21. Hukuk Dairesi 2016/12605 E. , 2017/7713 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, yetim aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptaline, ödenmeyen aylıkların faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava; 5510 sayılı Yasa"nın 56/2.fıkrası uyarınca boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı tespit edilen davacının, ölüm aylığının kesilmesine ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ve ödeme tarihlerinden itibaren yasal faizi ile ödenmeyen aylıklarının ödenmesine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davalı Kurum vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin İncelenmesinden; Davacı ...’in eşi ...’tan 15/07/2002 tarihinde boşandığı, 1990 yılında ölen babasından dolayı ölüm aylığı aldığı, Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından düzenlenen 27/07/2012 tarihli rapora göre davacının boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşadığının tespit edildiği, ancak bu raporun dosya arasında bulunmadığı, bu rapora dayanılarak Kurumca ayılıklarının kesildiği ve yersiz ödemelerin borç çıkarıldığı, borç dönemi ve miktarına ilişkin, dosyada bilgi olmadığı, yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen kararın temyiz edilmiş olduğu, Yargıtay 21.HD"nin 2014/5668 E. 2014/21584K. sayılı ilamı ile eksik araştırma yapıldığından bahisle kararın “Mahkemesince adres hareketleri ve seçmen kayıtlarının geçmişe yönelik olarak araştırılmadığı, eski eşin ve davacının tespit edilecek bütün adresleri itibari ile kolluk araştırması yaptırılmadığı, yine eski eşin ve davacının yerleşim yeri olarak gösterdiği adreslere ait abonelik kayıtlarının araştırılmadığı görülmüştür.” gerekçesiyle bozulduğu, Yargıtay Bozma ilamı sonrasında nüfus müdürlüğüne yazı yazılarak davacının boşandıktan sonra kendisinin ve boşandığı eşinin adres değişikliğine ilişkin nüfus kayıtları İstendiği, oy kullandıkları seçim bölgelerine yazı yazıldığı, davacının ve boşandığı eşinin banka hesaplarının araştırıldığı, kolluk araştırması yaptırılmadığı, gelen belgelerin bozmadan önce de dosyada var olduğu, Mahkemece birlikte yaşama olgusunun irdelendiği ancak ispat için toplanan delillerin yeterli olmadığı, ve bozma gereğinin yerine getirilmediği anlaşılmıştır.
Davanın, yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada:“Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde: “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağım doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu nedenle Anayasanın 20"nci maddesi ile 5510 sayılı Kanun, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 4857 sayılı İş Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacının ve boşandığı eşinin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiğini saptanmalı, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanan eşler 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta iseler adlarına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, davacının ve boşandığı eşinin kayıtlı olduğu adreslerde kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Somut olayda; davacının kayıtlarda yerleşim yeri olarak görülen "Merkez Mah. Menekşe Sok. Tan Apt. No:30/2-2 .../..." adresindeki apartman dairesini 02/06/2011 tarihinde eşinden satın alması, 2007 deki halkoylaması ve milletvekili seçimlerinde ... "da aynı okul, aynı sandıkta peşpeşe oy kullanmaları, bozma ilamında bahsedilen denetmen raporundaki beyanlar davacının eşiyle birlikte yaşadığına dair deliller olmakla birlikte , birlikte yaşama olgusunu ispatlamak için yeterli değildir. Mahkemece bozmaya uyulmuş ancak gereği yeterince yerine getirilmemiştir
Mahkemece yapılacak iş; öncelikle 27/07/2012 tarihli denetmen raporu ve kurum işlemine ilişkin belgeleri getirtmek, bozma sonrası davacı ve eşinin yaşadığı iddia edilen adreslerde kolluk araştırması yaptırılmak, Kuruma ihbarda bulunan davacının kız kardeşi ...’in Mahkemede tanıklığına başvurmak ve 2014/5668 E., 2014/21584 K. sayılı Yargıtay bozma ilamında belirtilen hususları titizlikle irdelemek, birlikte yaşama olgusu etraflıca araştırdıktan sonra sonuca göre karar verilmekten ibarettir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12/10/2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.