1. Hukuk Dairesi 2015/14618 E. , 2018/13792 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TENKİS
Taraflar arasında görülen tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 23.10.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, 4721 sayılı TMK.nun 562. maddesine dayalı tenkis isteğine ilişkindir.
Davacı, dava dışı saklı pay sahibi ...’den alacaklı olduğunu, hakkında yaptığı icra takiplerine itirazda bulunulması üzerine yapılan yargılamalar sonrası zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verildiğini, bu kez borçlu aleyhine alacak davası açtığını, dava dışı borçlunun icra dosyalarında haczi kabil mal varlığının bulunmadığını ancak borçlunun mirasbırakan annesi ...’nın düzenlediği vasiyetname ile taşınmazlarını davalı kızına bıraktığını, alacaklı olduğu dava dışı ...’in saklı payının aşıldığını, dava dışı borçluya tenkis davası açması için ihtarname gönderilmesine rağmen dava açmadığını ileri sürerek, 4721 sayılı TMK.nun 562. maddesi gereğince dava dışı borçlunun saklı payını aşan vasiyetnamenin alacağı kadarının tenkisine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacının elinde aciz belgesi olmadığını, icra dosyalarının da zamanaşımı nedeniyle hükümsüz hale geldiğini, mal kaçırma kastının bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacı tarafından ... 6. İcra Müdürlüğünün 2007/8244, 2007/8248 ve 2007/8254 Esas sayılı icra dosyaları ile dava dışı borçlu (mirasçı) ... aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, yapılan hacizler sonucu borçlunun haczi kabil mal varlığına rastlanmadığı, ... 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2010/891, 2010/892 ve 2010/893 Esas sayılı dava dosyalarında verilen kararlar ile anılan icra dosyalarının zamanaşımına uğradığından bahisle icranın geri bırakılmasına karar verildiği, mirasbırakan ...’ya ait ... 6. Noterliğinde düzenlenen 16.06.2006 tarihli vasiyetnamenin ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1481 Esas, 2014/1455 Karar sayılı dosyasında mirasçıları huzurunda 24.12.2009 tarihinde açıldığı, davalının 02.06.2010 tarihinde dilekçe ve ekinde vasiyetnamenin açılmasına ilişkin ilam örneğini anılan icra dosyalarına sunarak taşınmaz kaydındaki hacizlerin kaldırılmasını talep ettiği, davacının da ... 1. Noterliğince düzenlen 26.01.2011 tarihli 1489 yevmiye numaralı ihtarname ile mirasçı (borçlu) ...’e tenkis davası açmasını ihtar ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; 4721 sayılı TMK.nun 562/1. maddesinde; “Mirasbırakan, tasarruf edebileceği kısmı aştığında, saklı payı zedelenen mirasçı, iflâsı hâlinde iflâs dairesinin veya mirasın geçtiği tarihte kendisine karşı ellerinde ödemeden aciz belgesi bulunan alacaklıların ihtarına rağmen tenkis davası açmazsa, iflâs idaresi veya bu alacaklılar, alacaklarının elde edilmesi için gerekli olan oranda ve mirasçıya tanınan süre içinde tenkis davası açabilirler." hükmü yer almaktadır.
Görüldüğü gibi, yasada belirtilen ihtar koşuluna uyulmak suretiyle alacaklılar veya iflas halinde iflas idaresi, saklı payına tecavüz edilen mirasçıya tanınan süre içerisinde tenkis davası açabilirler.
Öte yandan TMK.nun 571/1. maddesinde; "Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer." hükmü düzenlenmiştir. Bu hükme göre bir yıllık süre, vasiyetname ile yapılan ölüme bağlı tasarruflarda vasiyetnamenin açıldığı tarihten itibaren, sağlararası teberruda ise, mirasçının saklı payının zedelendiğini öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır. Yasada öngörülen bu süre hak düşürücü nitelikte olup, davalı tarafından ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınır.
Somut olayda, mirasbırakan ..., ölüme bağlı tasarrufta bulunmuştur. Vasiyetname 24.12.2009 tarihinde açlıp okunmuş, eldeki dava ise mirasçıya tanınan bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra davacı-alacaklı tarafından 25.02.2011 tarihinde açılmıştır.
Hal böyle olunca, davanın bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabul edilmesi doğru değildir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.