Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2015/416
Karar No: 2015/2663
Karar Tarihi: 18.11.2015

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/416 Esas 2015/2663 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2015/416 E.  ,  2015/2663 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki ""alacak"" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İstanbul 11.Asliye Ticaret (kapatılan İstanbul 29.Asliye Ticaret) Mahkemesince davanın reddine dair 27.12.2012 gün ve 2011/383 E., 2012/326 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 11.02.2014 gün ve 2013/5322 E. 2014/2705 K. sayılı kararı ile;
    (…Davacı vekili, taraflar arasındaki imzalanan istasyonlu Bayilik Sözleşmesinin Rekabet Kurulu Kararları gereği sona ermesi nedeniyle, 15 yıl süre ile kurulan intifa hakkı kapsamında davalı tarafa yapılan kalıcı hizmet bedelleri olduğunu ileri sürerek, bu bedellerinin fazlaya ait hakkı saklı tutularak faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekili, yetki ve husumet itirazların da bulunmuş, haksız intifanın terkin edilmediğini, Edirne Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtıklarını, talep edilen sabit yatırım bedellerinin istenemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, dosya kapsamı, sözleşmeler gereği, Petrol istasyonuna davacı tarafça yapıldığı bildirilen kalıcı teknik yatırımlar bedelinin, işletme sözleşmesi gereği, sözleşme sürecine bakılmaksızın yapılması gereken yatırımlar olduğu için talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Davacı yanın, istasyonlu bayilikle sözleşmesinin ve intifa hakkının 15 yıl süreceği düşüncesiyle yapılan ve Rekabet Kurulu Kararı gereğince sözleşmenin süresinden önce 18.09.2010 tarihinde feshinden sonra da davalı yanca kullanılmaya devam edilen kalıcı yatırım bedellerinden kalan sözleşme süresine tekabül eden bakiye bedelin tahsilini istemiş, 28.11.2011 tarihli dilekçesi ile de kalıcı yatırım bedellerinin nelere ilişkin olduğunu ayrıntılı olarak belirtilmiştir.
    Hal böyle olunca; mahallinde yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile davacı yanca iddia edilen kalıcı yatırımların taşınmaz üzerinde yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise akdin feshinden sonra da davalı yanın aynı kalıcı yatımları kullanarak ticaretine devam edip etmediği, bir başka deyişle anılan kalıcı yatırımların taşınmaza değer katıp katmadığı tespit edilerek, şayet bu yatırımların taşınmaza değer kattığının yani davalı yanın yapılan kalıcı yatımları kullanarak ticaretine devam ettiğinin saptanması halinde, bunun davacı yanca talep edebileceği gözetilerek varılacak uygun sonuca göre, bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir…)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, bayilik sözleşmesinin erken feshi nedeniyle sabit yatırım bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasındaki rekabet hukuku anlamındaki dikey anlaşmanın Rekabet Kurumunun tebliğ ve kararları doğrultusunda öngörülen zamandan önce 18.09.2010 tarihi itibariyle 2002/2 sayılı tebliğ ile öngörülen grup muafiyetinin dışında kalarak sonlandığını, müvekkilinin dikey ilişkinin intifa süresi sonuna kadar devam edileceğine inanarak bir kısım sabit yatırımlar yaptığını belirterek, yatırımlar için yapılan ödemelerin sözleşmenin geçersiz kalan bakiye süresine isabet eden kısmının dava tarihi itibariyle ÜFE ile amortisman uygulanarak güncellenmiş değeri olan 40.084,21 TL"nin 18.09.2010 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ve KDV’si ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekili, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin Rekabet Kurumu kararı ile geçersiz hale geldiğini, taşınmaz üzerinde tesis edilen intifa hakkının terkin edilmediğini, istasyona yapılan sabit yatırım bedelinin talep edilemeyeceğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
    Yerel mahkemece üzerinde intifa tesis edilen ve işletme sözleşmesi gereğince davacının bayisi tarafından petrol istasyonu olarak kullanılmakta olan dava konusu taşınmaz üzerine davacı tarafından yapıldığı bildirilen kalıcı teknik yatırım bedellerinin işletme sözleşmesinin gereği olarak sözleşme süresine bakılmaksızın yapılması gereken yatırımlar olduğu, bu nedenle de talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Özel Dairece hüküm yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
    Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin Rekabet Kurumu kararı ile süresinden önce sona ermesi nedeniyle sözleşme gereğince ödenen sabit yatırım bedelinden geçersiz süreye isabet eden miktarın tahsilinin talep edilip edilemeyeceği hususuna ilişkindir.
    Davacının dava hakkına sahip olması, dava açabilmesi için yeterli değildir. Bundan başka, davacının dava açmakta hukuki bir yararının bulunması gerekir; yani dava hakkı hukuki yarar ile sınırlıdır. Dava açmakta hukuki yararı olmayan kişi Devletin mahkemelerini gereksiz yere uğraştıramaz. Bu, hukuki korunma (himaye) ihtiyacı olarak da adlandırılmaktadır. Yani davacının mahkemeden hukuki korunma istemesinde, korumaya değer bir yararı olmalıdır.
    Dava şartları medeni usul hukukuna ait bir kurum olup, amacı, bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için gerekli bütün şartları ve bunların incelenmesi usulünü tespit etmek, böylece davaların daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olmaktır.
    Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava (yargılama) şartlarıdır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (kesin hüküm gibi).
    Dava şartları dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan şartlardır. Buna davanın dinlenebilmesi şartları da denir.
    Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür.
    Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 114/h maddesinde, hukuki yarar açıkça dava şartları içerisinde sayılmıştır.
    Davacının dava açmaktaki yararı hukuki olmalıdır: Hukuki yarar dava açıldığında var olmalıdır; ilerideki yarar yeterli değildir. Bu nedenle, muaccel olmayan alacak için dava açılamaz; açılırsa dava hukuki yarar yokluğundan (usulden) reddedilir.
    Taraflar arasında 13.04.2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 15 yıl süreli intifa hakkı tesisine ilişkin sözleşme düzenlendiği, bu sözleşme kapsamında davalı şirketin maliki bulunduğu taşınmazın tapu kaydına davacı lehine 13.04.2006 tarihinden geçerli olmak üzere 15 yıl süreli intifa hakkının tescil edildiği ve dava tarihi itibariyle intifa hakkının kaldırılmadığı hususlarında taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır.
    Davacı eldeki dava ile taraflar arasındaki dikey anlaşmanın Rekabet Kurumunun 12.03.2009 tarihindeki genelgesi doğrultusunda; öngörülen süreden önce sonlandırılması nedeniyle, davacı lehine davalı şirketin taşınmaz kaydında tesis edilen intifa hakkı süresi nazara alınarak, davacı yanca yapılmış olan sabit yatırım bedelinin geçersiz kalan süreye isabet eden tutarının denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplanacak güncellenmiş miktarının tahsilini talep edilmiştir.
    Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olayın değerlendirilmesinde; dava konusu taşınmaz üzerindeki intifa hakkı 13.04.2006 tarihinde 15 yıl süre ile tesis edilmiştir. Talep, Rekabet Kurumu kararı nedeni ile sona eren intifa süresi boyunca kullanılmak üzere tesis edilen sabit yatırım bedeli bakiyesi ise de dava 16.09.2011 tarihinde açılmış olup, intifanın terkini ise 29.12.2011 tarihinde yapılmıştır. Bu durumda, davanın açıldığı tarihte, davacının intifa hakkı devam etmekte olduğundan, bayilik sözleşmesinin feshinin bu hakkın kullanımı yönünden bir etkisi bulunmamaktadır. O halde dava tarihi olan 16.09.2011 itibariyle intifa hakkı terkin edilmediğ ve sebepsiz zenginleşme olgusu gerçekleşmediğinden, davacının intifa bedeli ve semerileri yönünden talep edilebilir bir hakkı bulunmamaktadır.
    Taşınmaz üzerindeki intifa hakkı davacı tarafından yargılamanın devamı sırasında 29.12.2011 tarihinde terkin edilmiştir. Bu durumda intifa hakkı terkin edilmeden sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak, davanın açılmayacağı zira her davanın açıldığı tarihteki koşullar gözetilerek erken açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yerel mahkemece, kalıcı teknik yatırımların sözleşme gereği olarak sözleşmenin süresine bakılmaksızın yapılması gereken yatırımlar olduğu bu nedenle de talep edilemeyeceği yönündeki gerekçesi doğru değil ise de davanın açıldığı tarih itibariyle, davanın reddine karar verilmesi doğrudur.
    Hal böyle olunca; yerel mahkemenin yukarıda açıklanan hususları gözeterek sonucu itibariyle Özel Daire bozma ilamına karşı önceki kararda direnmesi usul ve yasaya uygundur.
    Bu nedenle direnme kararı yukarıda gösterilen değişik gerekçe ile onanmalıdır.
    SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile; direnme kararının yukarıda gösterilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı ONANMASINA, gerekli temyiz ilan harcı peşin alındığında başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 18.11.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi