21. Hukuk Dairesi 2016/12947 E. , 2017/7711 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Asıl dava davacısı, yetim aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptali ile yeniden bağlanmasına, borçlu olmadığının tespitine,
Birleşen dava davacısı, yersiz ödenen aylıkların faiziyle tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davalı-birleşen davanın davacısı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava; 5510 sayılı Yasa"nın 56/2.fıkrası uyarınca boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı tespit edilen davacının, ölüm aylığının kesilmesine ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ve kesilen maaşın yeniden bağlanması, birleşen dosyada ise yersiz ödendiği iddia olunan aylıkların iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davalı Kurum vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; Davacı ...’in eşi ...’tan 07/12/2007 tarihinde boşandığı, 2001 yılında vefat eden babasından dolayı yetim aylığı aldığı, boşanmış olduğu dönem olan 2012 yılında doğan çocuğunun eşi ... tarafından tanındığı, Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından tanzim edilen 30/04/2014 tarih ve 75 sayılı rapora göre; davacının boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşamaya devam ettiğinin tespit edildiği, bu rapora dayanılarak Kurumca 22/10/2008-21/06/2014 tarihleri arasında ödenen 11.712,78 TL aylık tutarı ve işlemiş faizinin borç çıkarıldığı, birleşen ... İş Mahkemesinin 2015/188 E. ve 2015/337 K. sayılı dosyasının Kurum tarafından aynı konu ve işleme ilişkin ...’e karşı açılmış alacak davası olduğu anlaşılmıştır.
Davanın, yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada: “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir.
Anılan maddenin gerekçesinde de açıklandığı üzere, düzenleme ile hakkın kötüye kullanımının olası uygulamaları engellenmek istenmiş ve bu amacın gerçekleştirilebilmesi için kötüye kullanımın varlığı belirlendiği takdirde ilgiliyi haktan yararlandırmama; hakkın kötüye kullanılması durumunda hak sahipliğinin ortadan kalkması ve dolayısıyla gelir veya aylıktan yararlandırılmama yöntemi benimsenmiştir.
5510 sayılı Yasa"nın 56. maddesinde oldukça yalın olarak; "eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen" ibareleri yer almakta olup kanun koyucu tarafından örneğin; "sosyal güvenlik kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan", " hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan", "gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan" veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir. Maddede, boşanma amacına/saikine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğinden, gerek Kurum"ca, gerekse yargı organlarınca uygulama yapılırken, eşlerin boşanma iradelerinin gerçekliğinin/samimiliğinin araştırılıp ortaya konulması söz konusu olmamalı, boşanmanın muvazaalı olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma/irdeleme ve boşanma yönündeki kesinleşmiş yargı kararının geçerliliğinin sorgulaması yapılmamalı, özellikle kesinleşmiş yargı organının verdiği karara dayanan "boşanma" hukuki durum ve sonucunun, eşlerin gerçek iradelerine dayanıp dayanmadığının araştırılmasının bir başka organın yetki ve görevi içerisinde yer almadığı, kaldı ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda "anlaşmalı boşanma" adı altında hukuki bir düzenlemenin de bulunduğu dikkate alınmalıdır. Şu durumda sonuç olarak vurgulanmalıdır ki, boşanma tarihi itibariyle gerçek/samimi boşanma iradelerine sahip olan (evlilik birliği temelinden sarsılan) veya olmayan tüm eşlerin, maddenin yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden itibaren her ne sebeple olursa olsun eylemli olarak birlikte yaşadıklarının saptanması durumunda gelirin/aylığın kesilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
Somut olayda; davacının 2010-2014 arası adresinin; Kümbethatun Mah. Paşaoğlu Sok. No:64 ... ..., 23.06.2014 tarihinden sonraki adresinin ise Mehmet Akif Ersoy Mah. Fuat Önal Sok. No:11 olduğu, davacının eşinin ise 23.11.2010 tarihinden itibaren aynı adres numara 60 ve 56’da ikamet gösterdiği, Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından tanzim edilen raporda; Kümbethatun Mah. Paşaoğlu Sok. No:64 ... adresinde yapılan durum tespitinde, ...’in evinin hemen yanında 60 ve 62 numaralarda ikamet eden görümceleri ... ve ...’ın alınan imzalı beyanlarında; çocuğa bakmak için bulunduklarını, abisinin yengesinden geçimsizlik sebebiyle ayrıldığını, çocuklarına bakmadığını, çalışmadığını, yengesi ve abisinin hiç bir şekilde görüşmediklerini, yengesinin günlük temizliğe gittiğini belirttikleri, Kümbethatun Mahallesi Muhtarı ...’nın alınan imzalı beyanında; iki yıldır muhtar olduğunu, ...’in, boşandığı eşi ..., annesi ve kızları ile aynı avlu içinde farklı numaraları olan iki evde hep birlikte kaldıklarını, ...’ın arada duvar olan babasına ait evde ikamet ediyor gösterildiğini, oysa birlikte yaşadıklarını, bohçacılık yaptıklarını belirttiği, Paşaoğlu Sok.No:30’da ikamet eden ...’un beyanında; davacının bohçacılık yaptığını, eşi ve çocuklarıyla birlikte oturduklarını söylediği, numara 32’de ikamet ettiğini söyleyen ...’un beyanında; ...’i tanıdığını, eşinden ayrı olduğunu, eşinin ailesi ile kaldığını, eşinin ise çocuklarıyla birlikte kaldığını belirttiği, 2011 ve 2014 seçimlerinde davacı ve eşinin aynı okul ve sandıkta kayıtlı oldukları, 19.08.2015 tarihli polis tutanağında; mernis kayıtlarındaki beyanlarına istinaden 23.06.2014 tarihinde Mehmet Akif Ersoy Mah. Fuat Önal Sok. No:11 ... adresine taşındığı, belirtilen yere gidildiğinde Mehmet Akif Ersoy Mah. Fuat Önal Sok. No:13 adresinde eski eş ...’ın kız kardeşi ..."ın oturduğu, ...’in belirtilen adreste devamlı ikamet etmediği, beyanda belirtilen evin sahibi ...’nın 100 TL. karşılığında 1 senedir evi ...’e kiraladığı, evde kalıp kalmadığını bilmediği, 2007 yılında boşanmış olmasına rağmen oğlu ...’ın 2012 yılında doğduğu ve de 25.02.2013ve 2499 sayılı ... noterliği belgesiyle çocuğun babasının ... olduğu, ...’ın Mernis kaydının Kümbethatun Mah. Paşaoğlu Sok.No:60 ... olduğu, aynı adresin 62 numarasında ise ...’ın annesi ...’in ikamet ettiği, bu adresteki 60, 62,64 numaralı adreslerin aynı bahçe içerisindeki bitişik binalar olduğu, ..."ın eşi ...’le birlikte bohçacılık tabir edilen işi yaptıkları, çocukları ile bu adreste kaldığının tespit edildiği görülmüştür.
Tüm bu hususlar ve seçim kayıtları, adres bilgileri, denetim raporunun içeriği gözönüne alındığında, davacının 2007 yılında boşanmış olmasına rağmen oğlu ...’ın 2012 yılında doğması ve boşandığı eşi tarafından tanınması, Kümbethatun Mahallesi Muhtarı ...’nın denetmene verdiği ve Mahkemede yinelediği beyanları, aynı bahçe içerisindeki bitişik binalarda oturmaları, hususları birlikte değerlendirildiğinde davacı ve eski eşinin aynı adreste birlikte yaşadıkları sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12/10/2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.