Abaküs Yazılım
15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/3860
Karar No: 2013/2554
Karar Tarihi: ...04.2013

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2012/3860 Esas 2013/2554 Karar Sayılı İlamı

15. Hukuk Dairesi         2012/3860 E.  ,  2013/2554 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi


    Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davalı vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat ... ile davalı vekilleri Avukat ....ve Avukat .....geldi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

    - K A R A R -

    Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının davalı iş sahibinden tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulü ile asıl alacak üzerinden itirazın iptâliyle takibin devamına, asıl alacağın %40 oranında icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline, işlemiş faize ilişkin istemin reddine ve reddedilen miktar üzerinden %40 oranında kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    ...- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre taraf vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde olmayan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    ...- Davacı, davalı iş sahibine bir kısım elektrik tesisatı işi yaptığını, iş bedelinin bir kısmının ödenmesine karşılık bir kısmı için iş sahibince kendilerine toplam 220.000,00 TL bedelli bonolar verildiğini, bonoların vadesinde ödenmemesi üzerine girişilen icra takibine işin teslim edilmediğinden, senetlerin zamanaşımına uğradığından ve borçlarının bulunmadığından bahisle itiraz edildiğini ifade ederek itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatı isteminde bulunmuş; davalı ise, alacağın ancak bilirkişi incelemesi neticesinde belirlenebileceğini ve bu halde borçlarının bulunmadığının anlaşılacağını ifade ederek davanın reddi gerektiğini savunarak lehlerine tazminata hükmedilmesini dilemiştir.

    Mahkemece tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılarak, 04.....2011 tarihli bilirkişi raporu benimsenmek suretiyle, 220.000,00 TL senede bağlı iş bedelinin ödenmediği ancak takip öncesinde davalının temerrüde düşürülmediği, buna göre takip öncesi dönem için faiz istenemeyeceği gerekçesiyle itirazının kısmen iptaline; takibin 220.000,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, kabule göre asıl alacağın %40" tutarında 88.000,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı borçlunun temerrüdü oluşmadığı halde takipte işlemiş faiz talep edilmiş olması nedeniyle işlemiş faizin %40"ı tutarında 71.296,06 TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine dair karar verilmiştir.
    Mahkemece hükme esas alınan 04.....2011 tarihli bilirkişi raporunda, davalı iş sahibinin tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı halde makbuza dayalı olarak yaptığı ve ödeme tarihleri itibariyle bonoların vade tarihlerinden sonrasına denk gelen toplam ödeme tutarının 65.945,81 TL olduğu; yapılan bu ödemelerin işlemiş faize mahsup edilmesi gerektiği, buna göre takibe konu edilen bonoların vade tarihlerinden itibaren takip tarihine kadar işlemiş faiz tutarı olarak hesaplanan 198.620,... TL"den yapılan ödemenin mahsubu halinde bakiye takip öncesi işlemiş faiz tutarının 132.674,33 TL olacağı, bu anlamda takibin asıl alacak olan 220.000,00 TL ile işlemiş faiz tutarı olarak belirlenen 132.674,33 TL olmak üzere toplam 352.674,33 TL üzerinden devamına karar verilmesinin uygun olacağı yönünde görüş bildirilmiştir. Mahkemece 04.....2011 tarihli bilirkişi rapor benimsenmişken, bir taraftan işlemiş faiz istenemeyeceği kabul edilmiş, diğer taraftan da tarafların ticari defterlerinde yer almayan ve bilirkişi raporunda işlemiş faizden mahsup edilen 65.945,81 TL ödeme, asıl alacaktan dahi mahsup edilmeksizin asıl alacak yönünden takibin devamına karar verilmiştir.
    Kural olarak, davacı yüklenicinin takibe dayanak yaptığı alacak için takipten öncesine ilişkin faiz isteyebilmesi için Borçlar Kanunu"nun 101/I fıkrası uyarınca takipten önce iş sahibinin temerrüde düşürülmesi gerekir. Ancak, aynı Kanun"un 101/II fıkrası uyarınca alacağı kesin vadeye bağlandığı hallerde faiz istenebilmesi için temerrüt olgusu aranmaz. Bu halde, borçlu belirlenen kesin vadenin dolmasıyla birlikte mütemerrit sayılır. Bu nedenle, öncelikli olarak takibe dayanak yapılan bonolarda kesin vade bulunup bulunmadığı hususu üzerinde durularak, takipten önceki dönem için işlemiş faiz istenip istenemeyeceği çözüme kavuşturulmalıdır.
    Davacı yüklenicinin takibe dayanak yaptığı, ....07.2006 düzenleme ve sırasıyla 30.06.2006, 27.....2006, 27.....2006, 27.....2006, 30.01.2007, 28.02.2007 ve 30.03.2007 ödeme tarihli, yine sırasıyla 30.000,00, 40.000,00, 40.000,00, ....000,00, ....000,00 ve ....000,00 TL bedeli bonolarda esasen vade tarihi kesin olup, yüklenicinin her bir bono için vade tarihlerinden itibaren takip tarihine kadar faiz istemesinin mümkün olduğu düşünülebilirse de, Türk Ticaret Kanunu"nun 661/I fıkrası uyarınca öngörülen ... yıllık zamanaşımı süresi, davacının takibine dayanak yaptığı en son vade tarihli bono olan 30.03.2007 vade tarihli bono bakımından dahi 30.03.2010 tarihi itibariyle dolmuştur. Türk
    Ticaret Kanunu"nun 662. maddesi uyarınca, davacı yüklenici lehine zamanaşımını kesen neden olan icra takibine ....06.2010 günü girişilmiş olduğundan, takibe konu edilen bonolar yönünden zamanaşımı süresinin dolduğu açıktır. Kaldı ki, bonoların zamanaşımına uğradığı, her iki tarafın kabulündedir. Bu halde, zamanaşımına uğramış olan takibe dayanak yapılan bonolar, hukuki niteliği itibariyle yazılı delil başlangıcı haline gelmiştir.
    1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nda senetle ispat kuralının istisnalarından biri olarak gösterilen yazılı delil başlangıcı, iddianın tamamen kanıtlanmasına yetmemekle birlikte varlığına delalet eden ve aleyhine ibraz edilmiş olan taraftan sadır olan belgelerdir. Bu nedenle, yazılı delil başlangıcı hukuki niteliği itibariyle senet niteliği taşımadığından, bu nitelikteki belgelere, senetlere bağlanan sonuçların bağlanması mümkün değildir. Diğer tarftan, Kanun yazılı delil başlangıcı niteliğindeki belgeye senet değeri vermemiş, ancak diğer delillerle desteklenmesi hâlinde iddianın ispatı bakımından kullanılabilir bir belge olarak kabul etmiştir. Yazılı delil başlangıcının senetle ispat kuralının istisnası olarak düzenlenmiş olması, bu belgenin senet niteliğinde olmadığının ve senetlere bağlanan hukuki sonuçlara açık bir kabulüdür. Bu yönüyle, yazılı delil başlangıcı niteliğinde bulunan bir evraktaki vadenin, kesin vade olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu durumda, davacı yüklenicinin icra takibinden önceki dönem için işlemiş faiz talebinde bulunması mümkün olmadığından, bu konuda mahkemece ulaşılan sonuç doğrudur. Buna karşılık, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda işlemiş faizden mahsup edilen toplam 65.945,81 TL ödemenin takibe dayanak yapılan bonoların keşide tarihlerinden sonraki dönemlere isabet eden makbuz karşılığı ödemeler olduğu kabul edildiği halde, bu bedelin asıl alacaktan mahsup edilmeksizin asıl alacağın tümü üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
    Diğer taraftan, davacının alacağı davalı ticari defterlerinde kayıtlı bulunan bonolara dayalı olmakla birlikte, makbuz karşılığı ödemeler dikkate alınarak, hangi ödemenin faturalara hangisinin senetlere istinaden yapıldığının ayrı ayrı belirlenip alacak miktarının buna göre bilirkişi raporu ile belirlenmiş olması karşısında, alacağın likit olduğundan söz edilemeyeceğinden, davalının icra takibine itirazının haksız olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Buna göre, mahkemece davacının İcra İflas Kanunu"nun 67/II fıkrasında gösterilen şartları oluşmayan icra inkâr tazminatı isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabul edilmiş olması doğru görülmemiştir.
    ...- Davacı yüklenici aleyhine hükmedilen tazminata yönelik temyiz itirazının incelenmesine gelince; İcra İflas Kanunu"nun 67/II fıkrası uyarınca takip alacaklısı aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için, alacaklının takibinde haksız olması yeterli olmayıp, ayrıca kötü niyetli olması gerekir.
    Yüklenici takip talebinde, takibine dayanak yaptığı bonolardaki vade tarihlerini kesin vade olarak değerlendirerek, bu tarihlerden takip tarihine kadar işlemiş faiz talep etmiştir. Bu durumda, davacının talebi hukuki nitelikte bir tartışmayı içerdiğinden, takipte işlemiş faiz talep etmesinde kötü niyetli kabul edilemez. Buna göre, mahkemece davalı iş sahibinin

    tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmiş olması da doğru değildir.
    Yapılan açıklamalar ışığında mahkemece yapılacak iş, bilirkişi raporunda gösterildiği şekliyle asıl alacak olan 220.000,00 TL"den bilirkişi raporunda açıklandığı üzere takip konusu bonolara istinaden yapılan toplam 65.945,81 TL"lik ödemenin, işlemiş faiz talebi mümkün olmadığından, asıl alacaktan mahsup edilerek 154.054,... TL asıl alacak üzerinden itirazın iptâli ile takibin devamına ve tarafların tazminat istemlerinin reddine karar vermekten ibaret olmalıdır.
    SONUÇ:Yukarıda .... bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, .... bent uyarınca davalının temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davalı iş sahibi yararına, .... bent uyarınca davacının temyiz itirazlarının kabulüyle davacı yüklenici yararına BOZULMASINA, taraflar kendilerini ... duruşmasında vekille temsil ettirdiklerinden 990,00 TL vekâlet ücretinin karşılıklı olarak birbirlerinden alınarak diğerine verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, ....04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi