14. Hukuk Dairesi 2018/1239 E. , 2018/5475 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 17.08.2011 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve kal talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09.11.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve kal istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin 251 parsel sayılı taşınmazın ve üzerindeki evin maliki olduğunu, davalıların da müvekkiline komşu olan 252 parsel sayılı taşınmazın müşterek malikleri olup bu parsel üzerine inşa edilen iki katlı binada aile gizliliğini ihlal edecek şekilde pencereler açılmış olduğunu, ayrıca lağım borularını açıkta döşemiş olduklarından zaman zaman pis su ve kötü koku oluştuğunu ileri sürerek davalılara ait binadaki aile gizliliğini ihlal eden pencerelerin kapatılmasını ve lağım borularının kaldırılmasını talep etmiştir.
Bir kısım davalılar vekili, davanın reddini savunmuş; diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, " Davanın kabulü ile 252 parsel sayılı taşınmazda imar kurallarına aykırı biçimde açılan pencerelerin kapatılmasına, bu şekilde davalıların müdahalesinin men"ine, aynı parseldeki iki katlı evin 1. katının davacının taşınmazına bakan cephesine 20 cm saçak yapılmak suretiyle 1. katın pis su borusunun bu saçağın altında ve açıkta yapıldığı anlaşıldığından bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere bu pis su borularının da yerinin davacının taşınmazına zarar vermeyecek şekilde değiştirilerek eski hale getirilmesine" dair verilen hükmün bir kısım davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 24.10.2016 tarih, 2015/1211 Esas – 2016/8657 Karar sayılı ilamı ile; ".... mahkemece, yapılan keşif akabinde alınan bilirkişi raporlarına göre davalılara ait 252 parselde yapılmış olan iki katlı binanın kendi arsasına komşu mesafesi bırakılarak yapılmış olması gerekirken, mesafe bırakılmadan davacıya ait 251 parsele 34,60 m2 tecavüzlü olarak yapıldığı, davalılara ait binanın zemin ve 1. katının davacının binasına bakan cephesine aile gizliliğini ihlal edecek şekilde pencerelerin açılmış olup bunların kapatılmasının gerektiği, ayrıca davalılara ait binanın 1. katının davacının binasına bakan cephesine 20 cm saçak yapılmış olup 1. katın pis su borusunun bu saçağın altında ve açıkta yapılmış olduğu, bu pis su borusunun 12,60 mt. uzunluğunda olup patladığı zamanlarda pis suyun davacıya ait bahçe kısmına aktığı ve davacıya rahatsızlık verecek durumda olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle 252 parsel sayılı taşınmazda imar kurallarına aykırı biçimde açılan pencerelerin kapatılmasına ve pis su borularının da yerinin davacının taşınmazına zarar vermeyecek şekilde değiştirilerek eski hale getirilmesine karar verilmiştir. Ancak hükme esas alınan bilirkişi raporlarında, davacının ne gibi zararlarının bulunduğu belirtilmediği gibi bu zararları gidermeye yönelik alınması gereken önlem veya önlemlerin de belirtilmediği, bu sebeple bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olmadığı anlaşılmıştır.
O halde mahkemece, yukarıda değinilen ilkeler uyarınca dava dilekçesinde ileri sürülen hususlar dikkate alınarak komşuluk hukuku açısından davacının ne gibi zararlarının meydana geldiğinin tespit edilmesi, bu zararları giderecek önlem veya önlemlerin belirlenmesi ve daha sonra infazda tereddüt yaratmayacak şekilde hüküm kurulması gerekirken eksik araştırma ile yetersiz bilirkişi raporuna göre yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir" gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; "davaya konu olan pis su borularının yenisi ile değiştirilmek ve zemin kısma alınarak aşağıdan gidere bağlantısının yapılarak ve üzerinin toprakla kapatılarak, davalılara ait olan ve davacının evine bakan kısımlardaki tüm pencerelerin yerden 1.80 metre insan boyu mesafesine kadar olan kısımlarının kapatılması suretiyle muarazanın giderilmesine," şeklinde hüküm tesisi suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak, normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davacının sübjektif ve aşırı duyarlılığı ile değil, objektif her normal insanın duyarlılığına göre elatmaya katlanıp katlanamayacağı araştırılmalı; sonuçta katlanılabilir, hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya elatmanın varlığı tespit edildiği takdirde mülkiyet hakkının taşkın olarak kullanıldığı sonucuna varılmalıdır.
Taşkın kullanma belirlendiği takdirde elatmanın tamamen ortadan kaldırılması veya tahammül sınırları içerisine çekilebilmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerektiği bilirkişiler aracılığı ile tespit edilerek, tarafların yarar ve çıkar dengelerini gözetilerek bunların en uygununa karar verilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davalıya ait 252 parsel sayılı taşınmazda bulunan yapının imar planına uygun olmadığı, davacıya ait 251 parsel sayılı taşınmaza tecavüzlü olup çekme mesafesi gözetilmeksizin yapılmış olması nedeniyle TMK"nın 737. maddesi uyarınca yıkım ve eski hale getirme istenemez. Yapının imara aykırı olması yanında bir zararın doğması da şarttır. Salt imara aykırılık, idari mercileri ve idare mahkemelerini ilgilendiren bir husustur.
Somut olayda; mahkemece yapılan araştırma ve inceleme sonucunda davalının, davacının taşınmazına bakan cepheye yapmış olduğu pencereler nedeniyle davacının aile gizliliğinin ihlal edildiği kanıtlanamadığından, davacının pencerelerin kapatılması talebi yönünden davanın reddi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 11.09.2018 tarihinde karar verilmiştir.