19. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/15591 Karar No: 2016/2098 Karar Tarihi: 11.02.2016
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/15591 Esas 2016/2098 Karar Sayılı İlamı
19. Hukuk Dairesi 2015/15591 E. , 2016/2098 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, davalının asıl borçlu tarafından kullanılan krediye kefil olduğunu, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle girişilen takibe davalının itiraz ettiğini, takibin durduğunu, davalı itirazının haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve %20den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, takip dayanağı olan 13/06/2011 tarihli kredi sözleşmesinde müvekkilinin imzası bulunmadığını, 09/06/2005 tarihli sözleşmeye istinaden kullanılan kredi borcunun kapatılmış olduğunu bu nedenle müvekkilinin takip konusu borçtan sorumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddini ve %40 tazminata karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre davalının kefalet limitinin 20.000,00 TL olduğu, davacı tarafça çekilen ihtarın takipten sonra davalıya tebliğ edildiği, bu nedenle takipten öncesi için işlemiş faiz talep edilmeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Bilirkişi raporunda dava konusu kredinin 13/06/2011 tarihli tarımsal kredi sözleşmesi uyarınca verildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar takip talebinde davalının imzası bulunan 2005 tarihli kredi sözleşmesi ile birlikte 2011 tarihli kredi sözleşmesine dayanılmışsa da davalının kefil sıfatıyla imzası bulunan 2005 tarihli kredinin kapatıldığı bilirkişi raporundan anlaşılmaktadır. 2011 tarihli sözleşme ve limit artışında davalının kefil sıfatıyla imzası bulunmadığı da belirlenmiştir. Davalının imzası bulunmayan bir sözleşmeden dolayı kefil sıfatıyla sorumlu tutulması doğru olmadığından mahkemece davalı aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabul kararı verilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedelerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 11.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.