13. Hukuk Dairesi 2015/35486 E. , 2017/11335 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, babası ...’in 03.01.2010 tarihinde vefat ettiğini, mirasçı olarak çocukları ... ve ... ile ikinci eşi olan davalının kaldığını, kendisinin İsviçre"de ikamet ettiğini ve çalıştığını, banka faizlerinin yüksek olması nedeniyle birikimlerini değerlendirmek amacıyla babası ile ortak hesaplar açıldığını, tek başına açtığı hesaplarda da babasına vekaletname verdiğini, 2000 ila 2005 yılının sonuna kadar devam eden ortak hesaplardan hiç para almadığını, babasının 2005 yılında ortak hesapları kapattığını, toplam paranın 700.000,00 TL olup bunun 350.000,00 TL’sinin kendisine ödenmesi gerektiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşulu ile davalının miras payına isabet eden toplam 100.000,00 TL"nin hak ediş tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 11/12/2012 tarih 2013/7154 Esas 2013/18164 Karar sayılı ilamıyla uyuşmazlığın müşterek hesap sözleşmesinden kaynaklandığı Sözleşmeden kaynaklanan alacak istemleri, BK’nun 126. maddesindeki 5 yıllık zamanaşımı değil, aynı Yasa’nın 125. maddesindeki 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tabi olduğu bu sürenin de dava tarihi itibari ile dolmadığı Öte yandan, davacı ile ölen babası arasında vekalet ilişkisinin varlığı kabul edilmiş olsa dahi, 126.madde de düzenlenen vekalet sözleşmesindeki 5 yıllık zamanaşımı süresinin, son işlem tarihinden itibaren değil, vekilin, vekil edilene yapılan iş ve işlemlerle ilgili olarak hesap verdiği tarihten itibaren başladığı dava dışı vekil babanın, davacı müvekkiline, yapılan iş ve işlemlerle ilgili hesap vermediği bu halde dahi davanın süresinde açıldığının kabulü gerektiği gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiş. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, 87.222,24 TL"nin dava tarihi 03.01.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, müşterek hesaptan çekilen paranın tahsiline ilişkin olup, davacı, davalı tarafından açılan müşterek hesapların kapatıldığını ve kendisine düşen payın ödenmediğini iddia etmiş, Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda ortak hesaplarda ki paranın muris tarafından alınmadığı ya da davacıya ödendiği iddia ve ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Somut olayda, miras bırakan ... ile davacı oğlu ..."in ortak hesapları bulunduğu, murisin bu hesaplardan çeşitli tarihlerde para çektiği, hisse senedi ve tahvil alım satımı yaptığı ve hesapların muris tarafından kapatıldığı dosya kapsamı ile sabittir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda muris tarafından ortak hesaplardan toplam 435.558.56 TL"nin tahsil edildiği, bu meblağın 1/2 tutarının 218.779.28 TL olduğu davalı ikinci eşin bu miktarın 1/4"ü olan 54.964.82 TL"sinden; hisse senedi,fon hesaplarındaki farkın ise 260.219.37 TL olduğu bu meblağın 1/2 tutarının 130.109.68 TL olduğu davalı ikinci eşin bu miktarın 1/4"ü olan 32.527.42 TL"sinden olmak üzere toplam 87.222.24 TL"den sorumlu olduğu rapor edilmiş ise de alınan raporda davacıya muris tarafından havale edilen bir miktarın olup olmadığı hususunda inceleme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu halde mahkemece ek rapor alınarak davacıya muris tarafından havale gönderilip gönderilmediğinin araştırılarak havale edilen miktarın tespit edilmesi halinde bu miktarında değerlendirilerek, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.