Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/24027
Karar No: 2017/11213
Karar Tarihi: 16.11.2017

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/24027 Esas 2017/11213 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2016/24027 E.  ,  2017/11213 K.

    "İçtihat Metni"

    ... vekili avukat ... Temizlik Hiz. Bilgisayar Elektronik Doğalgaz Isı Sist. Teks. Hayvancılık Gıda Ltd. Şti. vekili avukat ... aralarındaki dava hakkında ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 02/07/2013 tarih ve 2013/151-2013/634 sayılı hükmün Dairemizin 23/5/2016 tarih ve 2015/8119-2016/13329 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı avukatınca kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu.

    KARAR

    Davacı, davalı ile hizmet alım sözleşmesi imzalandığını, dava dışı işçinin iş akdinin feshi nedeniyle işçilik alacaklarının tahsili için dava açtığını, mahkeme ilamının icra takibine koyulduğunu, icra takibinde alacağın kendilerince ödendiğini, sözleşme ve ihale dökümanında davalı firmanın işçilik alacaklarından sorumlu olacağına ilişkin hüküm bulunduğunu belirtilerek ödediği bedel 23.512,80 TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davanın kabulüne 23.512,80 TL alacağın 24.05.2012 tarihinden yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş; davalı tarafından temyiz edilen hüküm, Dairemizce özetle, “…. kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında aykırılık oluşturulduğu bu aykırılığın tashihle düzeltilemeyeceği anlaşılmakla HMK" nun 297/son madde ve fıkrası gereğince hükmün bozulması gerekmiştir.” açıklamasıyla bozulmuş olup, davacı karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
    1-Kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler karşısında usulün 440.maddesinde sayılan nedenlerden hiç birisine uygun olmadığından, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer karar düzeltme itirazlarının reddi gerekir.
    2-Dava, asıl işveren davacı kurumun, davalı tarafından çalıştırılan işçinin açmış olduğu dava sonrasında ödemek zorunda kaldığı miktarın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
    4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
    Dava konusu olayda da davacı ile davalı arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
    Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde düzenlenen, “Aksi karalaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir.
    İşte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
    Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; davacı ile davalı şirket arasında imzalanmış olan sözleşmenin eki niteliğindeki “Teknik Şartname”nin 4. maddesinde “…Çeşitli sebeplerden dolayı işten çıkartılan personellerin kanun gereği ödenmesi gereken kıdem ve ihbar tazminatı gibi yasal haklarından kaynaklanan tazminatlarını yüklenici karşılayacaktır. Yüklenici kurumdan bu hususta hiçbir şekilde ödeme talebinde bulunmayacaktır.” hükmü bulunmaktadır. Görüldüğü üzere taraflar arasındaki sözleşmenin eki niteliğinde olan teknik şartnamede, üst işveren olarak davacıya yöneltilebilecek her türlü talep nedeniyle, dolayısıyla dava konusu işçilik alacakları nedeniyle de açıkça yüklenicinin sorumlu olacağı belirtilmiş olup, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme ve şartname hükümleri kendilerini bağlayacağından, davacı kurumun asıl işveren olarak ödemiş olduğu miktarın yarısını değil, işçinin davalı alt işveren nezdinde çalıştığı döneme isabet eden miktarın tamamını davalılardan rücuen tahsilini talep edebileceğinin kabulü gerekir.
    Hemen belirtmek gerekir ki, somut olayda davacıdan tahsil edilen işçilik alacakları, dava dışı işçinin sadece davalı nezdindeki çalışmasını değil, dava dışı diğer alt işverenler nezdindeki çalışmalarını da kapsamaktadır. İşçinin çalışmış olduğu her bir alt işveren dönemine isabet eden işçilik alacaklarından, ilgili olan alt işveren sorumlu olacağından, davalı alt işverenin sorumluluğu da sadece kendi dönemi ile sınırlı olmalıdır. Davalının “son işveren“ olması da bu sonucu değiştirmez. Bununla birlikte feshe bağlı bir hak olan ihbar tazminatından ise diğer işverenler sorumlu olmayıp, sadece son işveren sorumludur. Başka bir ifade ile davacı üst işveren, dava dışı işçiye ödemiş olduğu ihbar tazminatını ancak son işverenden rücuen tahsilini talep edebilir. Bunun dışındaki tüm işçilik alacaklarından ise, işçinin çalışmış olduğu dava dışı ve davalı alt işverenler, davacı üst işverene karşı kendi dönemleriyle sınırlı olmak üzere sorumludurlar.
    O halde mahkemece, son işveren olan davalının, ihbar tazminatının tamamından, kıdem tazminatı da dahil olmak üzere diğer işçilik alacaklarından ise, kendi dönemine isabet eden miktarlar üzerinden sorumlu olduğu, ancak bu sorumluluğun da, sözleşmenin eki niteliğindeki “Teknik Şartname”nin 4. maddesi gereğince yarı oranda değil, (kendi dönemi itibariyle) tam bir sorumluluk olduğu kabul edilerek, konusunda uzman bilirkişiden bu doğrultuda, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar göz ardı edilerek, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    Mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekirken, Dairemizce 23.05.2016 tarihli 2015/8119 E. 2016/13329 K. sayılı ilamda sehven, “ kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında aykırılık oluşturulduğu” belirtilerek kararın bozulduğu, davacının harca esas değer ve dava konusu olarak 23.512,80 TL yi gösterdiği ve mahkemenin kısa karar ve gerekçeli kararlarında 23.512,80 TL ye hükmettiği bu kez yapılan inceleme ile anlaşılmış olduğundan, davacının karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemize ait 2015/8119 E. 2016/13329 K. sayılı ilamın kaldırılmasına, hükmün yukarda açıklanan değişik nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer karar düzeltme itirazlarının reddine, karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemize ait 23.05.2016 tarihli, 2015/8119 E. 2016/13329 K. sayılı ilamın kaldırılmasına, 2. bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, 16/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi