13. Hukuk Dairesi 2015/22870 E. , 2017/11312 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R AR
Davacı, murisi eşinden kalan 1/5 paydaşı olduğu taşınmazın davalı tarafından dava dışı 3. kişiye kiraya verilip kira bedellerini tahsil etmesine rağmen kendi payına düşen kısmın talep edilmesine rağmen ödemediğini, ayrıca davalının yöneticisi olduğu apartmanda oturduğunu ve muhalefet edilmesine rağmen taşınmazın bahçesine araç pergulesi yaptırarak kira gelirinden düştüğünü ve pergulenin belediye tarafından yıktırıldığını, pergule yapımı giderlerinden sorumlu olunmamasına ilişkin açılan davanın kabulüne karar verildiğini, 2009 Mayıs - 2011 Ekim dönemine ait ödenmeyen kira bedelinden davalının tüm maliklere gönderdiği çizelge rakamlarında hesaplanan 11.939.32 TL"nin tahsili için ... 4. İcra Müdürlüğü"nün 2011/21072 sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının % 40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.Mahkemece, davanın kabulü ile... 4. İcra Müdürlüğü"nün 2011/21072 sayılı dosyası üzerinden yapılan icra takibinde davalının 11.939.32 TL"lik asıl alacağa yönelik itirazın iptaline, asıl alacağa yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına, işin yargılamaya muhtaç olması sebebiyle icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının aşağıdaki bent dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-İİK’nın 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, usulün 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, iki numaralı bent uyarınca hükmün 1. bendinde yer alan "İşin yargılamaya muhtaç olması sebebiyle davacı yanın icra inkar istemini reddine," cümlesinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine" Davacı lehine hüküm altına alınan asıl alacak üzerinden % 40 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine" cümlesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan harcın iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.