4. Hukuk Dairesi 2015/6030 E. , 2016/4234 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 17/01/2014 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet ve kişilik haklarının ihlaline dayalı manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 23/12/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, kişilik haklarına saldırı iddiasına dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece istem kısmen kabul edilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davalının, müvekkili ..."in dayısı olduğunu, davacının, davalının kızı ..."in facebook hesabından davacıya ait hakaret içeren mesajlar gönderilmesi üzerine yasal haklarını kullanarak suç duyurusunda bulunduğunu, bu nedenle ceza soruşturması başlatıldığını, davalı tarafından da davacı hakkında suç duyurusunda bulunulması üzerine takipsizlik kararı verildiğini, ancak soruşturmaya sunulan şikayet dilekçesinde müvekkilinin kişilik haklarına zarar verildiğini belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili ise, tarafların akraba olduklarını, aralarındaki anlaşmazlığın miras meselesinden kaynaklandığını, davalının suç duyurusunda kullandığı kelimelerin hakaret kastı ile yazılmadığını beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davaya konu şikayet dilekçesindeki ifadelerin davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu gerekçesiyle istem kısmen kabul edilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasanın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır, 25. maddesinde, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı, Borçlar Kanunu"nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlemiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Dosya kapsamından; tarafların yakın akraba olduğu ve aralarında miras nedeniyle uyuşmazlık bulunduğu, davaya konu facebook mesajlarının davalının kızı ..."in hesabından yayınlandığı, söz konusu mesajlar nedeniyle ... hakkında hakaret suçu nedeniyle ... Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/18236 numaralı dosyasıyla soruşturma başlatıldığı ve soruşturmanın halen derdest olduğu, davalı hakkında facebook mesajlarıyla ilgili başlatılan bir soruşturma bulunmadığı, davalının ise davacının aralarında bulunduğu bir takım yakın akrabaları hakkında verdiği şikayet dilekçesi üzerine ... Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan 2013/160601 nolu soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, soruşturmaya konu şikayet dilekçesinde davalının, davacıya yönelik "Sanık: ..." "...yalan, yanlış beyanda bulundukları için...., ....... çok tehlikeli olup, kardeşi İbrahim Sevim"e silahlı saldırıda bulundu ve ben bu yüzden tedirgin olduğumu belirtmek istiyorum...." şeklindeki ifadeleri kullandığı, davacı hakkında kardeşi İbrahim Sevim"i tehdit etmek suçundan Ümraniye Cumhuriyet Başsavcılığınca 2006/15826 numaralı soruşturma neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda özetlenen durum karşısında, mahkemece, davalının, davacı hakkında şikâyetçi olmasında bir takım emareler bulunduğu anlaşılmakla, şikâyetin olağan kuşku üzerine emarelere dayandırılarak yapıldığı gerekçesi ile istemin tümden reddi gerekirken, kısmen kabulü doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 30/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.