21. Hukuk Dairesi 2016/10800 E. , 2017/7726 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, 01/08/2014 tarihinden itibaren ölüm aylığı almaya hak kazandığının tespitiyle aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava; daha önce 5510 sayılı Yasa"nın 56/2.fıkrası uyarınca boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı tespit edilip, ölüm aylığı kesilen davacının bu defa 01/08/2014 tarihinden itibaren ölüm aylığı almaya hak kazandığının tespiti ve bu talebi reddeden davalı Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davalı Kurum vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; Davacı ...’ın eşi ...’ten 07/02/2002 tarihinde boşandığı, 27/11/2012 tarihinde ikinci kez eski eşiyle evlendiği, 17/06/2014 tarihinde ikinci kez boşandığı, vefat eden babasından dolayı önceki boşandığı dönemde ölüm aylığı aldığı, Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından düzenlenen 27.01.2014 tarihli ve 2013/NA/015 sayılı rapora göre davacının boşandığı eşi ile 01/06/2011 tarihinden ikinci kez evlenme tarihi olan 27/11/2012 tarihine kadar birlikte yaşadıklarına ilişkin tespit yapıldığı, sözkonusu tespitin davacının 01/08/2014 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanmaya hak kazandığının tespiti talebine ilişkin olmadığı, davacının da bu tespite ilişkin bir itirazının olmadığı, Kurumca davacının dava konusu talebinin 10/04/2015 tarih ve 5625688 sayılı yazıyla reddedildiği , davacının talebinin 2. evliliğinin boşanma ile sonuçlanmasından sonraki sürece ilişkin yeni bir talep olup, bu durumda ispat külfetinin artık davacıya geçmiş olduğu, davacının davasını ispatlamak için yalnızca yeni adresine ilişkin kira kontratı ve gaz aboneliği sözleşmesini sunduğu, Mahkemece birlikte yaşama olgusunun irdelenmediği, ispat için toplanan delillerin yeterli olmadığı, anlaşılmıştır.
Davanın, yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada: “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde: “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu nedenle Anayasanın 20"nci maddesi ile 5510 sayılı Kanun, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 4857 sayılı İş Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacının ve boşandığı eşinin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiğini saptanmalı, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanan eşler 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta iseler adlarına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, davacının ve boşandığı eşinin kayıtlı olduğu adreslerde kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Somut olayda; Mahkemece davacı tanık beyanları dışında yukarıda izah edilen araştırmaların hiçbirisinin yapılmadığı görülmüştür.
Mahkemece yapılacak iş; davacının 2. boşanmadan sonra aylık bağlanması hususundan ikinci talebi yönünden ispat külfetinin artık davacının üzerinde olduğu husus gözetilerek davacının ve boşandığı eşinin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiğini saptamak, seçmen kayıtlarını getirtmek, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresleri istemek, davacının ve boşandığı eşinin kayıtlı olduğu adreslerde kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yaptırmak, bu adreslerdeki yönetici ve komşuların kamu tanığı sıfatıyla ifadesine başvurmak, muhtar ve azaları dinlemek, gerektiğinde buralarda keşif yapmak suretiyle birlikte yaşama olgusunu etraflıca araştırdıktan sonra sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.