Esas No: 2014/410
Karar No: 2015/2671
Karar Tarihi: 25.11.2015
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/410 Esas 2015/2671 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya 2.İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 22.03.2012 gün ve 2010/208 E.-2012/210 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 22.Hukuk Dairesinin 11.03.2013 gün ve 2012/16640 E.- 2013/4968 K. sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, müvekkilinin 24.08.1998-02.06.2009 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığını,02.06.2009 tarihinde 23:00-07:00 vardiyasına alınmayarak işine son verildiğini, iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini belirterek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve ulusal bayram alacağının davalıdan tahsili talep etmiştir.
Davalı vekili,müvekkili işyerinin yanıcı parlayıcı madde ile üretim yaptığını, işyerinde sigara içilmesinin yüksek tehlike arz ettiğini,davacı işçinin tüm uyarılara rağmen iş yerinde ısrarla sigara içtiğini,bu nedenlerle iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacının sigara içtiğinin sabit olduğunu, ancak aynı şekilde dinlenen tanıkların beyanlarında açık şekilde ifade ettikleri üzere işyerinde birçok kişinin sigara içtiği, ancak sigara içen kişiler hakkında davacıya uygulandığı şekilde iş sözleşmesinin feshi yoluna gidilmediği, ikazda bulunulduğu, her ne kadar tehlikeli ve bu nedenle yasaklanmış olsa da sigara içmeme konusundaki kuralın tek başına davacıya uygulanması ve buna dayalı olarak iş sözleşmesinin feshedilmesi işverenin eşit davranma borcunun açık bir ihlali olduğu,buna dayalı olarak yapılan fesih işlemi hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup kanun tarafından himaye edilmeyeceğinden davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedilmediği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu bozma içeriğine göre iş sözleşmesinin işverence haklı nedene dayalı olarak feshedilip feshedilmediği noktasındadır.
4857 sayılı yasanın 25/II. maddesinde, " Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri: a) İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması. b) İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması. c) İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması. d) İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması veya 84 üncü maddeye aykırı hareket etmesi. e) İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması. f) İşçinin,işyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi. g) İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi. h) İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi. ı) İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması." hallerinde iş akdinin işverence haklı nedene dayalı olarak feshedilebileceği düzenlenmiştir.
Dosya içeriğine göre,davacının 24.08.1998-02.06.2009 tarihleri arasında davalı işyerinde işçi olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin işbaşında olması gereken bir zamanda görev yerini terk ederek sigara içtiğinin tespiti ve bu şekilde yanıcı ve parlayıcı gibi tehlikeli maddelerin bulunduğu işyerinde işverenin iş,can ve mal güvenliğini tehlikeye attığı gereçesiyle haklı nedenle feshedildiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davalı taraf davacının iş sözleşmesini yasak olmasına ve tüm uyarılara rağmen işyerinde sigara içerek işyerinin can ve mal güvenliğini tehlikeye atması nedeniyle haklı nedenle feshedildiğini belirtmişdir. Davacı tanıkları davalı işyerinde sigara içmenin yasak olduklarını bildiklerini, olay günü davacının sigara içtiğini ancak işyerinde herkesce sigara içildiğini beyan etmişlerdir. Davalı işyerinde ambalaj üretimi yapıldığı, işin niteliği gereği yanıcı ve parlayıcı özelliği olan solvent maddesinin yoğun olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece kimya mühendisi bilirkişiden alınan raporda ambalaj sanayinde ve çalışan ortamda yanıcı parlayıcı maddelerin tehlike arz ettiği solvent tanklarının olduğu mahalde sigara içilmesinin kesinlikle yasak olduğunu, ateş yakılmasının ufak bir kıvılcımın bile yangına sebep olacağını belirtmiştir. Mahkemede gerekçesinde davacının sigara içtiğinin sabit olduğunu belirtmiş ancak işverinde birçok kişinin sigara içtiğinin,sadece davacı hakkında iş sözleşmesinin feshi yoluna gidilmesinin işverence eşit davranma ilkesine aykırı olduğu iş sözleşmesinin feshinin haksız olduğunu kabul etmiştir. Dosya arasında bulunan tutanakta sigara içtiği tespit edilen davacıyla birlikte iki işçinin daha iş sözleşmesine son verildiği anlaşılmaktadır. Tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere davacının davalı işyerinde sigara içtiği sabittir. Bu noktada tartışılması gereken nokta davacının bu eyleminin iş sözleşmesinin haklı nedenle fesih sebebi olup olmayacağıdır. Anılan bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere davalı işyeri sınırları içerisinde sigara içmenin yasak olduğu, işyerindesateş yakılmasının ufak bir kıvılcımın bile yangına sebep olacağının bildirildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davacının sabit olan eylemi ile davalı işyerini büyük bir risk altına almakta, işyerinde kendinin ve diğer çalışanların can ve mal güvenliğini tehlikeye atmaktadır. Bu tarz yanıcı ve patlayıcı maddelerin yoğun olarak kullanıldığı işyerlerinde en ufak ihmalin bile telafisi mümkün olmayacak boyutta zararlara sebep olacağı aşikardır. Bu nedenlerle davalı işyerince yapılan fesih haklı nedene dayanmaktadır. Bu gerekçe ile davacının ihbar ve kıdem tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne ilişkin karar hatalı olup bozmayı gerektirmiştir...)
gerekçesiyle ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 24.08.1998 tarihinden itibaren belirsiz süreli iş akdi ile çalışmaya başladığını, 02.06.2009 tarihinde 23.00-07.00 vardiyasına gittiğinde işletmeye alınmayıp, işletme güvenliğince davacının işine son verildiğini ve mesai kartına bastırılmadığının yazı ile bildirildiğini, davacının davalı işverene iş sözleşmesinin İş Kanununa aykırı bir şekilde haksız nedenle feshedilmesi nedeniyle işçilik haklarının ödenmesi hususunda ihtarname gönderdiğini, davalı tarafın ise bu ihtarnameye cevap vermediğini, davacının işveren nezdinde 24.08.1998 tarihinden bu yana 10 yıl 9 ay 9 gün kıdem tazminatının mevcut olduğunu, davacının en son ücretinin net 969,92 TL olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak haksız fesih nedeni ile kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve ulusal bayram ücretinden oluşan işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı işveren vekili, davalı işyerinin yanıcı- patlayıcı madde ile üretim yaptığını, iş yerinde ateş yakılmasının, sigara içilmesinin yüksek tehlikeli olduğunu, davacı işçinin yapılan tüm uyarılara ve toplantılara rağmen iş yerinde ısrarla sigara içtiğini, iş yerinde iki arkadaşı ile sigara içtiğinin tespit edildiğini, bu hususun tutanak altına alındığını, tutanağı imzalamaktan kaçındığını, savunmasının istendiğini, ancak savunmadan da kaçındığını,tüm uyarılara rağmen işyeri ve çalışma arkadaşlarının can ve mal güvenliğini tehlikeye soktuğunu, davacının iş akdinin açıklanan nedenlerle feshedildiğini, belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının iş yerinde sigara içtiğinin sabit olduğu, ancak aynı şekilde işyerinde birçok kişinin sigara içtiği, ancak sigara içen kişiler hakkında davacıya uygulandığı şekilde iş sözleşmesinin feshi yoluna gidilmediği, ikazda bulunulduğunun anlaşıldığı, her ne kadar tehlikeli ve bu nedenle yasaklanmış olsa da sigara içmeme konusundaki kuralın tek başına davacıya uygulanması ve buna dayalı olarak iş sözleşmesinin feshedilmesinin işverenin eşit davranma borcunun açık bir ihlali olduğu, buna dayalı olarak yapılan fesih işleminin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedilmediği kanaatine varılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davalı vekilinin temyizi üzerine; Özel Dairece, hüküm yukarıda yazılı gerekçeyle oyçokluğu ile bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hükmü davalı vekili temyize getirmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; yanıcı ve patlayıcı maddelerin yoğun olarak kullanıldığı davalıya ait işyerinde sigara içen davacının, bu eyleminin iş sözleşmesinin haklı nedenle fesih sebebi olup olmayacağı, davalı işverenin davacıyla yapılan iş sözleşmesini bu sebeple feshederken eşitlik ve ölçülülük ilkesine aykırı hareket edip etmediği burada varılacak sonuca göre davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı Kanun"un “İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı” başlıklı 25. maddesi:
“Süresi belirli olsun veya olmasın işveren, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:
II- Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:
a) İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması.
b) İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması.
c) İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması.
d) İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması, işyerine sarhoş yahut uyuşturucu madde almış olarak gelmesi ya da işyerinde bu maddeleri kullanması.
e) İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması.
f) İşçinin, işyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi.
g) İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi.
h) İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi.
ı) İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması. ...
İşçi feshin yukarıdaki bentlerde öngörülen sebeplere uygun olmadığı iddiası ile 18, 20 ve 21 inci madde hükümleri çerçevesinde yargı yoluna başvurabilir.”şeklinde düzenlenmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 25. maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır.
6111 sayılı Yasanın 78.maddesi ile değişik 4857 sayılı Yasanın 92.maddesinin son fıkrası:"Çalışma hayatını izleme, denetleme ve teftişe yetkili iş müfettişleri ile işçi şikayetlerini incelemekle görevli bölge müdürlüğü memurları tarafından tutulan tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerlidir. İş müfettişleri tarafından düzenlenen raporların ve tutulan tutanakların işçi alacaklarına ilişkin kısımlarına karşı taraflarca otuz gün içerisinde yetkili iş mahkemesine itiraz edilebilir. İş mahkemesinin kararına karşı taraflarca 5521 sayılı Kanunun 8 inci maddesine göre kanun yoluna başvurulabilir. Kanun yoluna başvurulması iş mahkemesince hüküm altına alınan işçi alacağının tahsiline engel teşkil etmez."biçiminde düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlığın incelenmesinde; davacının davalıya ait yanıcı ve patlayıcı maddelerin yoğun olarak kullanıldığı işyerinde işçi olarak çalıştığı, davalı işveren tarafından iş sözleşmesinin davacı işçinin işbaşında olması gereken bir zamanda görev yerini terk ederek sigara içtiğinin tespit edilmesi üzerine davacının iş,can ve mal güvenliğini tehlikeye attığı gerekçesiyle feshedildiği anlaşılmıştır.
Dosya içerisindeki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından düzenlenen inceleme raporunun "değerlendirme" başlıklı bölümde; "...davalı işverenin davacı işçinin müracaatında hizmet sürelerine göre ve son ücretleri üzerinden ihbar ve kıdem tazminatlarının ödeneceğini beyan ettiği..." hususu belirtilmiştir. 4857 sayılı Yasanın 92.maddesinin son fıkrasına göre iş müfettişleri tarafından düzenlenen tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli kabul edileceğinden davalı işverenin davacı işçinin kıdem ve ihbar tazminatının ödeneceği hususundaki bu beyanı bağlayıcıdır.
Bu itibarla davacı işçinin kıdem ve ihbar tazminatının davalı işveren tarafından ödenmesi gerekir.
Hal böyle olunca, mahkemece davacı işçinin kıdem ve ihbar tazminatı talebinin kabulüne yönelik hüküm kurulduğundan, direnme kararı sonucu itibariyle doğru olup, yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile onanmalıdır.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçe ile ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı (764,20 TL) harcın temyiz edenden alınmasına, 25.11.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.