Esas No: 2014/301
Karar No: 2015/2659
Karar Tarihi: 18.11.2015
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/301 Esas 2015/2659 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy 9. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın görev yönünden reddine dair verilen 07.11.2012 gün ve 2012/6 E., 2012/61 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 09.04.2013 gün ve 2013/1581 E., 2013/2461 K. sayılı ilamı ile;
(...Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Yerel mahkemede görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda; 6100 Sayılı Yasa’nın 2, 6102 Sayılı Yasa’nın 4, 5411 Sayılı Yasa’nın 142. maddesi gereğince mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı yüklenici Uçar Mermer Mühendislik Elektrik İnşaat San. Tic.Ltd.Şti., davalılardan iş sahibi ...’na ait lahit mezar yapım işini üstlenmiştir. Yanlar arasında 02.05.2007 tarihli yapım işlerine ait tip sözleşme düzenlenmiş, işin bedeli 599.500,00 TL, işe başlama ve bitirme tarihi sözleşmenin imzalandığının idare tarafından yüklenicinin kendisine veya tebligat için gösterdiği adrese tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 10 gün içinde yapım işleri genel şartnamesi hükümlerine göre yer teslimi yapılarak işe başlanacağı ve yüklenicinin taahhüdün tümünü, işyeri teslim tarihinden itibaren 200 gün içinde tamamlayarak geçici kabule hazır hale getirmek zorunda olduğu kararlaştırılmıştır. Yanlar arasında uyuşmazlık çıkması üzerine İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10.10.2011 tarih 2009/666 Esas, 2011/464 Karar sayılı dava dosyasında yüklenici tarafından iş sahibi davalılar ... ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine dava açılmış, yapılan yargılama sonucunda davalı ... Belediye Başkanlığı yönünden husumet nedeniyle davanın reddine, davanın davalı ... yönünden kabulü ile 373.069,62 TL alacağın bu davalıdan tahsiline, davacının talebi dikkate alınarak 1.000,00 TL için ticari faiz uygulanmasına fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmiş, hüküm henüz kesinleşmemiştir.
Eldeki davada; yine aynı sözleşmeden kaynaklanan alacakla ilgili 315.000,00 TL faiz alacağı istenmiştir. Uyuşmazlık davanın ticari dava niteliğinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
6102 Sayılı TTY’nin 3. maddesinde bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. TTY’nin 11. maddesinde ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Yine aynı Yasa’nın 19/2. maddesinde “taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri içinde ticari iş sayılır” düzenlemesine yer verilmiştir.
Dava konusu somut olayda; davacı Uçar Mermer Mühendislik Elek.İnş.San.Tic.Ltd.Şti. olup sözleşme kapsamındaki lahit mezar yapım işi şirketin ticari işletmesiyle ilgili bulunmaktadır ve davacı yönünden ticari iş niteliği arz etmektedir. 6102 Sayılı TTY’nin 19/2. maddesi kapsamında davacı yönünden ticari iş niteliğinde olan bu sözleşme davalı taraf açısından da ticari iş sayılır. Buna rağmen yerel mahkemece davacı ile davalı ... arasında yapım işlerinden dolayı akdedilen sözleşme kapsamındaki işle ilgili davanın mutlak ticari davalardan olmadığı TTY’nin 16/2. maddesi gereğince belediye tacir sayılmadığından TTY’nin 4/1. maddesi gereğince davaya bakmaya görevli mahkemenin Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi isabetli olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle görevli mahkeme Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi"dir. İşin esasının incelenip sonucu dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve değerlendirme sonucu görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili yüklenici Uçar Mermer Mühendislik Elektrik İnşaat San. Tic. Ltd. Şti. ile davalılardan iş sahibi ... arasında lahit mezar yapım işi konusunda sözleşme düzenlendiğini, davacının süresi içerisinde edimini yerine getirdiğini, ancak aralarında uyuşmazlık çıkması üzerine İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10.10.2011 gün ve 2009/666 Esas, 2011/464 Karar sayılı dava dosyasında yüklenici tarafından iş sahibi davalılar ... ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhlerine dava açıldığını, yapılan yargılama sonucunda davalı ... Belediye Başkanlığı yönünden husumet nedeniyle davanın reddine, davanın davalı ... yönünden kabulü ile 373.069,62 TL alacağın bu davalıdan tahsiline, davacının talebi dikkate alınarak 1.000,00 TL için ticari faiz uygulanmasına fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verildiği, bunun üzerine eldeki davada; yine aynı sözleşmeden kaynaklanan alacakla ilgili olarak 315.000,00 TL faiz alacağına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... Belediye Başkanlığı vekili, sözleşmenin tarafı olmaması nedeniyle davanın husumetten reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın mutlak ticari davalardan olmadığı, TTK’nun 16/2. maddesi gereğince belediyenin tacir sayılmadığı, bu nedenle TTK’nun 4/1. maddesi gereğince davayı bakmakla görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda yazılı başlık bölümünde yazılı nedenlerle bozulmuş; yerel mahkemece, önceki kararda direnilmesine karar verilmiş, direnme kararını davacı vekili temyiz etmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davaya konu sözleşme ile imal edilmesi üstlenilen işin her iki taraf açısından ticari iş niteliğinde bulunup bulunmadığı, varılacak sonuca göre uyuşmazlığın çözüm yerinin Asliye Ticaret Mahkemeleri mi, yoksa Asliye Hukuk Mahkemeleri mi olduğu noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle ticari iş ve ticari dava kavramları üzerinde durulmasında fayda vardır:
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar (Gönen ERİŞ, Gerekçeli- Açıklamalı- İçtihatlı 6335 Sayılı Kanunla Güncellenmiş Yeni TTK Hükümlerine Göre Ticari İşletme ve Şirketler Ticaret Sicili Yönetmeliği ve İlgili Tebliğler, Seçkin Yayınevi, C. 1, 1. Baskı, Ankara 2013, s. 323).
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1. maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m. 99), İcra İflas Kanunu (m. 154), Finansal Kiralama Kanunu (m. 31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m. 22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir. Buna göre, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay tarafından re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.09.2015 gün ve 2014/15-1026 E. 2015/1765 K.; 16.09.2015 gün ve 2015/15-440 E., 2015/1769 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Bu durumda, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ile uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesi tarafından çözülebilmesi için, uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması zorunludur.
Uyuşmazlık konusu “lahit mezar yapımı” işinin, davacı şirketin ticari işletmesiyle ilgili olduğu konusunda hiç bir tereddüt bulunmamaktadır. Ancak, davalı Belediyece uyuşmazlık konusu işin ihalesi, ticari işletmeleriyle ilgili olarak değil kamu hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirmiştir. Kaldı ki, TTK’nın 16/2. maddesi uyarınca devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar, bir ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılamayacağından Belediye Başkanlığının tacir olarak kabulü de mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenlerle, tacirin işlerinin ticari olması ilkesi de burada işlevsiz hale gelmiştir.
Hal böyle olunca, eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesine ait olup mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkelere uygun değerlendirme yapılarak davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle reddine karar verilmesi ve bu kararda direnilmesi usul ve yasaya uygun olup; direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 18.11.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.