Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihlerine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; A-Sanık hakkında yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmü açısından; Sanığın aşamalarda suçlamayı kabul etmeyerek müştekinin kendisinin üzerine saldırdığını savunması, sanığın soruşturma aşamasında aldırılan raporundaki yaralamaya ilişkin tespitlerin beyanıyla uyumlu olması, müştekinin yaralanmasının ise sadece dizinde hassasiyet şeklinde tespit edilmesi, olayı göre tanık da bulunmaması karşısında; müşteki beyanı ile uyumsuz raporun ne suretle sanık savunmasına üstün tutulduğu yeterince açıklanıp tartışılmadan hüküm kurulması, B-Sanık hakkında tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmü açısından; Sanığın işlediği iddia ve kabul olunan yaralama suçunun tehdit suçundan farklı tarihte işlendiği anlaşılmakla; 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK"nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 11.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.