23. Hukuk Dairesi 2014/3397 E. , 2015/187 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili Av. ... ile asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili Av. ..."in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı yüklenici, davalı kooperatif ile imzaladıkları 27.10.1997 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca mülkiyeti koopetaife ait ... parsel sayılı taşınmaz üzerine A-B-C-D bloklardan oluşan toplam 104 adet daire yapımını üstlendiğini, inşaatlar belirli bir aşamaya getirildikten sonra davalı kooperatifin kendisini vekâletten azlederek 13.11.2003 tarihinde sözleşmeyi feshettiğini, feshin hiçbir haklı nedene dayanmadığını ileri sürerek, tespit raporuna göre inşaatların yapım bedeli karşılığı şimdilik 500.000,00 TL ile kazanç kaybı, malzeme bedeli, şantiye elektriği için yapılan masraf ve şantiye binası bedeli olmak üzere toplam 564.971,51 TL"nin fesih tarihinden itibaren avans faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı kooperatif vekili cevap dilekçesinde ve birleşen davada, davacı temerrüde düştüğünden feshin haklı nedenlere dayandığını, sözleşmedeki ifa süresi 30.11.2002 tarihinde sona erdiği halde 18.12.2002 tarihinde yaptırılan tespite göre inşaatların %45,5 seviyesinde bulunduğunu savunarak, asıl davanın reddini, birleşen davasında ise feshin haklı nedenlere dayandığının tespiti ile yüklenicinin üçüncü kişilere satmış olduğu daireler nedeniyle sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak şimdilik 2.000,00 TL"nin tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, asıl davanın reddine, birleştirilen davanın ise kabulü ile kooperatifin taraflar arasındaki inşaat sözleşmesini haklı olarak feshettiğinin tespiti ile 2.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile davalı yükleniciden tahsiline dair verilen kararın asıl davada davacı- birleşen davada davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi"nce, davacı yüklenicinin üçüncü kişilere satmış olduğu daire sayısının kesin biçimde saptanması ve bu dairelerin 2003 yılı rayiç bedellerinin iş bedelinden düşülmesinin gerektiği,s özleşmede kararlaştırılan cezanın ifaya ekli ceza niteliğinde olup, sözleşmenin davacı iş sahibi tarafından geriye dönük olarak feshedildiğinden ifaya ekli müsbet zarar kapsamında olan cezanın da iş bedelinden mahsubu suretiyle sonuca gidilmesinin de doğru
olmadığı gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyulduktan sonra yapılan yargılamada benimsenen 12.03.2013 tarihli bilirkişi raporuna göre, asıl davada davacının yaptığı inşaat karşılığı daire satışı ile tahsil ettiği bedelden daha fazla imalat yaptığı, birleşen davada ise arsa sahibi davacının sözleşmeyi feshetmekte haklı olduğu, ifaya ekli ceza niteliğindeki alacak talebinin haksız olduğu gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulü ile 1.135.548,00 TL"nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, birleşen davanın kısmen kabulü ile davacının sözleşmeyi fesih ile ilgili haklı olduğunun tespitine, cezai şarta ilişkin isteminin reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine ve özellikle temyiz edenin sıfatına ve ileri sürülen temyiz nedenlerine göre, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Asıl davada, mahkemece, yüklenicinin talebi olan imalat bedeli hesaplandıktan sonra bu bedelden yüklenici yararına satılması nedeniyle değerlerinin mahsubu gereken bağımsız bölümler belirlenmiş, bunlardan A blok 1, 2, 3, 24, B blok 1, 2, D blok 2 ve 11 no’lu bağımsız bölümlerin arsa sahibince yüklenici adına satıldığı benimsenmeyerek imalat bedelinden mahsubu cihetine gidilmemiştir.
Oysa, A blok 1 no’lu bağımsız bölüm arsa sahibince yükleniciye verilen 05.09.2002 tarihli vekaletname ve 04.09.2002 tarihli ek sözleşme ile yükleniciye bırakıldığı kabul edilerek ve bu belgelerde ismen gösterilen ...’a, A blok 2 no’lu bağımsız bölüm ise, 04.09.2002 tarihli ek sözleşmede ismen gösterilen ...’ya 30.09.2002 tarihinde arsa sahipleri tarafından tapuda satılmıştır. A blok 3 no"lu bağımsız bölüm ise gerek arsa sahibinin verdiği vekaletnamede gerekse aynı tarihli ek sözleşmede gösterilen ..."un kardeşi ...’a satılarak devredilmiş, A 24 no"lu bağımsız bölümün gerek vekaletnamede gerekse ek sözleşmede yükleniciye ait olduğu kabul edilerek yüklenicinin dilediği kişiye satış yapması benimsenmiş, buna göre tapu arsa malikince ...’a devredilmiştir. D blok 2 no"lu bağımsız bölüm, arsa sahibince yükleniciye verilen vekaletnamede ...’a satış için yetki verilmiş, nitekim tapuda da aynı şahsa satılmıştır. D 11 ve B 2 nolu bağımsız bölümlerin ek sözleşmede ...’a devredilmesi kararlaştırılmış, tapuda ise kardeşi ...’a devredilmiştir. B blok 1 no"lu bağımsız bölüm ise, ek sözleşmede yükleniciye ait olduğu kararlaştırılmış, nitekim buna uygun olarak arsa sahibince tapuda ...’a devredilmiş ve anılan bu delil ve olgular dışında yüklenici tarafından aksine bir delil ileri sürülmemiştir. Bu nedenle az yukarıda belirtilen bağımsız bölümlerin bedellerinin de imalat bedelinden mahsubu ve sonucuna göre birleşen dava yönünden de değerlendirme yapılması gerekirken, çelişkili raporlara atıf yapılarak ve soyut gerekçelerle aksi yönde karar verilmesi doğru değildir.
Bunun yanında, taraflar arasındaki akdi ilişki son bulmuş olmakla açılan davalarla tasfiye ilişkisinin de sonlandırılması sağlanmalıdır. Bu kapsamda davalı arsa sahibi vekilince müvekkilinin yüklenici tarafa 25.600,00 TL avans verildiği ve bu bedelin de yüklenicinin alacağından mahsubu gerektiği ileri sürülmüştür. Ne var ki, mahkemece bu hususta herhangi bir inceleme yapılmamış, karar gerekçesinde de herhangi bir değerlendirme yapılmayarak bu hususta eksik incelemeyle hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
Karar, açıklanan nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı- birleşen davada davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, asıl davada davalı-birleşen davada davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl davada davacı-birleşen davada davalıdan alınarak asıl davada davalı-birleşen davada davacıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.