
Esas No: 2011/22063
Karar No: 2012/6685
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2011/22063 Esas 2012/6685 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Şarkışla İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 22/04/2011
NUMARASI : 2010/35-2011/37
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlu 13.08.2010 havale tarihli dilekçesinde özetle, takibe konu 51.000 TL tutarındaki bono altındaki imzanın kendisine ait olmadığını beyan ederek, takibin durdurulmasını ve alacaklının, asıl alacağın %40"ı oranında tazminata mahkum edilmesini talep etmiş, 05.11.2010 tarihli ilk duruşmadaki beyanında ise takibe dayanak yapılan senedin kendisine ait olmadığını, borcun .... Şirketi"ne ait olduğunu dile getirmiştir.
Alacaklı, 05.11.2010 tarihli ilk duruşmadaki cevabında, borçlunun beyanlarının doğru olduğunu, borcun şirketin olduğunu, süre verilirse kendi aralarında anlaşacaklarını beyan etmiş, bu beyanı zabta geçirilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 236/1. maddesinde; dava evrakında veya hakim huzurunda iki taraftan birinin veya vekilinin ikrarının geçerli olduğu, ikrarın, ikrar eden aleyhine delil teşkil edeceği düzenlemesine yer verilmiştir. Aynı kanunun 151. maddesinin son fıkrasında (6100 Sayılı HMK"nun 154. maddesinde) ise; "Zabıtnamenin, şahitlerin ve ehlihibrenin ifadelerine ve iki tarafın ikrar ve sulh ve feragatine taallük eden kısımları bunların huzurunda okunarak kendilerine imza ettirilir" hükmü yer almaktadır.
Yargılama sırasında mahkemede yapılan ikrara mahkeme içi ikrar denilir. Mahkeme içi ikrar, bunu yapan tarafın mahkemeye karşı tek taraflı açık bir irade beyanı ile olur. İkrarın karşı tarafça kabulü gerekli değildir. Bu nedenle karşı tarafın yokluğunda da yapılabilir. Mahkeme için ikrar sözlü ya da yazılı olarak yapılabilir. Sözlü olarak yapılması durumunda tarafın ikrarı tutanağa yazılır. Tutanağın ikrara ilişkin bölümü, ikrar eden tarafın önünde okunarak imza ettirilir ( HUMK. m. 151). Bu husus ikrar için bir geçerlilik şartıdır (Hukuk Genel Kurulu 24.05.1967 gün, 1967/9/1378-274).
Somut olayda her ne kadar mahkemece, alacaklının, bonodaki imzanın borçluya ait olmadığını bildiğini ikrar ettiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, borçlunun 05.11.2010 tarihli duruşmada senedin kendisine ait olmadığı ve dava dilekçesini tekrar ettiği yönündeki beyanına karşılık, aynı duruşmada alacaklının; "davacının dedikleri doğrudur, borç şirketindir" şeklindeki ikrarı, huzurunda okunarak imza ettirilmemiş, ikrarın geçerlilik şartı yerine getirilmemiştir.
Alacaklının senet altındaki imzanın borçluya ait olmadığını bildiği yönündeki ikrarını içeren beyanı alacaklıya okunarak imzası alınmadığından ve dolayısıyla mahkeme içi ikrar
sayılamayacağından kesin delil niteliğini de taşımamaktadır. O halde, mahkemece senet altındaki imzanın, borçluya ait olup olmadığı yönünden imza incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Kabule göre de; mahkemece kötü niyet tazminatına ve para cezasına, takip konusu asıl alacak üzerinden hükmedilmesi gerekirken, yasaya aykırı olarak ve ayrıca talep de aşılarak, işlemiş faizin dahil olduğu toplam alacak tutarı üzerinden hükmedilmesi de doğru değildir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 06/03/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.