14. Hukuk Dairesi 2016/554 E. , 2018/5603 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 16.09.2010 gününde verilen dilekçe ile ... iptali ve tescil talebi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 03.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ile davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, inanç sözleşmesine dayalı ... iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, ... Noterliği"nce düzenlenen 26.07.1990 tarih 2956 yevmiye numaralı taahhütname gereğince davalı adına kayıtlı 549 parsel üzerindeki yapının müvekkiline aidiyetinin tespitine ve taşınmazın 12/192 payın yarısının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiş, davacı vekili 12.03.2013 tarihli dilekçesinde, taşınmaz üzerindeki binanın aidiyetinin tespitine ilişkin talebinden feragat ettiğini, talebin taşınmazın üzerindeki 6/12 payın iptaline yönelik olduğunu bildirmiştir.
Davalı ... cevap dilekçesinde, dayanak taahhütname başlıklı sözleşmenin zamanaşımına uğradığını, yasal başvuru süresinin geçtiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini, davalının yargılama sırasında ölmesi üzerine, mirasçıları ... ile ... vekili, söz konusu taahhütnamenin davacıya ... iptali ve tescil hakkı vermediğini, davacının sözleşme altında imzası bulunmadığından iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme niteliğinde olmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, dava konusu 549 parsel üzerindeki davalı adına kayıtlı payın 6/192 oranında iptaliyle davacı adına tapuya tesciline, taşınmaz üzerindeki yapının aidiyetinin tespiti isteğinden vazgeçildiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına hükmün, davalılar vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 8 Hukuk Dairesi"nin 10.06.2014 tarih, 2014/3455 E.- 2014/11917 K. sayılı ilamı ile “...kısa kararla gerekçeli karar arasındaki bu uyumsuzluk mahkemelere olan güveni sarsar. Hükümlerin kurulmasında esas olan kısa karardır. Gerekçeli kararın kısa karara uygun olması gerekir. Bu konuya ilişkin 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; “1-Kısa kararla gerekçeli kararın aykırı olması bozma nedenidir. 2- Yerel mahkeme bozmadan sonra önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydıyla hakimin vicdani kanaatine göre karar verebilir.” denilmiştir. Hüküm, bu nedenle Kanuna, tarih ve numarası anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olarak tesis edilmiştir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmesinden sonra mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne, dava konusu 549 parsel üzerindeki davalı adına kayıtlı 12/1912 payın 6/192 oranında iptaliyle davacı adına tapuya tesciline, taşınmaz üzerindeki yapının aidiyetinin tespiti isteğinin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ve davalılar vekili temyiz etmiştir.
1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre, davacı vekilinin ve davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Mahkemece ... iptali ve tescil yönünden davanın kabulüne karar verilmiş ise de, hüküm kısmında ... kaydına göre iptal edilen 12/192 hissede 6/192 payın iptaline karar verilmesi gerekirken, tapuda mevcut olmayan "12/1912 hissede 6/192 payın iptaline" karar verilmiş olması infazda tereddüt oluşturabileceğinden doğru görülmemiştir.
3- Muhtesatın aidiyetinin tespiti davasından davacı vekilinin feragati üzerine, davanın bu yönünden feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine dair hüküm kurulmasıda doğru görülmemiştir.
Ne var ki, anılan bu hususlar kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK"nın 438/7 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentteki nedenlerle; davacı vekili ile davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentlerdeki açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile; hüküm sonucunun birinci bendinin üçüncü satırında yer alan “12/1912” ibaresinin çıkartılarak yerine “12/192” ibaresinin eklenmesine, hüküm sonucunun üçüncü bendinde yer alan “Davacının muhtesat aidiyetinin tespiti davasının hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine” cümlesinin çıkartılarak yerine “Davacının muhtesat aidiyetinin tespiti davasının feragat nedeniyle reddine” cümlesinin eklenmesine, hükmün DÜZELTİLMİŞ ve değiştirilmiş bu şekli ile ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.09.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.