18. Ceza Dairesi 2018/7552 E. , 2019/16971 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hakaret, tehdit
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1) Hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.
Somut olayda, sanığın katılana hitaben söylediği kabul edilen “sen erkek misin” şeklinde, nezaket dışı ve kaba ifade niteliğindeki sözlerin katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, mahkumiyet kararı verilmesi,
2) Sanık hakkında uzlaşma kapsamında olmayan TCK"nın 125/1, 3-a maddesinde düzenlenen kamu görevlisine hakaret suçu ile uzlaşma kapsamında olan TCK’nın 106/1-2. cümlesi maddesinde düzenlenen tehdit suçunun birlikte işlenmesi nedeniyle CMK"nın 253/3. maddesi uyarınca uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı, ancak bir nolu bozmaya uyulması sonucu sanık hakkında kamu görevlisine hakaret suçundan beraat kararı verilmesi karşısında; TCK"nın 106/1-2. cümlesinde düzenlenen tehdit suçunun CMK"nın 253/1-a maddesi uyarınca uzlaşmaya tabi hale geldiği anlaşılmakla, aynı Kanun"un 253 ve devamı maddeleri uyarınca uzlaştırma hükümlerinin uygulanması ve sonucuna göre sanığın hukuksal durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
3) Sanık hakkında düzenlenen iddianamenin sanığın öncelikle soruşturma aşamasında bildirdiği adresine tebliğ edilmesi gerektiği gözetilmeden doğrudan mernis adresine yapılan tebligatın usulsüz olduğunun anlaşılması karşısında, ilk defa duruşmada okunan iddianame ile savunma arasında en az bir haftalık süre bulunmasının gerektiği gibi sanığa duruşmaya ara verilmesini isteme hakkı da hatırlatılmaması suretiyle CMK"nın 176/4 ve 190/1. maddelerine aykırı davranılması,
4) Kabule göre de;
a) Tekerrüre esas alınan önceki mahkumiyetin, kesin nitelikteki adli para cezasından ibaret olması karşısında, sanık hakkında TCK"nın 58. maddesinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,
b) TCK"nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı karar ile iptal edilmesi nedeniyle uygulama olanağının ortadan kalkmış olması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 02/12/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.