8. Hukuk Dairesi 2014/11781 E. , 2015/13988 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın tespiti
..... ile... aralarındaki muhdesatın tespiti davasının kabulüne dair ...... Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 19.03.2014 gün ve 443/333 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi kayyım vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, dava konusu 4944 ada 2 parsel üzerinde bulunan 2 katlı ev, 1 katlı ev, eski kerpiç ev, ağaçlar, duvar, su sondajı ve tüm müştemilatın müvekkiline ait olduğunu, taraflar arasındaki ortaklığın giderilmesi davasının sürdüğünü ileri sürerek söz konusu muhdesatın vekil edeni adına tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, taşınmaz üzerindeki 2 katlı ev, 1 katlı ev, kerpiç eski ev, ağaçlar, duvar, su sondajı ve tüm müştemilatın davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; taraflar adına kayıtlı taşınmaz üzerindeki muhdesatın tespiti isteğine ilişkindir.
1-Dosya kapsamına, dava evrakı ile yargılama tutanakları içeriğine, mahkemece deliller değerlendirilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan, yerinde olmayan temyiz itirazlarının REDDİNE,
2-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
a)Muhdesatın tespiti davası, bir tespit davası olup, taşınmaz üzerinde bulunan yapıların kim tarafından yapıldığının tespiti amacıyla açılan bir dava türüdür. Tespit hükmünün verilebilmesi için iddia konusu şeylerin kim tarafından yapıldığının tereddüde yer vermeyecek bir şekilde kanıtlanmış olması gerekir. Somut olayda, dava konusu " eski kerpiç ev"in davacı tarafından yaptırıldığı somut delillerle kanıtlanamadığından bu muhdesat yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
b)Bundan ayrı; dava, muhdesatın tespitine ilişkindir. Bu tür davalar, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere ve kural olarak; tespit davalarında tespit davası açanın hukuki yararının varlığı gerekir. 6100 sayılı HMK"nun 106. maddesinin 2. fıkrasında “tespit davası açanın,
kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.” denilmektedir. Ayrıca dava, ayni etkili bir dava değildir. Ortaklığın satış yoluyla giderilmesi gibi bir davanın ya da kamulaştırmanın söz konusu olduğu durumlarda taşınmazın üzerinde mirasçılardan veya paydaşlardan biri tarafından meydana getirilmiş yapı, bitki, ağaç gibi muhdesat bulunduğu takdirde satış bedelinden muhdesata düşecek bölümün aidiyeti konusunda mirasçılar veya paydaşlar arasında uyuşmazlık çıkması halinde hukuki yarar oluşur ve muhdesata ilişkin tespit davası bu durumda dinlenir. Taraflar arasında derdest ortaklığın giderilmesi davası bulunmaktadır bu sebeple davacının dava açmakta hukuki yararının olduğu açıktır.
Toplanan delillerden muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiği sabit olmuş mahkemece de bu şekilde kabul edilmiştir. Bir taşınmazın üzerindeki yapı, bitki ve ağaçlar yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere arzın mülkiyetine tabidir. Bu nedenle Mahkemece davaya konu muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin tespiti kararıyla yetinmek gerekirken, muhdesatın mülkiyetinin davacıya ait olduğunu belirtir şekilde " aidiyet " kararı verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda 2.bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu bölümünün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme talebinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 25.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.