16. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/18230 Karar No: 2018/424 Karar Tarihi: 01.02.2018
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2015/18230 Esas 2018/424 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, Kapuzbaşı Köyü'nde bulunan taşınmaz bölümü hakkında satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Kadastro Mahkemesinde görevsizlik kararı verildikten sonra Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda davanın 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Ancak, dava konusu taşınmazın kadastro çalışmalarının kesinleştiği 1992 yılından itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra kadastro öncesi nedene dayalı dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Tescil davalarında yapılması gereken ilan ve taraf teşkili işlemleri tamamlanmadan hüküm verilemez. Bu nedenle, öncelikle belediyelerin tüzel kişiliğinin kaldırılması sonrası mahkemeye husumet yaygınlaştırılması ve dava dilekçesi ve duruşma gününün uygun şekilde tebliğ edilmesi gerekmektedir. Kararda geçen kanun maddeleri ise şöyledir: Türk Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesi; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddeleri; TMK'nın 713/4 ve 5. fıkraları; TMK'nın 713/3. maddesi; 6360 sayılı Kanun'un 1. m
16. Hukuk Dairesi 2015/18230 E. , 2018/424 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Davacı, Kapuzbaşı Köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümü hakkında satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle Kadastro Mahkemesinde dava açmış, Kadastro Mahkemesince görevsizlik kararı verilmesi üzerine Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda davanın 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede kadastro çalışmalarının kesinleştiği 1992 yılından itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra kadastro öncesi nedene dayalı dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazın dosya içerisinde bulunan fen bilirkişiler tarafından hazırlanan 28.4.2015 havale tarihli rapor ve eki krokide (A) harfiyle gösterilen ve taşınmazlar arasında kalan boşluk alan olduğu belirlenmiş olup bu bölümün kadastro sırasında tutanak düzenlenmeyen yer olduğu anlaşılmaktadır. Bu haliyle dava, TMK’nın 713/1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddelerine dayalı açılan tescil davasıdır. Bu nitelikteki davalarda TMK"nın 713/4 ve 5. fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli yerel ve gazete ilanlarının yöntemine uygun bir biçimde yapılması, ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanaklarının dosya arasına konulması, yasal 3 aylık sürenin dolmasının beklenilmesi gerekir. Diğer yandan tescil davalarında TMK"nın 713/3. maddesi uyarınca ... ve ilgili Kamu Tüzel Kişileri yasal hasım olup, ... ile ilgili kamu tüzel kişiliklerine husumet yöneltilmesi gerekmektedir. Somut olayda; dava, ..."ye yöneltilmiş; ancak hüküm tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun uyarınca 6360 sayılı Kanun"un 1. maddesi gereğince çekişmeli taşınmaz bölümünün bulunduğu Kayseri Büyükşehir Belediyesi"nin sınırları il mülki sınırları olarak belirlenmiş, aynı Kanun"un Geçici 1/13 maddesine göre de büyükşehir belediyesi olan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belde belediyeleri ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır. Taraf teşkili dava şartlarındandır. Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle Yahyalı Belediye Başkanlığı ile Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı"na husumet yaygınlaştırılıp dava dilekçesi ve duruşma günü yöntemine uygun şekilde tebliğ edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra davanın esasına girilerek tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile sair hususlar incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 01.02.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.