3. Ceza Dairesi 2019/16024 E. , 2019/22842 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten yaralama, kötü muamele
HÜKÜMLER : Hükmün açıklanması suretiyle mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1) Sanık hakkında “Kötü Muamele” suçundan kurulan hükme yönelik temyiz sebeplerinin incelenmesinde;
Yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
a) Oluş, dosya kapsamı ve mağdurun hazırlık aşamasındaki ayrıntılı beyanına göre, taraflar arasında ailevi nedenlerden çıkan tartışma sırasında sanığın, mağdur eşinden evi terk etmesini istediği, mağdurun evi terk etmeyeceğini beyan etmesi üzerine sanığın kendi bavulunu toplayarak evi terk etmeye hazırlanmaktan ibaret eylemi itibariyle TCK"nin 232. maddesinde düzenlenen kötü muamele suçunun oluşmayacağı, zira bu suçun oluşabilmesi için mağdura yönelik fiillerin süreklilik arz etmesi ve Kanunda düzenlenen yaralama, tehdit, hakaret gibi fiillerden farklılaşmasının gerektiği, her türlü kötü muamelenin bu suçun oluşmasını olanaklı kılmayacağı, yarı aç veya susuz bırakma, uyku uyutmama, çıplak gezdirme, sürekli alay etme, zor koşullarda çalışmaya mecbur bırakma gibi eylemlerin bu suça örnek olabileceği göz önüne alınmalıdır. Somut olayda, sanığa isnat edilen arızi eylemin niteliği itibariyle atılı suçun unsurlarını oluşturmadığı anlaşılmakla, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
b) Sanık hakkında hüküm kurulurken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (Hadjianastassiou/Yunanistan, 16.12.1992; Van de Hurk/Hollanda, 19.04.1994; Hiro Balani/İspanya 09.12.1994; Ruiz Torija/İspanya, 09.12.1994) kararlarında, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 141/3. maddesinde, 5271 sayılı CMK"nin 34, 230 ve 289. maddeleri ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05/05/2015 tarih ve 2014/145 Esas sayılı kararı uyarınca, mahkeme kararlarının Yargıtay denetimine olanak sağlayacak şekilde açık olması ve Yargıtayın bu işlevini yerine getirebilmesi için, sonuca etkili tüm argümanların, kararın dayandığı tüm kanıtların, bu kanıtlara göre mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmelerin açık olarak gerekçeye yansıtılması gerekirken bu ilkelere uyulmadan gerekçeden yoksun olarak yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
c) Gerekçeli karar başlığında, mağdurun adı ve soyadı ile açık kimlik bilgileri yazılmayarak 5271 sayılı CMK"nin 232/2-b maddesine aykırı davranılması,
d) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas - 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesindeki bazı hükümlerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun"un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA,
2) Sanık hakkında “Kasten Yaralama” suçundan kurulan hükme yönelik temyiz sebeplerinin incelenmesinde;
Yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
a) Sanık hakkında hüküm kurulurken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (Hadjianastassiou/Yunanistan, 16.12.1992; Van de Hurk/Hollanda, 19.04.1994; Hiro Balani/İspanya 09.12.1994; Ruiz Torija/İspanya, 09.12.1994) kararlarında, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 141/3. maddesinde, 5271 sayılı CMK"nin 34, 230 ve 289. maddeleri ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05/05/2015 tarih ve 2014/145 Esas sayılı kararı uyarınca, mahkeme kararlarının Yargıtay denetimine olanak sağlayacak şekilde açık olması ve Yargıtayın bu işlevini yerine getirebilmesi için, sonuca etkili tüm argümanların, kararın dayandığı tüm kanıtların, bu kanıtlara göre mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmelerin açık olarak gerekçeye yansıtılması gerekirken bu ilkelere uyulmadan gerekçeden yoksun olarak yazılı şekilde hüküm kurulması,
b) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.04.2017 gün, 2015/1167 Esas ve 2017/247 sayılı Kararında belirtildiği üzere, sanığa ek savunma hakkı tanınmadan, iddianamede gösterilmeyen 5237 sayılı TCK"nin 87/1-son maddesinin ve yine iddianamede belirtilmeyen TCK’nin 86/1. maddesinin uygulanması suretiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (Pelissier ve Sassi/Fransa, No: 25444/94, P. 67, Sadak ve diğerleri/Türkiye No: 29900/96, 29901/96, 29902/96, 29903/96, 17.07.2001) kararlarında belirtildiği üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesine ve CMK’nin 226. maddesine muhalefet edilerek sanığın savunma hakkının kısıtlanması,
c) Mahkemece, sanığın yargılama konusu eylemini mağdur eşi tarafından kendisine hakaret edilmesi üzerine işlediğinin kabulü ile sanık lehine 5237 sayılı TCK"nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik indiriminin uygulandığı anlaşılmakla, sanık hakkında kurulan hükümde TCK"nin 3. maddesinde belirtilen orantılılık ilkesi dikkate alınarak asgari hadden (1/4) oranında haksız tahrik indirimi uygulanması gerekirken, (3/4) oranında indirim yapılmak suretiyle sanık hakkında eksik ceza tayini,
d) Gerekçeli karar başlığında, mağdurun adı ve soyadı ile açık kimlik bilgileri yazılmayarak 5271 sayılı CMK"nin 232/2-b maddesine aykırı davranılması,
e) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas - 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesindeki bazı hükümlerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun"un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 12.12.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.