karşı işlenmiş olması da koşul değildir.
Yakınlık kavramına murisin sevgi, saygı ve bağlılık duyduğu tüm kişiler örneğin arkadaşlar, nişanlı, öğretmen, öğrenci, ona bakan onu koruyan veya onun baktığı, koruduğu v.b. kişilerde dahildir (MK. 457/1 md.).
b)Mirasçının murise ve ailesine karşı kanunen mükellef olduğu aile hukuku vazifelerini büyük bir kusurlu davranışla yerine getirmemesi (MK. 457/2. md.).
Örneğin; Medeni Kanunun 151.maddesinde düzenlenen sadakat, yardım, bağlılık, çocuklara itina gösterme görevini yapmaması,
Ana baba ve çocukların karşılıklı sevgi ve saygı şefkat bağları, yoksulluğa ve zarurete düşmede yardım yükümlülüğü, nafaka borcu (MK. madde 315) aile birlik ve huzuru bozan davranışlarda bulunmama ilkelerine aykırı hareketler v.b. gibi.
Aynı nedenlerle evlatlık da mirasdan iskat edilebilir veya aynı nedenlere dayalı olarak evlatlığın evlatlık ilişkisinin kaldırılması davası da açılabilir (MK. madde 258, 457).
Ancak, bu haklar şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğundan mirasçılara geçmez, sadece muris tarafından kullanılabilir. Mirasçılar bu konuda açılmış bir dava varsa murisin ölümü halinde bu davalara devam edebilirler.
İskat sebebi açık olmalı, belirli bir eyleme, işleme ve davranışa dayanmalıdır. Sadece mirasdan iskat ettim, miras dışı bıraktım, bana ilgi göstermedi v.b. gibi gerekçesiz sözler yeterli sayılmamalıdır. İskat sebebi kabul edilen olayların delillerinin gösterilmesi de mirasçının iskata itirazı halinde diğer tarafa kolaylık sağlayacağından, tasarrufda yer almalıdır (MK. madde 512/2).
İskat edilen şahsın iskatla mirascılık sıfatı sona erer. Ancak, iskat mahfuz hissenin tamamına ilişkin olabileceği gibi bir kısmına ilişkin de olabilir.
Miras hakkından tamamen iskat olunan kimse terekeden hisse talep edemiyeceği gibi tenkis davası dahi açamaz.
Kısmi iskat halinde ise, mirasçının mirascılık sıfatı devam eder. Çünkü iskat haricinde kalan saklı payın bir kısmını bu mirasçı iktisap edecektir.
Mirasbırakanın mirasdan iskat ettiği şahıs lehine mal vasiyetinde bulunması da mümkündür.
İskat şahsidir. İskat olunanın mahfuz hisseli füruuna şamil olamaz.
İskat haksız ise iskat edilen mirasçı davacı: İskata itiraz edebilir ve iskatın iptalini veya tenkisini isteyebilir (MK. madde 512/2).
Dava, iskat olunan şahıs dışındaki ıskattan yararlanan diğer kanuni mirasçılar aleyhine açılır.
Genel olarak iskata itiraz nedenleri:
Davacı genel olarak vasiyetcinin ehliyetsiz olduğunu, iskatın hata, hile, ikrah sonucu yapıldığını ortaya koyarsa veya vasiyetname şeklen geçersiz ise iskat tasarrufu iptal edilir ve mirasçı iskat edilmemiş gibi tüm miras hakkına kavuşur.
Özel olarak iskata itiraz nedenleri:
Cezai (olağan) iskatın hükümsüz kılınması konusunda ölüme bağlı tasarrufun genel olarak hükümsüzlüğü yanında Medeni Kanunun 512.maddesinde belirlenen bazı özel durumlarda mirasdan iskat edilen mirasçıya, iskata ilişkin ölüme bağlı tasarrufa itiraz ederek onu kısmen veya tamamen etkisiz bırakma imkanı tanınmıştır.
İskat edilen mirascı, bu itirazını duruma göre tenkis veya iptal davası açmak suretiyle gerçekleştirir.
TMK"nun 510.maddesinde "Mirasbırakanın ölüme bağlı bir tasarruf ile saklı paylı mirasçısını mirasçılıktan çıkarma sebebi olarak, 1)Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse, 2) Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse mirasçılıktan çıkarabilir" hükmü getirilmiştir
TMK"nun 512/1. maddesinde "Mirasçılıktan çıkarma, mirasbırakan ancak buna ilişkin tasarrufunda çıkarma sebebini belirtmişse geçerlidir." 2.fıkrasında "Mirasçılıktan çıkarılan kimse itiraz ederse, belirtilen sebebin varlığını ispat, çıkarmadan yararlanan mirasçıya veya vasiyet alacaklısına düşer". 3.fıkrasında ise "Sebebin varlığı ispat edilememiş veya çıkarma sebebi tasarrufta belirtilmemişse tasarruf, mirasçının saklı payı dışında yerine getirilir; ancak, mirasbırakan bu tasarrufu çıkarma sebebi hakkında düştüğü açık bir yanılma yüzünden yapılmışsa, çıkarma geçersiz olur" hükmü getirilmiştir.
Bu açıklamalardan sonra, somut olaya dönüldüğünde; mirasbırakan, davacı eşini mirastan çıkarma sebebini 30.01.2009 tarihli vasiyetnamesinde; "Yaşlılık günlerimde bana bakacağını düşünerek 16.01.2003 tarihinde ... isimli bayanla evlendim. 2007 yılı Temmuz ayında hastalanarak tedavi için İstanbul"a geldim. Akciğerlerde doku sertleşmesi teşhisi kondu ve nefes almakta güçlük çektiğim için oksijen makinası ile yaşamak zorunda kaldım. Bu zor günlerimde eşim beni yalnız bıraktı. Bir iki kez hastaneye uğrayıp kısa süreli ziyaretin dışında refakatçi olarak bir gün yanımda dahi kalmadı. "Ben senin dadın değilim çocukların baksın" diyerek beni terk edip gitti. Uzun süredir ne aradı ne de sordu. Bu nedenle bana ve evlatlarıma karşı aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerini ağır şekilde ihlal eden eşim ..."ı MK"nun 510. maddesi gereğince mirasçılıktan çıkarıyorum..." olarak açıklamıştır.
Toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının, eş olarak mirasbırakana karşı gerekli vazifelerini yerine getirdiği, hastalığında muris ile ilgilendiği, vasiyetnameden sonra birlikte yaşadıkları, murisin , davacıya karşı açmış olduğu boşanma davasından feragat ettiği, mahkemeye sunulan feragat dilekçesi içeriği ve vasiyetnamede davacının mirasçılıktan çıkarılma sebepleri olarak belirtilen hususların davalı tarafça ispat edilemediği, bu itibarla miraçılıktan çıkarmanın geçerli olmadığı ortadadır.
Hal böyle olunca, mahkemece; dava konusu 30.01.2009 tarihli vasiyetname ile mirasbırakan ..."ın, eşi olan davacı hakkında gösterdiği sebeplerin, mirasçılıktan çıkarma sebebi sayılabilecek nitelik ve nicelikte bulunmadığı gözetilerek, TMK. nun 512. maddesinin 3. fıkrasının ilk cümlesi uyarınca mirasçılıktan çıkarmanın tasarruf nisabı oranında geçerli olacağı, başka bir ifade ile davacının saklı payını isteyebileceği ve davaya tenkis davası olarak devam edilerek sonucu dairesinde hüküm tesisi gerekirken yazılı gerekçe ile vasiyetnamenin iptaline karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3- Bozma nedenine göre, davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için takdir edilen 1.630 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/03/2018 günü oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.