14. Hukuk Dairesi 2018/1017 E. , 2018/5401 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 21.07.2014 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, TMK"nın 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı, 118 ada 4 ve 18 parsel sayılı taşınmazlar lehine davalıya ait 118 ada 19 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı kurulmasını talep etmiş; yargılama sırasında 118 ada 14 parsel sayılı taşınmazın ... kayıt maliki davaya dahil edilmiştir
Davalı ve dahili davalı davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün dahili davalı ... tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 2014/8578- 2014/9179 E- K sayılı Kararı ile ""..Davacı ..., lehine geçit hakkı kurulan 118 ada 4 parsel sayılı taşınmazda elbirliği mülkiyeti hükümlerine göre maliktir. Dava konusu taşınmazda davacı dışında pek çok elbirliği maliki daha vardır.
Elbirliği halinde mülkiyette, somut olayda olduğu gibi mirasçılar arasında ortaklık bağı vardır. Bu kişiler mirasçı sıfatı ile bir mala veya hakka birlikte malik olmak durumundadır. Türk Medeni Kanununun 701 ila 703. maddeleri uyarınca bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği bulunmadığından ortaklardan her birinin eşya üzerinde doğrudan bir hakkı da yoktur. Bu anlatımın doğal sonucu olarak da mülkiyet bütünüyle ortakların tümüne aittir. Elbirliği mülkiyetinde malikler mülkiyet payını ayırmadığından eşya üzerinde paydaş değil ortaktır. Yine bu tür mülkiyette işin özelliği gereği ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Şayet davalı olacaklarsa davanın ortakların tümü aleyhine açılması gerektiği gibi davacı olacaklarsa da davanın ortakların tümü tarafından açılması gerekir.
Türk Medeni Kanununda bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki açtığı bu davaya devam edilebilmesi için kural olarak öteki ortakların açılan davaya olur vermeleri ya da davanın miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile sürdürülebileceği benimsendiğinden ve dava ehliyetinin varlığı mahkemece re’sen araştırılması gereken hususlar arasında bulunduğundan davaya katılmayan ortakların olurları alınmaksızın veya Türk Medeni Kanununun 640. maddesi uyarınca miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülebileceği gözardı edilerek dava konusu taşınmazdaki davacının payı yönünden çekişmenin esasının incelenip davanın kabulü doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir...."" sebebi ile bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda mahkemece davanın davalı ... yönünden feragat nedeniyle reddine, davanın ... yönünden kabulü ile davacılar adına kayıtlı 118 ada 4 ve 18 parsel sayılı taşınmaz lehine davalı ... adına kayıtlı 118 ada 14 parselden fen bilirkişisi Hasan Hüseyin Babaarslan"ın 28/03/2013 tarihli raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 3 metre genişliğinde 226,90 m2 uzunluğundaki alandan geçit hakkı tesisine, karar verilmiştir.
Hükmü, dahili davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülmediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nun 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle ... alanlarında, nihayet bir ... aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Somut olayda; mahkemece mahallinde 04.09.2015 tarihinde yapılan keşif sonucu alınan 09.11.2015 tarihli ve 10.03.2015 tarihli bilirkişi raporlarında en uygun geçit güzergahının krokide D, E ve F harfleriyle gösterilen 4. alternatif olduğu bildirilmiştir. Ne var ki bu alternatife göre 118 ada 3 ve 20 parsel malikleri davada taraf değildir. Yukarıda değinilen ilkelere göre 118 ada 3 ve 20 parsel sayılı taşınmazların ... kayıt maliklerine dava dilekçesi tebliğ edilerek husumet yöneltilmeli, taraf teşkili tamamlandıktan sonra davanın esası hakkında bir karar verilmelidir.
Ayrıca davacı 118 ada 4 parsel sayılı taşınmazın yanı sıra 118 ada 18 parsel sayılı taşınmaz lehine de geçit hakkı talebinde bulunduğuna göre davacıya ait 118 ada 4 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçirilmek suretiyle 10.03.2015 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide D, E ve F harfleriyle gösterilen güzergah üzerinden geçit kurulmasının da uygun olup olmayacağının düşünülmesi gerekir.
Öte yandan davacı geçit hakkı tesisi talebinde bulunduğundan yukarıda değinilen ilkelere göre en uygun güzergah belirlenerek geçit hakkı kurulması gerekirken, usuli kazanılmış haktan söz edilerek sonuca varılması da isabetsizdir.
Mahkemece, açıklanan bu hususlar dikkate alınmaksızın yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
10.09.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.