16. Hukuk Dairesi 2015/17566 E. , 2018/310 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sırasında... Köyü çalışma alanında bulunan ve tapuda davacı ... adına kayıtlı bulunan eski 1087 parsel sayılı 270,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 133 ada 45 parsel numarasıyla ve 248,81 metrekare yüzölçümlü olarak; davalı ... adına tapuda kayıtlı bulunan eski 1088 parsel sayılı 3.470,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 133 ada 46 parsel numarasıyla ve 3.742,18 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir. Davacı ..., uygulama kadastrosu sırasında kendisine ait taşınmaz ile davalı taşınmazın karıştırılarak kendisi adına yazılması gereken taşınmazın davalı adına yazıldığını ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 133 ada 46 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile tarla vasfı ile davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yukarıda sözü edilen yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur.
Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, çekişmeli taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında çekişmeli taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişisine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar fen bilirkişisi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, fen bilirkişisinden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Fen bilirkişisinden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve "ada raporu" ile "uygulama tutanağı ve haritasını" irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için fen bilirkişisinden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Fen bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Somut olayda, mahkemece, davacıya ait olan ve tesis kadastrosu sırasında 3.470,00 metrekare yüzölçümlü bulunan taşınmaz ile bu taşınmaza komşu kanal niteliğindeki taşınmazın yenileme kadastrosu sırasında parsel numaralarının birbiri yerine yazılarak iki taşınmazın mülkiyet durumuna etki eder şekilde hata yapıldığı gerekçe gösterilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de; yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılmadığı gibi kontrol mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan rapor mahkeme gerekçesinde belirtilen hususu denetlemek bakımından son derece yetersizdir. Hal böyle olunca, mahkemece doğru sonuca varılabilmesi için, öncelikle denetime veri teşkil edecek tesis kadastrosuna ait orijinal ölçü krokisi, ölçü cetveli, kadastro paftası ve diğer belgeler getirtilerek dosya ikmal edilmeli, bundan sonra harita mühendisi sıfatına sahip bilirkişi eliyle yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılmalı, özellikle davacı tarafından dosyaya ibraz edilen eski 1087 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydından 3.470,00 metrekare yüzölçümlü olarak davacı adına kayıtlı olduğu anlaşıldığı halde uygulama tutanaklarında eski yüzölçümü olarak hangi nedenle 270,00 metrekare olarak gösterildiği, bir diğer değişle davacı adına kayıtlı bulunan 1087 (yeni 133 ada 45 parsel) parsel sayılı taşınmaz ile davalı Hazineye ait 1088 (133 ada 46 parsel) parsel sayılı taşınmazların tesis paftasındaki yerleri ve yüzölçümlerinin uygulama kadastrosu sırasında ters yazılıp yazılmadığı hususunu irdeler şekilde rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmelidir. Mahkemece, yetersiz bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 29.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.