10. Ceza Dairesi 2019/1274 E. , 2019/3657 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığının, 19/03/2019 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan şüpheli ... hakkında düzenlenen iddianamenin iadesine dair Gölbaşı (Ankara) 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/05/2018 tarihli ve 2018/263 sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile iddianamenin iadesi kararının kaldırılmasına ilişkin Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 05/06/2018 tarihli ve 2018/752 değişik iş sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 04/04/2019 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli hakkında, 19/01/2017 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesine, tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, ayrıca “yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması” halinde erteleme kararının kaldırılarak kamu davası açılacağı hususunun ihtar edilmesine karar verildiği, kararın şüpheliye tebliğ edilmek üzere gönderildiği, ancak adresinin tebliğe elverişli olmaması nedeniyle tebliğ edilemediği,
2- Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce, tedbirin infazına başlaması için şüpheliye gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesinin, soruşturma aşamasında bildirdiği son adresinin tebliğe elverişli olmaması ve MERNİS adresi de bulunmaması nedeniyle Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca bilinen son adresine tebliğ edildiği,
Ancak şüphelinin kuruma müracaat etmemesi üzerine, başkaca adresi bulunmayan şüphelinin aynı adresine Tebligat Kanununun 35. maddesi uyarınca ikinci kez uyarılı ilk başvuru davetiyesi tebliğ edildiği, bu tebliğe rağmen de kuruma müracaat etmemesi üzerine yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar ettiği gerekçesiyle kamu davasının açılmasının ertelenmesi kaldırılarak 03/05/2018 tarihinde iddianame düzenlendiği,
3- Gölbaşı (Ankara) 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/05/2018 tarihli ve 2018/263 sayılı kararıyla "kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı şüpheliye tebliğ edilmediği, bu nedenle kovuşturma şartı gerçekleşmediği" gerekçesiyle iddianamenin iadesine karar verildiği,
4- Cumhuriyet savcısının 17/05/2018 tarihinde bu karara itiraz etmesi üzerine Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 05/06/2018 tarihli ve 2018/752 değişik iş sayılı kararıyla "Cumhuriyet savcısının itiraz gerekçelerinin, Mahkemenin iade gerekçesine göre daha yerinde olduğu" gerekçesiyle itirazın kabulüne ve iddianamenin iadesi kararının kaldırılmasına karar verildiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, “Benzer bir konuya ilişkin olarak Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 26/05/2016 tarihli ve 2016/1582 esas, 2016/3201 karar sayılı, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 16/05/2016 tarihli ve 2016/927 esas, 2016/4447 karar sayılı ilamlarında da değinildiği üzere, şüpheli hakkında verilen "Kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararı ve bu karar ile birlikte verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararların, şüpheliye tebliğ edilmeden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı,
Somut olayda, sanık hakkında, Gölbaşı(Ankara) Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 08/04/2017 tarihli ve 2017/414 soruşturma, 2017/8 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve 1 yıl süre ile tedaviye tabi tutulmak suretiyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararın şüphelinin kararda belirtilen adresine tebliğe çıkarıldığı ancak muhatabın adresi değiştiğinden bahisle iade edildiği, başka da herhangi bir tebliğ işlemi yapılmaksızın, sonrasında ... Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce denetimli serbestlik tedbirinin infazı için şüpheliye gönderilen çağrı kağıdının 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğine rağmen 10 günlük süre içerisinde şüphelinin müracaat etmemesi ve nedeniyle hakkındaki kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kaldırılarak kamu davası açıldığı anlaşılmış ise de,
5237 sayılı Kanun"un 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, "kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi hâlinde, hakkında kamu davası açılır" hükmüne yer verildiği, tebliğ tarihinde yürürlükte bulunan 6099 sayılı Kanun ile değişik 7201 sayılı Kanun’un Kanun’un 10. maddesinde yer alan, ""(1) Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartı ile her yerde tebligat yapılması caizdir. (2) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır." şeklindeki düzenleme karşısında, sanığın bilinen en son adresine anılan Kanun"un 10. maddesine göre, bunun mümkün olmaması halinde aynı Kanun"un 21. maddesine göre tebligatın yapılması gerektiği cihetle, sanığa erteleme kararı usulüne uygun tebliğ edilmeden denetimli serbestlik kararının infazı için gönderilen çağrı kağıdının herhangi bir hukukî sonuç doğurmayacağı gözetilmeden iddianame düzenlendiği, iddianamenin iadesi kararının yerinde olduğu cihetle, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek, Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 05/06/2018 tarihli ve 2018/752 değişik iş sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin olarak, TCK"nın 191. maddesinin 2. fıkrasında “Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir. Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır.” şeklinde düzenleme yer aldığı,
Aynı maddenin 4. fıkrasının (a) bendinde, ise "Kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ... hâlinde, hakkında kamu davası açılır. " hükmüne yer verildiği,
Öte yandan, şüpheliye yükümlülük getiren tedavi ve denetimli serbestlik tedbirini içermesi nedeniyle, TCK"nın 191. maddesinin 2. fıkrası gereğince verilen "kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararının, CMK"nın 171. maddesinde yer alan "kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararından farklı olduğu, bu nedenle adil yargılama ilkesi ve suçsuzluk karinesi gereğince, CMK"nın 171. ve 173. maddelerinde suçtan zarar gören için tanınan "kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına itiraz" hakkıyla ilgili hükümlerin, TCK"nın 191. maddesinin 2. fıkrası kapsamında verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına karşı "şüpheli" için de kıyas yolu ile uygulanmasının gerektiği ve bu kapsamda verilen "kamu davasının açılmasının ertelenmesine" ilişkin karara, şüphelinin itiraz hakkının bulunması nedeniyle erteleme kararının şüpheliye tebliğ edilmesi gerektiği,
Bununla birlikte usulüne uygun bir tebliğ olmasa dahi, şüpheli haricen veya 7201 sayılı Tebligat Kanununun 32. maddesinde belirtildiği üzere usulsüz tebliğ sonucu kararı öğrenip Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne bizzat müracaat ederek hakkındaki karar ile ilgili infaza başlamış ve Tebligat Kanununun 32/2. maddesindeki usule göre itiraz hakkını kullanmamış ise artık kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının usulüne uygun olarak tebliğ edilmeden tedbirin infazına başlanmış olmasının, 4. fıkrada belirtilen yargılama şartının gerçekleşmesine bir etkisi olmayacağı,
Somut olayda ise kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının şüpheliye tebliğ edilemediği gibi, Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce şüpheliye gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyelerinin de tebliğe elverişli adres bulunmaması nedeniyle Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebliğ edildiği ve şüphelinin de hakkındaki karar ile ilgili bizzat müracarat ederek infaza hiç başlamadığı için usulsüz tebligat sonucu da olsa erteleme kararından ve hakkındaki tedbirden haberdar olduğu iddia edilemeyeceğinden, kullanmak amacı ile uyuşturucu madde bulundurma suçu bakımından "kovuşturma şartı" olan "ısrar koşulunun" gerçekleşmediği dikkate alınarak, iddianamenin iadesine karar verilmesi yasaya uygun olup, bu karara yönelik itirazın reddine karar verilmesi gerekirken kabul edilmesi yasaya aykırı olduğundan, kanun yararına bozma talebi yerindedir.
D) Karar :
Açıklanan nedenlere göre; iddianamenin iadesi kararına yönelik itirazın kabulü ile iddianamenin iadesi kararının kaldırılmasına ilişkin Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 05/06/2018 tarihli ve 2018/752 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 10.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.