13. Hukuk Dairesi 2016/13074 E. , 2017/11322 K.
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan gelen olmadığından incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı tarafından, aleyhinde ... 8.İcra Müdürlüğünün 2015/2312 Esas nosu ile icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibini keşidecisi ..., lehtarı ..., tediye tarihi 30.11.2011 olan 12.500,00 TL bedelli ve keşidecisi ..., tediye tarihi 30.12.2011 olan 12.500,00 bedelli iki adet zamanaşımına uğramış bonoya dayandırdığını, ancak davalının takip müsnedi senetlerin yetkili hamili olmadığını, kendisinin de senetlerin borçlusu olmadığını, zamanaşımına uğramış bir bononun hamilinin senet bedelinin ödenmesini ancak keşidecisinden talep edebileceğini, ayrıca davalının senetlerin yetkili hamili olmadığını, senetler incelendiğinde davalı lehine yapılmış bir cironun bulunmadığının görüleceğini, kendisi tarafından Garanti Bankası ... Şubesi"ne ciro yapıldıktan sonra davalı lehine yapılmış herhangi bir ciro bulunmaksızın davalının senetleri ele geçirdiğini, kaldı ki kambiyo senedi vasfını yitirmiş olan senetlerde yazılı hakkın ancak alacağın temliki yoluyla devredilebileceğini ancak alacağın temliki sonucunu doğuran bir cironun senette yer almadığını beyan ederek, ... 8.İcra Müdürlüğü"nün 2015/2312 Esas dosyasından 32.176,37 TL asıl alacak tutarında borçlu olmadığının tespitine, davalının alacak tutarının yüzde yirmisinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacıdan alacağı için elinde bulunan senetleri ... 8.İcra Müdürlüğü"nün 2015/2312 Esas sayılı dosyası ile genel takip yolu ile takibe konulduğunu, süresi içinde borca ve imzaya herhangi bir şekilde itiraz olmadığını, kambiyo hukukuna ilişkin takip yapılmadığı için genel haciz yoluna ilişkin usul uygulandığını ve takibin kesinleştiğini, davacının bahsettiği cironun tahsil amacıyla bankaya verilmesi olduğunu, böyle durumlarda bankanın tahsil için gerekli girişimleri yapıp tahsil edemediği durumlarda senedi kendisine veren yetkili hamile iade ettiğini ya da bankadan senedin vadesi gelmeden kullanılmak üzere geri çekilebildiğini, bankanın genelde tahsil için aldığını gösterir şekilde kaşe vurduğunu bunun bir ciro olmayıp senedin kendisine dava konusu yetkili hamil ..."tan geçtiğini, kendisinin yetkili hamil olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece," düzenlenen senette davacı ve davalı arasına ciro silsilesi girmediğinden, taraflar arasında hukuki ilişkinin varlığının kabul edildiği, var olan hukuki ilişkiden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu, bu hali ile senet alacaklısı olan davalının icra takibi yapmakta haklı olduğu, icra takibinin türünün ilamsız takip olup, kambiyo senedine dayalı takip türüne gidilmediğinden, yapılan icra takibinde herhangi bir zamanaşımının söz konusu olmadığı, senet altındaki imzanın davacıya ait olduğunun davacı tarafça kabul edildiği" gerekçesiyle menfi tespit davasının reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafca temyiz edilmiştir.
1-Eldeki menfi tespit davasında davacı davalı ile aralarında bir borç ilişkisi bulunmadığını iddia ettiğine göre, ispat yükü davalı alacaklı üzerindedir. Takibe dayanak yapılan bonolar, 3 yıllık zamanaşımı süresi içinde icraya konulmadığından kambiyo senedi niteliğini yitirmiş olup; bu senet tek başına temel ilişkiyi ispat açısından yeterli bir belge olarak kabul edilemez. Ne var ki, davacının imzasını taşıyan bu belge HUMK’nun 292.maddesi hükmü gereğince yazılı delil başlangıcı sayılır ve aradaki temel ilişki 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, henüz bu süre dolmamıştır. Buna göre ispat yükü üzerinde olan davalı alacaklı iddiasını diğer delillerle ispat etmek zorundadır. O halde, mahkemece, tarafların bu konuda gösterdikleri deliller toplandıktan sonra hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.