BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/138 Esas 2021/1035 Karar Sayılı İlamı
Esas No: 2020/138
Karar No: 2021/1035
Karar Tarihi: 15.12.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/138 Esas 2021/1035 Karar Sayılı İlamı
T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/138 Esas - 2021/1035
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/138
KARAR NO : 2021/1035
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Şirketin Feshi
DAVA TARİHİ : 26/02/2020
BİRLEŞEN DAVA (Mahkememizin ... esas, ... karar sayılı dosyası)
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLİ :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 20/02/2020
KARAR TARİHİ: 15/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 17/12/2021
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Asıl davada davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin iki ortağından birisinin müvekkili, diğer ortağının ise ... olduğunu, ...'un ana sözleşmede şirket müdürü olarak atandığını, müvekkilinin şirket hisselerine karşılık olarak 50.000,00TL sermaye bedelini ... şirket hesabına 09.12.2019 tarihinde yatırdığını, müvekkili tarafından şirket hesabına yatırılan 59.000,00TL'den hemen sonra tamamının ... tarafından şirket hesabından çekildiğini, şirketin diğer ortağı olan ... tarafından.../...
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı
.../...şirket hisselerine karşılık olarak yatırması gereken sermaye bedelinin ise halen şirket hesabına yatırılmadığını, ... tarafından açılacak güzellik salonuna malzeme temini için kullanacağını söyleyerek müvekkilinin eşine kefil olarak 2 adet senet imzalatıldığını, müvekkili tarafından yatırılan sermaye bedelinin yatırıldıktan hemen sonra davalı tarafından çekilmiş olmasına ve malzeme temini için kullanılacağı söylenen senetler de imzalatılmasına rağmen, şirketin faaliyete geçmesi için ... tarafından hiçbir girişimde bulunulmadığını, senetlerin vadesinin gelmesine rağmen davacı tarafından ödenmemesi nedeniyle alacaklının talebi üzerine müvekkilinin eşi ... senetlerin bedeline kefil olduğu için ödemek zorunda kaldığını, müvekkili tarafından ...'dan şirket hesabından paranın tamamının çekilmesinin, senetlerin ödenmemesinin ve şirketi faaliyete geçirecek çalışmalarda bulunulmamasının nedeni sorulduğunda güzellik salonu açmaktan vazgeçtiğini söylediğini, bu durum karşında müvekkilinin sermaye bedeli olarak yatırdığı 50.000,00 TL'yi davalıdan istediğini, davalının bu para ile kendisine araba aldığını, parayı vermeyeceğini söylediğini belirterek, ... Tic. Ltd. Şti.'nin TTK 636/3 maddesi gereğince feshini, TTK 636-/4 maddesi gereğince davanın açıldığı tarihte şirketin fili olarak faaliyete başlamadığı da göz önüne alınarak müvekkilinin ekonomik olarak zarar görmemesinin önüne geçilmesi amacıyla şirket defterlerinin dava sürecinde mahkeme kasasında muhafaza edilmesini, ...'un şirket ile ilgili olarak şirketi borçlandırıcı işlem yapmaması yönünde tedbir kararı verilmesini, kararın ... Ticaret Odası vasıtası ile Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlatılmasını, ...dan verdiği zararlar nedeniyle tazminat talep etme haklarının saklı tutulmasını talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ... işlettiği kuaför dükkanına gelen müşterisi müvekkili ...'e birlikte güzellik salonu açma teklifinde bulunduğunu müvekkil de uzun süredir müşterisi olması nedeniyle aralarında oluşan güven ilişkisi nedeniyle teklifi kabul ettiğini, davalının bunun için 50.000 TL sermaye bedeli ödemesini istediğini müvekkili ile ... ve davalı ... Şirketi adı altında Limited Şirket kurduklarını ve şirket Ticaret Siciline kayıt edildiğini, müvekkilini, şirket hissesine karşılık olarak 50.000 TL sermaye bedelini ...deki şirket hesabına 09.12.2019 tarihinde gönderdiğini tamamının davalı tarafından şirket hesabından çekildiğini, şirketin faaliyete geçmesi için bugün kadar davalı tarafından hiçbir girişimde bulunulmadığını, müvekkilinin sermaye bedeli olarak yatırdığı 50.000 TL yı davalıdan istediğini ancak ödenmediğini, müvekkilin eşi ... ekte sunulan senetlerin bedelini kefil olduğu için ödemek zorunda kaldığını, Müvekkilinin dolandırıcılık, emniyeti suistimal ve görevi kötüye kullanma suçlarından Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu, Müvekkilin şirket sermaye bedeli olarak yatırmış olduğu ve davalı tarafından şirket hesabından çekilerek şahsi harcamalarında kullanılan 50.000 TL nın paranın çekildiği tarih olan 09.12.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile 12.12.2019 düzenleme ve 16.02.2020 vade tarihli borçlusu davalı ... ve kefili davacı müvekkilin eşi olan ... olan ve kefil olarak ... tarafından ödenen iki adet senet bedelinin ( 14.000 TL ) ödeme tarihi olan 16.02.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraftan tahsiline karar verilemesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Asıl davada davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; ...'un kötü niyetle davacıyı zarara uğratan, dolandıran ve şahsi kazanımları peşinde koşan biri olmadığını ve hiçbir zaman da olmadığını, dava dilekçesinde suç teşkil eden bu ithamlara karşı suç duyurusunda bulunma ve tazmin haklarını saklı tuttuklarını, davacı ile ...'un tanışıklıklarının mevcut olduğunu, bu hususun tarafları beraberce güzellik salonu açma hususunda fikir birlikteliğine götürdüğünü, ...'in, ...'un vücut-göğüs bakımında müşterisi olduğunu halen dahi aldığı bu.../...
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı
.../...hizmete karşılık ...'a nakdi borcunun olduğunu, davacının aldığı bu hizmetten memnuniyetiyle davacının beraber işletme kurmak üzere teklifte bulunduğunu ve taraflarca ... şirketini kurduklarını, ... şirketi için dükkân kiralandığını, depozito kira emlakçı parası olmak üzere ödemeler gerçekleştiğini, dükkânın tabelası için yüklü ödemeler yapıldığını, bu harcamaların mahkemeye sunulacağını, kasıtlarının ...'un şahsi kazanımı olmadığını, davacının bir iş yeri kurmanın maddi zorluğu nedeniyle iş yeri açmaktan vazgeçtiğini, tefriş için harcanan paranın da ...'un hiçbir kusuru olmamasına ve dahi onun uhdesinde kalmamasına rağmen tedariki gayretine giriştiğini, oysaki işyeri açma girişiminde en mağdur olan ...'un olduğunu, mevcut işinden olduğunu, aldığı hizmeti ödemeyen davacının bunun yanında ilave olarak ...'u zarara uğrattığını, ayrıca işbu davanın şirket ortağı ...'a karşı da açılması gerekirken, dava dilekçesinde yalnızca şirketin belirtilmesinin yanılgı olduğunu belirterek, artık tek kişilik şirketin devamı TTK'nın gereğince mümkün olduğunu, ortaklığın devamını istemeyen ortağın şirketin feshini değil ortaklıktan çıkma/çıkarılma talebinde bulunması gerektiğini, yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı taraf tebligata rağmen cevap dilekçesi vermemiştir.
Davalı vekilinin daha sonra sunduğu beyan dilekçesinde özetle; şirketin diğer kurucu ortağı olan davacı, şirket sermaye bedeli olarak 50.000 TL yatırmış olup, iş bu bedel şirketin idare ve temsille yetkili genel müdürü olan müvekkil tarafından şirket için kullanılmıştır. Söz konusu bedel ile şirket kurulum aşamaları gerçekleştirilmiş, yer kiralanmış, gerekli malzemeler temin edilmiştir. Huzurdaki uyuşmazlığın tarafları şirketin genel müdürü ve şirketin ortağının şirket namına yürüttüğü ve sarfettiği sermayenin denetimi olup, şirket müdürüne karşı açılan davalarda yetkili ve görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olduğunu beyan etmek isteriz. davacı; ticari işletmeye malzeme temini için kullanılacağından bahisle müvekkilin imza altına aldığı 14.000 TL'lik senetlere davacının eşinin kefil olduğunu, senetlerin ödenmemesi neticesinde söz konusu bedelleri kendisinin ödediğini iddia etmiş ve yine ilgili tutarı müvekkilden talep etmiştir. Söz konusu iddiayı kabul etmemek kaydıyla; iddiaya karşı husumet itirazlarımızı öne sürüyoruz. Zira davacı; müvekkilin borç altına girdiği 14.000 TL tutarındaki senetlere eşinin kefil olduğunu belirtmiştir. Kabul anlamına gelmemesi kaydıyla davacının eşi senetlerdeki tutarı kefil sıfatıyla ödemişse dahi uyuşmazlığın tarafı TBK m.596'ya göre borçlu ve kefil olacaktır. Ayrıca husumetin tüzel kişiliğe haiz ... Ltd.Şti.ne yöneltilmesi gerektiğini beyan etmek isteriz. Yukarıda açıklanan sebeplerle huzurdaki davada göreve ilişkin itirazlarımızı sunar; itirazımızın kabulünü ve dosyanın yetkili ve görevli Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesini yapılacak yargılama sonucunda ve ibraz edeceğimiz delillerle de ispatlanacağı üzere müdür müvekkilemin yaptığı iş ve işlemlerde herhangibir usulsüzlük gerçekleştirmemiş olması nedeniyle ödenmiş sermayenin sarfının mahkemece de tetkikiyle davanın reddiyle avukatlık ve yargılama giderlerinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını arz ve talep ederim., şeklinde beyanda bulunmuştur.
Ankara Batı ... Asliye Hukuk Mahkemesi 24/09/2020 tarihli ve ... esas, ... sayılı kararı ile görevsizlik kararı vererek dosyayı mahkememize göndermiş olmakla, mahkememizin ... esas sırasına kaydı yapılmıştır.
DELİLLER :Davalı şirketin ticaret sicil özeti bilgileri, Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığının ... soruşturma sayılı dosyası, Ankara Batı ... Asliye Hukuk Mahkemesinin ... esas sayılı dosyası, davalı şirketin banka kayıtları, tanık beyanları, 30/11/2021 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
Mahkememizin ... esas sayılı dosyası ile ... esas sayılı dosyası arasındaki hukuki ve fiili irtibat nedeniyle dava dosyasının mahkememizin ... esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı
GEREKÇE :Dava, asıl davada TTK 636/3 maddesi gereğince şirketin feshi ve birleşen davada taraflar arasında adi ortaklık iddiasına dayalı devir bedeli ve bir kısım alacak talebi istemine ilişkindir.
Dava dosyasına mübrez 27.11.2019 tarihli, ... sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin tetkikinden; ... sicil nolu ... Tic. Ltd. Şti.nin; 22.11.2019 tarihinde tescil edildiği ve şirketin amaç ve konusunun kuaför güzellik ve inşaat işleri olduğu, ayrıca davalı ... Tic. Ltd. Şti.'nin ortaklık yapısı incelendiğinde; şirket kurucu ortaklarının ... ve ... olduğu, aksi bir karar alıncaya kadar şirket ortaklarından ...'un şirket müdürü olarak seçildiği, münferiden temsile yetkili olduğu, şirketin kuruluşta sermayesinin; 130 adet hisseye karşılık olan 130,000,00TL ... ve 70 adet hisseye karşılık olan 70.000,00TL için ...'e ait olduğu hususları tartışmasızdır.
Dava konusu olayda temel uyuşmazlık; davalı şirketin haklı sebeplerle feshini gerektiren hususların olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı tarafın davalı şirket hisselerine karşılık olarak 50.000,00TL sermaye bedelini şirket hesabına yatırdığı, 09.12.2019 tarihinde davacı tarafından şirket hisselerine karşılık olarak yatırılan bedelin şirket hesabından çekildiğine ilişkin iddialara yönelik dava dosyasında somut delillerin olduğu, ancak davalı şirketin diğer ortağı olan ...'un şirket hisselerine karşılık olarak 50.000,00TL sermaye borcunu, şirket hesabına yatırdığına yönelik dava dosyasında somut delillerin olmadığı anlaşılmakla birlikte, sermaye borcunu şirket hesabına yatırmadığı iddiaların sübut bulunduğu değerlendirilmektedir.
TTK'da limited şirketlerde haklı sebeple fesih 636. maddede düzenlenmiştir. TTK m.636; “(3) Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir...(5) Sona ermenin sonuçlarına anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır." hükmüne amirdir. TTK'nın 636. maddesinin 3. Fıkrasının gerekçesinde anonim şirketin haklı sebeple feshini düzenleyen m. 531'e atıf yapılmaktadır.
TTK'nın 531. maddesinin gerekçesinde; “İsviçre öğretisinde genel kurulun birçok kez kununa aykırı bir şekilde toplantıya çağrılmış olması, azlık hakları ile bireysel hakların devamlı ihlali, özellikle bilgi alma ve inceleme haklarının engellenmesi, şirketin sürekli zarar etmesi, dağıtılan kür payının düzenli azalması, haklı sebep sayılmıştır...”
Haklı sebep kavramından neyin anlaşılması gerektiği veya haklı sebeplerin neler olduğu, kanunda tanımlanmadığı gibi örnekseme yolu ile de gösterilmemiştir. Ancak pay sahiplerinden objektif olarak şirketin ortağı olmaya devam etmelerinin beklenmediği ve üçüncü kişilerin (özellikle çalışanların) menfaatinin şirketin devam etmesini mecbur kılacak şekilde olmadığı durumda haklı sebebin varlığından söz edilebilir. Haklı sebepler örnek olarak da gösterilmemiş, bu kavramın niteliklerinin gösterilmesi ve tanımlanması yargı kararlarıyla öğretiye bırakılmıştır. Ancak varsayımlar ve olumsuz beklentiler haklı sebep sayılmamıştır. İleri sürülen sebeplerin haklı olup olmadığı hususu hâkimin takdirindedir.
Bir diğer konu ise, bir grup azlık pay sahiplerinin şirketteki haklarını kötüye kullandığı ve bloke ettiği veya organları pratikte işleyemez bir duruma getirdiği takdirde diğer grup azlık pay sahiplerinin de haklı sebeple fesih davası açabilecekleri kabul edilmektedir”. Haklı sebepler örnek olarak gösterilmemiş, bu kavramın niteliklerinin gösterilmesi ve tanımlanması yargı kararlarıyla öğretiye bırakılmıştır. Ancak varsayımlar ve olumsuz beklentiler haklı sebep sayılmamıştır. İleri sürülen sebeplerin haklı olup olmadığı hususu hâkimin takdirindedir.
Fesih, en son çare olmalıdır”. Şirketin feshi kararı sadece diğer pay sahiplerini değil, ekonomik bir bütünlük olarak işletmenin tamamını ve işçileri (çalışanları) de etkileyeceğinden bunların hepsinin menfaati dikkate alınarak, davacının menfaatleri ile.../...
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı
.../...karşılaştırılmalıdır". Hakim tarafından, şirketin feshini haklı kılan sebeplerin varlığına rağmen, şirketin yaşatılmasının ekonomik ve rasyonel açıdan daha doğru olacağına kanaal getirilmesi mümkündür. Bu kanaatte olan mahkeme; şirketi feshetmek yerine şöyle çözümler de tercih edebilir: Fesih talebinde bulunan pay sahiplerinin paylarının gerçek değerinin ödenmesine ve kendilerinin şirketten çıkarılmalarına karar verilebilir. Sermaye azaltma yolu ile kısmi tasfiye ise başka bir çözüm olabilir. Bu durumda %10'a kadar kendi payını devir yolu ile kendi payını alma hakkı tanınabilir. Bunların dışında hâkim isterse, duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme de karar verebilir. Duruma uygun düşen bir çözüm konusunda takdir hakkı hâkimde olduğundan bu çözüm re'sen kullanılır.
Her ne kadar duruma uygun çözüm konusunda takdir hakkı mahkemenin olsa da, bu çözüm yoluna gidebilmek için ön şart haklı sebeple fesih şartlarının bulunmasıdır.
Doktrine ve yargı kararlarına göre haklı sebep olarak kabul edilebilecek hususlar şunlardır;
(1) Ortaklar arasındaki ciddi anlaşmazlık, huzursuzluk ve devamlı geçimsizlik yaşanması,
(2) Ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sona ermesi ve sürekli güvensizlik ortamının oluşması,
(3) Ortağın esas sermaye borcunu ödemede temerrüdü,
(4) Şirketin kuruluş gayesinin gerçekleşmesinde hukuki ve ekonomik imkânsızlık,
(5) Şirketin devamlı olarak zarar etmesi ve kâr sağlayamaması,
(6) Ortakların rekabet yasağını ihlal etmeleri,
(7) Şirket yönetimindeki yolsuzluklar,
(8) Kanun, sözleşme ve ortaklar genel kurulu kararlarının yerine getirilmemesi veya sürekli şekilde ihlal edilmesi,
(9) Şirket müdürü olan diğer ortağın sermayenin büyük kısmını zimmetine geçirmesi ve şirketin iyi idare edilmemesi,
(10) Ortağa şirket ile ilgili hesap verilmemesi,
(11) Kâr payının ödenmemesi.
Dava konusu somut olayda, haklı sebep olarak kabul edilebilecek hususlarla ilgili olarak yukarıdaki maddelerde sayıları hallerden 3. madde de ifade edilen “Ortağın esas sermaye borcunu ödemede temerrüdü" hususunun varlığı; dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgeler ile tespit edilmiştir. Ayrıca dinlenen tanık beyanlarından ortaklar arasında ciddi anlaşmazlık, huzursuzluk ve devamlı geçimsizlik yaşandığı, ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sona erdiği ve sürekli güvensizlik ortamının oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Bu itibarla, davalı şirketin haklı nedenlerle feshi için gerekli koşulların oluştuğu sonuç ve kanaatine varıldığından asıl davada davacının açtığı şirketin feshi davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizin ... esas sayılı birleştirilen dosyasında talep edilen 50.000,00TL alacağın ... Ticaret Limited Şirketine sermaye olarak konulduğu, talep edilen 14.000,00TL iki adet kefil sıfatıyla ödenen alacağa yönelik kefilin dava dışı ... olduğu, davacının bu bedeli talep edemeyeceği, ... Ticaret Limited Şirketinin asıl davada feshine karar verildiğinden konusu kalmayan alacak davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmekle, aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl davada davacının açtığı şirketin feshi davasının KABULÜNE,
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı
A) ... Ticaret Sicil Müdürlüğünün ... sicil numarasına kayıtlı ... Ticaret Limited Şirketinin FESHİNE VE TASFİYESİNE,
B) Tasfiye memuru olarak Mali Müşavir ...'ın atanmasına,
C) Tasfiye memuruna şirket malvarlığından karşılanmak üzere hükmün kesinleştiği tarihten itibaren aylık 2.000,00-TL ücret takdirine,
D) Kararın bir suretinin ... Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirilmesine,
2- Mahkememizin ... esas sayılı birleştirilen dosyasında talep edilen alacağın ... Ticaret Limited Şirketine sermaye olarak konulduğu, ... Ticaret Limited Şirketinin asıl davada feshine karar verildiğinden konusu kalmayan alacak davası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Asıl dava yönünden;
A)Alınması gereken 59,30TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 46. maddesine göre; her yıl bütçe kanunu ile belirlenen terkin sınırının altında kalan harçlarla ilgili müzekkere yazılmaz amir hükmü gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına yer olmadığına,
B)Davacı tarafından yatırılan 54,40TL peşin harç, 54,40TL başvurma harcı ve 7,80TL vekalet harcı olmak üzere toplam 116,60TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
C)Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 5.100,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Birleşen dava yönünden;
A)Alınması gereken 59,30TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.092,96TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.033,66TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
C)Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 5.100,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Asıl davada davacı tarafından sarf edilen 1.000,00TL bilirkişi ücreti, 406,50TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 1.406,50TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Birleşen davada davacı tarafından karşılanan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Karardan sonraki yargılama giderinin davacının gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının davacıya iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı İstinaf kanun yolu açık olmak üzere ( kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle İstinaf kanun yoluna başvurabileceği, istinaf incelemesinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı ) oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/12/2021
Başkan Üye Üye Katip
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı
