19. Hukuk Dairesi 2015/7406 E. , 2016/2194 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün taraflar vekillerince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı ile temlik alan vek. Av. ... ile davalı vek. Av. ..."in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı... ... A.Ş. vekili, davalının iki adet çeke dayalı olarak toplam 1.361,425,83 TL üzerinden müvekkili aleyhine takip başlattığını, müvekkilince takip konusu çeklere mahsuben takipten önce 70.000 TL, takipten sonra ise 100.000 TL daha ödeme yaptıklarını, ayrıca takip dosyasına Tedaş tarafından 05.03.2009"da 262.334,16 TL, 28.09.2009"da da 1.301,000 TL ödeme yapıldığını, neticeten toplam 1.733.334,162 TL ödendiğini, oysa icra müdürlüğünün 11.12.2009"da çıkardığı hesap tablosunda müvekkiline bakiye 95.933 TL borç çıkarıldığını, hesap tablosunu incelediklerinde takibin başlangıcından itibaren % 27 avans faizi hesaplandığını, oysa 27.01.2009"da avans faizi oranı % 27 iken bu oranın 09.04.2009"da yıllık % 20"ye, 12.06.2009"da % 19"a ve 22.12.2009"da ise yıllık %16"ya düştüğünü, hesabın kademeli yapılması gerekirken yapılmadığını belirterek, müvekkilinin takip konusu çeklerden dolayı bakiye 95.933 TL borçlu olmadığının tespitine, fazla ödeme olduğunun tespiti halinde istirdada ilişkin haklarının saklı tutulmasına ve davalının kötüniyetli olarak takibi devam ettirmesi nedeniyle % 40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, 06.09.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile müvekkilinin 285.756,64 TL borçlu olmadığının tespiti ile fazladan 7.173,16 TL ve sıra cetveli kararında geçen 199.927,45 TL ile yapılacak fazla ödemelerin istirdadını ve dava değeri üzerinden % 40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiş, ayrıca 18.05.2011 tarihli celsede de istirdada yönelik alacaklarını temlik ettiklerini, menfi tespit talebi yönünden davaya devam ettiklerini belirtmiştir.
Davalı vekili, davacının faize ve takibe itiraz etmediğini, takibin kesinleştiğini, faiz oranı ile ilgili kuralların emredici hükümle olmayıp itiraz edilmemesi nedeniyle % 27 faiz oranının kesinleştiğini, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, icra müdürü tarafından yapılan hesabın doğru olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre, davacının dava açmakta hukuki yararı bulunduğu, davacının 13.10.2009 tarihinde icra dairesine yaptığı ödeme ile borcun sona erdiği ve hatta 399,05 TL fazla ödemede bulunduğu, 07.01.2010 dava tarihi itibariyle fazladan yapılan ana para ödemesinin 8.555,30 TL, fazladan yapılan faiz ödemesinin ise 232,43 TL olup ıslah tarihinde ise 208.482,75 TL fazladan anapara, 8.017,84 TL de fazladan faiz ödemesi olduğunun anlaşıldığı, davacının istirdada konu alacağı ..."ya temlik ettiği, temlik alan vekilinin 26.03.2013, 07.05.2013, 02.07.2013, 24.09.2013 ve 19.11.2013 tarihli celselere katılmadığı gibi mazeret de vermediği, her ne kadar 26.03.2013 tarihli duruşmada dosyanın işlemden kaldırılması kararı verilmesi unutulmuş ise de temlik alan vekilince 3 aylık yasal sürede davanın yenilenmediği gerekçeleriyle temlik alan ..."nın istirdat talebiyle ilgili davasının HMK"nın 150. maddesi uyarınca 27.06.2013 tarihi itibariyle açılmamış sayılmasına, davacı... ... A.Ş."nin menfi tespit davasının kabulüyle, takibe konu çekler sebebiyle davacının dava ve ıslah dilekçeleriyle belirtilen toplam 285.756,64 TL"den borçlu olmadığının tespitine, takibin haksız ve kötüniyetle yapıldığının ispatlanamadığı ve borç hesabı çıkarılması işleminin davalı alacaklının tasarrufunda bulunmadığı gerekçeleriyle davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava konusu borcun, bir kısmının davadan önce bir kısmının davadan sonra ödendiği ve davanın konusu gereği istirdada dönüştüğü, bu aşamadan sonra istirdat bedelinin davacı ... ... A.Ş. tarafından ..."ya temlik edildiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece temlikten sonra davacı ... ... A.Ş."nin davacı sıfatının ortadan kalktığı, 6100 sayılı HMK"nın 125. maddesi uyarınca temlik alan ..."nın davacı olarak davaya devam etmesi gerektiği gözden kaçırılarak bu yön gözetilmeksizin her ikisinin davacı olarak kararda gösterilmesi doğru olmadığı gibi temlik alan davacı ... ve vekilinin yargılamaya katılmaması üzerine dosyanın işlemden kaldırılması ve 3 ay içerisinde yenilenmemesi üzerine davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmeden ve bunun sonucu olarak davacıya yenileme hakkı tanınmadan HMK"nın 150. maddesi uyarınca doğrudan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA bozma nedenine göre davacıların diğer, davalının tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan temlik alan davacı yararına takdir edilen 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 11.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.