13. Hukuk Dairesi 2015/24136 E. , 2017/11228 K.
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, avukat olduğunu, davalının alacaklarının tahsili için vekili olarak .... İcra Müdürlüğü"nün 2010/12036 Esas sayılı dosyası ile 1.202.000,00 TL alacak miktarı üzerinden icra takibi başlattığını, alacağın tahsilini hızlandırmak adına 16.08.2011 tarihinde hacze çıktığını, haciz esnasında istihkak iddiasında bulunulduğunu ve davalı adına açtığı dava neticesinde ... 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/526 Esas ve 2012/106 karar sayılı ilamı ile 23.02.2012 tarihinde davalı lehine karar verildiğini, bu davadan dolayı 5.892,12 TL vekalet ücreti alacağı olduğunu, davalının hiç bir haklı neden yok iken 16.07.2012 tarihli azilname ile kendisini azlettiğini, azil nedeni ile icra dosyasından doğan alacağını da alamadığını, aralarındaki sözleşme ile takip konusu miktarın % 4"ü oranında vekalet ücreti kararlaştırıldığını, vekalet ücreti alacaklarının tahsili amacıyla başlattığı icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, haciz sırasında ileri sürülen istihkak iddiasına karşı açılan davanın lehine sonuçlandığını, ancak davacı tarafından dosya kapsamında haczedilen malların satışının istenmediğini, bu nedenle maddi olarak kayba uğradığını ve davacıyı haklı nedenle azlettiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, eldeki dava ile haksız olarak azledildiğini ileri sürerek vekalet ücretinin tahsili amacı ile başlattığı takibe vaki itirazın iptalini istemiş, davalı ise davacının haczedilen malların satışını istememesi nedeni ile zarara uğradığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde ise davacının takibin kesinleşmesinden yaklaşık 4 ay sonra haciz talebinde bulunduğunu, haciz talebinden 4 ay sonra da hacze gidildiğini, bu gecikmenin bile tek başına azil sebebi sayılacağını, 1.202.000,00 TL gibi yüksek meblağlı bir takipte işin bu kadar ağırdan alınmasının meslek davranışları ile örtüşmediğini ve işlemlerin makul sürede yapılmamasının haklı azil nedeni olduğunu belirtmiştir. Mahkemece, alınan bilirkişi raporları doğrultusunda satış talebinde bulunabilecek son tarihin 2013 yılının Ocak ayına isabet eden bir tarih olduğu, davacınını süre bakımından vekilini herhangi bir hak kaybına uğratmadığı, ancak, vekilin özen borcu dahilinde birtakım ihmali davranışlarının olduğu, icra takibine konu edilen miktarın 1.202.000 TL gibi büyük bir meblağ olup, üçüncü kişiler tarafından taşınır haczi esnasında 51.292,00 TL."lik mal için istihkak iddiasında bulunulduğu, kalan (yaklaşık) 1.500.000 TL"lik kısım için hiçbir icrai işlemde bulunulmadığı, takip borçlularının malvarlığı araştırılması yapılmadığı, bankalara ve ilgili trafik birimlerine yazı yazılıp takip borçlusuna ait sorgulama yapılmadığı ve davacının özen borcuna aykırı davrandığı gerekçesiyle azlin haklı olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki; müvekkil, azilnamede bildirmiş olduğu azil sebepleri ile bağlı olmayıp, açılan bir davada yeni ve başkaca azil sebepleri bildirebilir. Nitekim davalı da azilnamede sebep bildirmediği halde, cevap dilekçesinde haczedilen malların satışının istenmemesi nedeni ile zarar gördüğünden davalıyı haklı nedenle azlettiğini savunmuştur. HMK"nun 141. maddesinde, tarafların, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebileceği yahut değiştirebileceği, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise iddia veya savunmanın genişletilemeyeceği yahut değiştirilemeyeceği, ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümlerinin saklı olduğu öngörülmüştür. Davalının, cevap dilekçesi ile haczedilen mallarının satışının istenilmemesi nedeni ile zarara uğradığını savunup, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonraki bir aşamada ise davacının icra takip dosyasında işlemleri ağırdan aldığını ve makul sürede yapmadığını ileri sürmesi HMK"nun 141. maddesi uyarınca savunmanın genişletilmesi kapsamındadır. Buna göre davalı cevap dilekçesinde bildirmiş olduğu azil sebebi ile bağlı olup, davalının savunmanın genişletilmesi niteliği taşıyan azil gerekçelerinin dinlenilmesi mümkün değildir. Mahkemece, bu hususlar gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle kararın davacı yararına BOZULMASINA, 2. bentte gösterilen nedenle davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.