21. Hukuk Dairesi 2016/12362 E. , 2017/7715 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, kesilen yetim aylığının kesildiği tarihten itibaren bağlanarak ödenmesine, Kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava; 5510 sayılı Yasa"nın 56/2.fıkrası uyarınca davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeni ile ölüm aylığının kesilmesine ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ve kesilen yetim aylığının kesilme tarihi itibariyle yasal faizi ile birlikte tekrar bağlanarak ödenmesi , davalı kuruma borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davalı Kurum vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; Davacı ... "ın 10/05/2007 tarihinde eşi ..."dan boşandığı,19/03/1986 tarihinde vefat eden babası ..." dan dolayı yetim aylığı aldığı, Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından tanzim edilen 23.07.2013 tarihli ve AT-120 sayılı rapora göre davacı ve boşandığı eşinin birlikte yaşadıklarının tespit edildiği, bu rapora dayanılarak davacının aylığının kesilerek, Kurumca 20.10.2008 ile 19.10.2013 tarihleri arasında ödenen 39.017,68 TL aylık tutarı ve işlemiş faizinin borç çıkarıldığı , anlaşılmıştır.
Davanın, yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada: “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir.
Anılan maddenin gerekçesinde de açıklandığı üzere, düzenleme ile hakkın kötüye kullanımının olası uygulamaları engellenmek istenmiş ve bu amacın gerçekleştirilebilmesi için kötüye kullanımın varlığı belirlendiği takdirde ilgiliyi haktan yararlandırmama; hakkın kötüye kullanılması durumunda haksahipliğinin ortadan kalkması ve dolayısıyla gelir veya aylıktan yararlandırılmama yöntemi benimsenmiştir.
5510 sayılı Yasa"nın 56. maddesinde oldukça yalın olarak; "eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen" ibareleri yer almakta olup kanun koyucu tarafından örneğin; "sosyal güvenlik kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan", " hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan", "gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan" veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir. Maddede, boşanma amacına/saikine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğinden, gerek Kurum"ca, gerekse yargı organlarınca uygulama yapılırken, eşlerin boşanma iradelerinin gerçekliğinin/samimiliğinin araştırılıp ortaya konulması söz konusu olmamalı, boşanmanın muvazaalı olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma/irdeleme ve boşanma yönündeki kesinleşmiş yargı kararının geçerliliğinin sorgulaması yapılmamalı, özellikle kesinleşmiş yargı organının verdiği karara dayanan "boşanma" hukuki durum ve sonucunun, eşlerin gerçek iradelerine dayanıp dayanmadığının araştırılmasının bir başka organın yetki ve görevi içerisinde yer almadığı, kaldı ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda "anlaşmalı boşanma" adı altında hukuki bir düzenlemenin de bulunduğu dikkate alınmalıdır. Şu durumda sonuç olarak vurgulanmalıdır ki, boşanma tarihi itibariyle gerçek/samimi boşanma iradelerine sahip olan (evlilik birliği temelinden sarsılan) veya olmayan tüm eşlerin, maddenin yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden itibaren her ne sebeple olursa olsun eylemli olarak birlikte yaşadıklarının saptanması durumunda gelirin/aylığın kesilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
Somut olayda; 23.07.2013 tarihli ve AT-120 sayılı rapor Denetmen Raporunda; davacının eşi ...’nun ikamet ettiği Hürriyet Mah. Masal Sok. 11/4 .../... adresinde denetim yapıldığı, davacı ...’ın eşinin ikamet adresinde alınan imzalı beyanında; üç gündür eşinin kaldığı bu evde olduğunu, ...dan 2007 veya 2008 de ayrıldığını, boşandıktan sonra ablası ...’nin yanına ...’e taşındığını, sık sık bu adrese çocuklarının yanına gelip gittiğini beyan ettiği, davacının kızı ...’nun alınan imzalı beyanında; annesi ve babasının 2007 veya 2008 de ayrıldığını, çocukların babayla bu adreste, annesinin ise teyzesi ile ...’de kaldığını, 3 gündür annesinin onlarla olduğunu, sık sık ziyaret ettiğini, anne ve babasının kavgalı olduklarından birlikte yaşamadıklarını beyan ettiği, yapılan çevresel soruşturmada; isim vermek istemeyen komşularının ... ve ... Hanımın çocukları ile bu adreste ikamet ettiklerini, aynı evi paylaştıklarını, boşandıklarını duymadıklarını beyan ettikleri, ...’ın hem kendi beyanına göre, hem de KPS sisteminde ...’de görünmesine rağmen, Kurum MEDULA kayıtlarından boşandığı eşinin ikametgâhına yakın hastanelerde muayene olduğunun tespit edildiği, Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü kişi reçete listesinde davacı ... ve ayrıldığı eşi ... hakkında yapılan 2010,2011,2012 ve 2013 yılları sorgulamasında her ikisinin de ayrı adres vermelerine rağmen Kartal İlçesinde bulunan Kurfalı ve Acar eczanelerinden ilaçlarını temin ettiklerinin tespit edildiği,15.12.2014 tarihli polis tutanağında; Hürriyet Mah. Masal Sok. 11/4 .../... adresine gidildiği, belirtilen adreste ..., ... ve ...’nun ikamet ettiği, ...’ın yaklaşık 7 senedir bu adresten ayrı olduğu, ...’nun psikolojik rahatsızlığının olması sebebiyle zaman zaman gelerek bu adreste kaldığı, davacı ...’ın 04.03.2007 -10.05.2010 tarihleri arasında Hürriyet Mah. Masal Sok. 11/4 .../... adresini, 10.05.2010 tarihinden sonra Zafer Mah. Canan Sok. No:62/6 .../... adresini beyan ettiği, yani 2007-2010 arası eşiyle aynı adreste olduklarının sabit olduğu, anlaşılmıştır.
Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından tanzim edilen raporun içeriği, denetim sırasında davacının, eşinin adresinde bulunması, tanıklar ve davacının beyanlarıyla sık sık bu adreste kaldığının ifade edilmesi, davacı ve boşandığı eşinin 2007-2010 arası adreslerinin aynı olması, MEDULA kayıtlarında aynı hastaneler ve eczanelerden faydalanmaları ile tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacı ve eşinin, boşandıkları süreçte de birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.