14. Hukuk Dairesi 2018/817 E. , 2018/5406 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 27.02.2009 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14.11.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili, davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, 04.02.2008 tarihinde vefat eden ..."ın terekesinin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece ilk olarak davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin temyiz talebi üzerine, Dairemizin 12.11.2015 tarih, 2015/2891-10213 E. K. sayılı kararıyla hükmün onanmasına karar verilmiştir. Davalı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine, Dairemizin 07.04.2016 tarih, 2016/986-4220 E. K. sayılı kararıyla davalı vekilinin karar düzeltme talebi kabul edilerek 12.11.2015 tarih, 2015/2891-10213 E. K. sayılı onama ilamının kaldırılmasına ve hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, TMK"nun 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2). Mirasçılar Türk Medeni Kanunu"nun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Türk Medeni Kanunu"nun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz. Dava alacaklılara husumet yöneltilerek görülür. Bu davada yetkili mahkeme ise alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesidir. Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da zorunludur.
Yerel mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiş ise de bozma ilamının gereği yerine getirilmemiştir. Yapılan araştırma ve incelemeler hüküm kurmaya yeterli değildir. Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, ... müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekir.
Dosya içeriğinden borcun, murisin şahsi vergi borcu değil, ortağı ve yöneticisi olduğu ... Nakliye İnş. Gıd. Teks. Top. Tem. San. Tic. Ltd. Şti. ile ortağı olduğu ... İnş. Tur. Tic. Ltd. Şti"nin borcu olduğu anlaşılmaktadır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 22.7.1998 tarihli 4369 sayılı Kanunla değişik 35. maddesi hükmüne göre; limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun gereğince takibe tabi tutulurlar. Aynı Kanuna 25.5.1995 tarihli 4108 sayılı Kanunla ilave edilen Mükerrer 35. madde hükmüne göre de; tüzel kişilerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir. Şu halde açıklanan yasa hükümleri gereğince, murisin temsilcisi olduğu limited şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan temsilcisi olarak da şahsi sorumluğu söz konusudur. Murisin yasal mirasçısı olan davacılar hakkında, amme alacaklısı tarafından henüz takibe geçilmemiş olması, yasal mirasçıların borç tehdidi altında olmadıkları anlamına gelmez. Öyleyse, bu işten anlayan bilirkişi veya bilirkişiler eliyle murisin "yasal temsilcisi" olduğu limited şirketin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak şirketin aktif ve pasifinin saptanması ve murisin şirketin kamu borcundan dolayı sermaye hissesi oranında şahsen sorumlu olacağı miktarın bu suretle belirlenmesi, amme alacağının şirketin malvarlığından tamamen tahsili mümkün ise bu halde davacıların borca batıklığın tespitini istemekte hukuki yararlarının bulunmayacağı gözetilerek isteğin reddedilmesi, değil ise murisin ölüm tarihi itibarıyla tespit edilen terekesi aktifinin borcu karşılamaya yeterli olmaması halinde isteğin kabulüne karar verilmesi gerekir. Bozma ilamından sonra alınan ve hükme dayanak teşkil eden yeminli mali müşavir bilirkişi raporu yeterli değildir. Mahkemece, murisin ölüm tarihi itibariyle anılan şirketlerin davalı ... dairesine olan borç miktarları ayrı ayrı tespit edilmelidir. Sonrasında yukarıdaki açıklamalar ışığında, yeminli mali müşavir bilirkişisinden murisin ortağı ve yöneticisi olduğu ... Nakliye İnş. Gıd. Teks. Top. Tem. San. Tic. Ltd. Şti. ile ortağı olduğu ... İnş. Tur. Tic. Ltd. Şti. borçlarından dolayı murisin sorumlu olduğu miktarın ayrı ayrı hesaplandığı, denetime elverişli ve açık ek rapor talep edilmelidir.
Ayrıca, terekenin aktifi tespit edilirken murisin ölüm tarihinin esas alınmadığı görülmektedir. Murisin ölüm tarihi itibariyle adına kayıtlı gayrımenkul, araç ve banka kaydınının bulunup bulunmadığının araştırılması için ilgili ..., emniyet müdürlüklerine ve banka şubelerine yazı yazılmalıdır. Dosya içerisindeki ... kayıtlarından 128 ada 20 parsel sayılı taşınmazda 1 nolu bağımsız bölümün, 128 ada 6 parsel sayılı taşınmazda 2 ve 3 nolu bağımsız bölümlerin, 505 ada 10 parsel sayılı taşınmazların murise ait olduğu, 505 ada 9 parsel sayılı taşınmazda ise murisin 3/16 ve elbirliği halinde mülkiyete tabi olan hissesinin olduğu anlaşılmaktadır. Anılan taşınmazlar dışında murise ait başka taşınmazın tespit edilmesi halinde yeniden keşif yapılarak ölüm tarihi itibariyle değerleri tespit edilmelidir.
Mahkemece 15.11.2012 tarihinde yapılan keşif sonrasında inşaat ve emlak bilirkişisinin hazırladığı raporda taşınmazların ölüm tarihi itibariyle değerleri tespit edilmiştir. Ancak 505 ada 9 parsel sayılı taşınmazın tümünün murise aitmiş gibi değerlendirildiği görülmektedir. İnşaat ve emlak bilirkişisinden 505 ada 9 parsel sayılı taşınmazdaki murisin hissesinin ölüm tarihi itibariyle tespit edilmesi amacıyla ek rapor alınmalıdır.
Mahkemece tüm bu araştırmaların sonucuna göre bir karar veirlmesi gerekirken mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.09.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.