Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/2536
Karar No: 2020/651
Karar Tarihi: 22.01.2020

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/2536 Esas 2020/651 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2019/2536 E.  ,  2020/651 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Bakırköy (Kapatılan) 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/11/2016 tarih ve 2014/113 E.- 2016/164 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin reddine-kabulüne dair ... Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi"nce verilen 10/04/2019 tarih ve 2017/1694 E.- 2019/800 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Asıl davacı birleşen davalı vekili asıl davada, davalı tescilli 2007/13103 sayılı “PROBİOX” ibareli markanın kullanılmadığını ileri sürerek anılan markanın tescilli olduğu tüm sınıflar yönünden 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi uyarınca hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiş, birleşen davada ise birleşen davacı adına kayıtlı markanın kullanılmadığını, sonraki markanın da kötüniyetle tescil edildiğini, bu nedenle birleşen davacının marka hakkının bulunmadığını, ayrıca davacı adına tescilli “PROBİOX” markası ile müvekkili tarafından kullanıldığı iddia edilen “PLANTİST PROBİX” ve “PROBİX” markalarının benzer bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Asıl davalı birleşen davacı vekili asıl davada, markanın kullanıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiş, birleşen davada ise birleşen davalı tarafça müvekkili markasının izinsiz olarak www.probix.com.tr ve www.umitaktas.com isimli internet sitesinde kullandığını, bu isimle reklam ve tanıtım yaptığını, bu durumun marka hakkının ihalali olduğunu ileri sürerek markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına ve ortadan kaldırılmasına, internet adresinde ve sair yerlerde “PROBİOX” markasının ve alan adının kullanmasının engelenmesini, 100.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesince, asıl davada kullanmama nedeniyle hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, birleşen davada ise birleşen davalının “PROBİX ” ibareli kullanımlarının bulunduğu, ibarenin alan adında yer aldığı ve aynı sitede bu markalı ilacın pazarlandığı, “PROBİOX” ve “PROBİX” markaları arasında benzerlik bulunduğu, her ne kadar birleşen davalının 2014/08143 sayılı “PLANTİST PROBİX” markası tescil edilmiş ise de, kullanımın “PROBİX” ibaresi olduğu, bu kullanımın marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, davalı adına tescilli 2007/18103 no"lu markanın kullanmama nedeniyle iptaline, birleşen davanın kısmen kabulüne, davalının davacıya ait markaya tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespitine, www.probiox.alan adındaki “PROBİOX” ibaresinin alan adından terkinine, terkin edilmediği takdirde erişime kapatılmasına, 10.000 TL manevi tazminatın tahsiline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı taraf vekillerince istinaf isteminde bulunulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, asıl dava bakımından karar tarihinden sonra istinaf aşamasında davanın dayanağı olan 556 sayılı KHK 14. maddesinin iptal edildiği, bu halde asıl davanın yasal dayanağının kalmadığından reddi gerektiği, ancak red sebebi göz önüne alınarak davalının markasını ciddi ve etkin bir şekilde kullandığını ispatlayamadığından yargılama giderleri ve vekalet ücretinden davalının sorumlu tutulması gerektiği, birleşen davada ise birleşen davalının www.probix.com.tr alan adlı internet sitesinde "PROBİX" markalı ilaç ürününü sipariş yoluyla pazarladığının tespit edildiği, birleşen davacı markası "PROBİOX" un 05.sınıfta tescilli olduğu, davacı-birleşen davalının kullandığı markanın "PROBİX" ibareli olup, aynı sınıfta ilaç ürünü üzerinde kullanıldığı, kullanılan markanın davalı-birleşen davacı markası ile benzer olduğu, iltibas yarattığı, bu şekilde kullanımın markaya tecavüz ve hakkız rekabet teşkil ettiği, İlk Derece Mahkemesinin kararının bu yönden doğru olduğu, ancak manevi tazminatın reddi yönünden davacı-birleşen davalı lehine takdir edilen vekalet ücretinin hatalı olduğu gerekçesi ile asıl davada davacı-birleşen davalı vekilinin asıl ve birleşen davalara yönelik istinaf taleplerinin reddine, davalı-birleşen davacı vekilinin asıl ve birleşen davalara yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulü kısmen reddi ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne, davacı-birleşen davanın davalısının, davalı-birleşen davanın davacısı adına tescilli markaya tecavüz ve haksız rekabetinin tespitine, davacı-birleşen davanın davalısının www.probix.com.tr alan adını kullanmasının önlenmesine, internet sitesine erişimin engellenmesine, www.ümitaktaş.com internet sitesine ilişkin taleplerin reddine, imhaya ilişkin taleplerin reddine, 10.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiştir.
    Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
    1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, aşağıda belirtilen hususlar dışında dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2- Asıl dava, 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi uyarınca kullanmama nedeniyle marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Bölge Adliye Mahkemesince, Anayasa Mahkemesinin 556 sayılı KHK’nın 14. maddesini iptal etmesi nedeniyle davanın dayanağı kalmadığı gerekçesi ile davanın reddine, haklılık durumuna göre de davacı yararına yargılama giderine hükmedilmiştir. Ancak, mahkemece yargılama gideri bakımından isabetli karar verilmişse de davanın esası hakkında dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olay nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, mahkemenin bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerekir. Hal böyle olunca mahkemece, davanın reddi yönünde hüküm kurulması isabetli değildir.
    3- Birleşen dava, asıl davada kullanılmama nedeniyle hükümsüzlüğü istenen markaya tecavüz edildiği iddiasına dayalı olarak markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, kullanımın önlenmesine, 100.000,00 TL manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir. Bölge Adlliye Mahkemesince, davalı tarafça yapılan kullanımların davacı markasına tecavüz teşkil ettiği gerekçesi ile markaya tecavüz ve haksız rekabetinin tespitine, kullanımın önlenmesine, 10.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiştir. Ancak, birleşen davacı adına tescilli markanın asıl davada kullanılmadığı tespit edilmiştir. Bu halde birleşen davacı tarafça, kullanılmayan markaya vaki tecavüz nedeniyle manevi zararın doğduğunun ispat edilmesi gerekmektedir. Dosya kapsamına sunulan deliller uyarınca 6098 sayılı TBK’nın 50. maddesi uyarınca bu yönde bir manevi zararın varlığı ispat edilememiş olup manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, birleşen davanın davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    4- Kabule göre de asıl davada davacı - birleşen davada davalı vekilinin her iki davaya önelik istinaf istemlerinin reddine karar verildiğine göre, asıl davada davacı - birleşen davada davalı lehine vekalet ücreti takdiri de doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin asıl ve birleşen davalara yönelik sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davacı birleşen davada davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile asıl dava ve birleşen davaların asıl davada davacı birleşen davada davalı yararına BOZULMASINA, (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davalı birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın asıl davada davalı birleşen davada davacı yararına BOZULMASINA, HMK"nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 22/01/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞIOY

    Asıl dava, davalı adına tescilli markanın kullanmama nedenine dayalı iptali istemine ilişkin olup davanın hukuki nedeni, bir başka söyleyişle, yasal dayanağı mülga 566 sayılı KHK’nın 14. maddesidir.
    Söz konusu KHK hükmü, Anayasa Mahkemesinin 14.12.2016 tarih ve 148-189 sayılı kararı ile iptal edilmiş ve kararın RG’de yayımlanması üzerine Anayasamızın 153. maddesi çerçevesinde davanın hukuki nedeni ortadan kalkmıştır. Bu durumda, yasal dayanağı bulunmayan davanın esastan reddine hükmedilmesi gerekir. Nitekim, mahkemece de durum bu biçimde kabul edilmiş ve davanın reddine hükmedilmiştir.
    Davanın açıldığı tarihte söz konusu KHK hükmünün mevcut olması bu sonucu değiştirmeye elverişli değildir. Çünkü, Anayasa Mahkemesi kararının, dava nedeni ile dava konusu üzerinde bir etkisi yok ise de, söz konusu karar, davanın dayandığı hukuki sebebi ortadan kaldırmıştır. Nitekim, Anayasa Mahkemesinin iptal kararları, bu nedenle, iptal edilen kanun yahut KHK hükmüne dayalı olarak açılan derdest (devam eden) davalara da kesin olarak etkilidir. Aksinin kabulü halinde, hukuka ve anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen bir kanun veya kanun hükmündeki kararname hükmüne dayalı olarak hüküm kurulması gibi hukuk devleti ilkesine açıkça aykırı bir duruma yol açılması kaçınılmazdır.
    -/-
    Yukarda da belirtildiği üzere, yasal dayanağı bulunmayan yahut açıklandığı biçimiyle hukuki nedeni bulunmayan bir davanın konusuz kaldığından, hatta ve hatta davanın esastan sonuçlanmadığından söz edilemez. Dava esastan görülmüş ve reddedilmiştir. Bu durumda, yargılama giderleri bakımından HMK’nın 331/1. maddesinin uygulanması olanağı bulunmamaktadır. Aksinin düşünülmesi ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararı nedeniyle davanın konusunun kalmadığının kabulüyle buna dayalı olarak davanın açıldığı tarihte haklı nedenlere dayalı olup olmadığının değerlendirilmesi, haklılığın iptal edilen KHK hükmüne dayalı olarak değerlendirilmesi zorunluluğu nedeniyle çelişkili bir yaklaşımı beraberinde getiriyor olmakla benimsenemez.
    Şu halde, aksine bir kanun hükmü bulunmadığı gözetildiğinde, HMK’nın 326/1. maddesi hükmü uyarınca, asıl davada yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen davacıya yükletilmesi gerekir.
    Açıklanan nedenlerle, Bölge Adliye Mahkemesince asıl davada verilen kararın yargılama giderleri yönünden asıl davada davalı yan lehine bozulması görüşünde bulunduğumdan, Daire çoğunluğunun asıl dava bakımından aksi yöndeki gerekçeye dayalı kararına katılamıyorum.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi