1. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/18334 Karar No: 2018/13954 Karar Tarihi: 25.10.2018
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/18334 Esas 2018/13954 Karar Sayılı İlamı
1. Hukuk Dairesi 2015/18334 E. , 2018/13954 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, davası sonunda, yerel mahkemece davanın hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle reddine ilişkin olarak verilen karar, davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR
Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı, 533 parsel sayılı 405.000 m2 miktarlı taşınmazın kadastroca Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, ... İşletmeleri Genel Müdürlüğünün başvurusu üzerine Tapu Sicili Tüzüğü"nün 107. maddesi uyarınca düzenlenen değişiklik beyannamesi ile taşınmaz ikiye ifraz edilerek oluşan 797 sayılı parselin Türkiye ... İşletmeleri Genel Müdürlüğü adına daha sonra da ... adına tescil edildiğini ileri sürerek, 797 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapunun iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir. Davalı vekili, hak düşürücü sürenin geçtiğini, tescil ve ifraz işlemlerinin yasaya uygun yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece 5841 sayılı Kanunun 2. maddesi ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesi uyarınca 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Iddianın içeriğinden ve ileriye sürülüş biçiminden davada yolsuz tescil hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır. Bilindiği üzere 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesinde "bu tutanaklarda belirtirlen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz" hükmüne yer verilmiş 25.02.2009 tarihinde 5841 Sayılı Kanunun 2. maddesi ile "bu hüküm, iddia ve taşınmazın niteliğine yahut devlete veya diğer kamu tüzel kişileri dahil, tarafların sıfatlarına bakılmaksızın uygulanır" cümlesi eklenmiş ancak, Anayasa Mahkemesi"nin 12.05.2011 gün ve 2009/31-2011/77 Sayılı kararı ile 5841 sayılıl Kanun"un 2. maddesi ile 3402 Sayılı Kanun"un 12 maddesinin 3. fıkrasına eklenen cümlenin Anayasa"ya aykırı olduğu gerekçesi ile iptaline karar verilmiş ve bu karar 23.07.2011 gün 28003 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanmıştır. Dolayısıyla, 3402 sayılı Kanun"un 12/3 maddesinin Hazine tarafından devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yer iddiası ile açılan davalarda uygulanmayacağı açıktır. Öteyandan, Hazine adına kayıtlı 533 parsel sayılı taşınmazın 1987 yılında yapılan ifrazı sonucu, dava konusu edilen 797 sayılı parselin oluştuğu kayden sabittir. Bu haliyle de istek kadastro öncesi neden değil, kadastro sonrası nedendir. Bu durumda olayda 3402 sayılı Kanunun 12/3 maddesinin uygulama olanağı yoktur. Hal böyle olunca işin esası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davacı Hazine"nin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenler ile, 6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 25/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.