7. Hukuk Dairesi 2013/27504 E. , 2014/8614 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Manavgat İş Mahkemesi
Tarihi : 02/08/2012
Numarası : 2012/79-2012/395
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının tüm davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı, iş sözleşmesinin yeni belediye başkanının seçilmesinden bir ay sonra siyasi nedenlerle feshedildiğini, sendika üyeliğinden istifaya zorlandığını, işten çıkartılmadan önce çöp kamyonunda çalıştırıldığını, iş akdinin feshedilme nedeninin maddi sebepler ve belediyenin borçları olarak gösterilmesine rağmen yeni işçi alımı yapıldığını ileri sürerek, kıdem, ihbar ve kötüniyet tazminatı ile fazla mesai, ulusal bayram genel tatil ve ikramiye alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı, davacının iş akdinin 5620 sayılı Yasa gereği geçici işçilerin 5 ay 29 gün çalıştırılabileceği öngörüldüğünden feshedildiğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı tarafça davacının iş akdinin 5620 sayılı Yasa gereğince feshedildiği savunulmuş ise de ilgili yasanın 21.04.2007 tarihinde yayınlandığı, 21.04.2007 tarihinden itibaren iş akdinin 6 ay içinde, en geç 20.10.2007 tarihinde feshedilmesi gerektiği, oysa davacının iş akdinin 26.06.2009 tarihinde feshedildiği, 5620 sayılı Yasanın feshe gerekçe olamayacağını, bu nedenle davacının kıdem ve ihbar tazminatı haklarının bulunduğu, davalı işyerinde davacının iş akdinin feshedildiği tarih itibariyle çalışan işçi sayısı itibariyle davacının iş güvencesi kapsamında olmadığı, dinlenen tanıklarca davacının iş akdine siyasi uyuşmazlıklar nedeni ile sendikal gerekçe gösterilerek son verildiğinin beyan edildiği, bu nedenle davacının kötüniyet tazminatına hak kazanacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkide kötüniyet tazminatının koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Belirsiz süreli iş sözleşmesinin taraflarca ihbar öneli tanınmak suretiyle ya da ihbar tazminatı ödenerek her zaman feshi mümkün ise de, bu hakkın da her hak gibi Medenî Kanunun 2 nci maddesi uyarınca dürüstlük ve objektif iyiniyet kurallarına uygun biçimde kullanılması gerekir. Aksi takdirde fesih hakkının kötüye kullanılmış olduğundan söz edilir.
Fesih hakkını kötüye kullanan işveren, 4857 sayılı İş Kanununun 17 nci maddesi uyarınca, bildirim sürelerine ait ücretin üç katı tutarında tazminat ödemek zorundadır. Bahsi geçen tazminata uygulamada kötüniyet tazminatı denilmektedir.
Kötüniyet tazminatına hak kazanma koşulları ve tazminat miktarının hesaplanması açısından, 4857 sayılı Yasada önemli değişiklikler öngörülmüştür. Yasanın 17 nci maddesinin altıncı fıkrasının açık hükmü gereğince, iş güvencesi kapsamında olan işçiler yönünden kötüniyet tazminatına hak kazanılması mümkün değildir.
1475 sayılı Yasada, “işçinin sendikaya üye olması, şikâyete başvurması” gibi sebepler ileri sürülerek iş sözleşmesinin sonlandırılması, kötüniyetin varlığı açısından örnekseme biçiminde sayıldığı halde, 4857 sayılı Yasada genel anlamda fesih hakkının kötüye kullanılmasından söz edilmiştir. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, işçinin işvereni şikâyet etmesi, aleyhine dava açması veya tanıklık yapması nedenlerine bağlı fesihlerin kötüniyete dayandığı kabul edilmelidir.
Tazminat miktarının belirlenmesi de Yasa ile açıklığa kavuşturulmuş, “kötüniyet tazminatının” ihbar önellerine ait ücretin üç katı tutarında olacağı belirtilmiş ve ayrıca ihbar tazminatının da ödeneceği hüküm altına alınmıştır.
Yasanın 17 nci maddesinin son fıkrasındaki düzenleme kötüniyet tazminatını da kapsamakta olup, bu tazminatın hesabında da işçiye ücreti dışında sağlanmış para veya para ile ölçülebilir menfaatler dikkate alınmalıdır.
Somut olayda; davacı tanığı Hasan Yüzer belediye yönetimi değiştikten sonra davacının iş akdinin sendika üyesi olması nedeniyle feshedildiğini, fesihten önce davacının zabıta görevinden alınarak meydan işçisi olarak çalıştırıldığını, yeni başkanın işçileri tek tek çağırarak sendikadan ayrılmalarını söylediğini beyan etmiş, davacı tanığı A.. Ş.. de yeni başkanı desteklemedikleri için 9 işçinin iş akdinin feshedildiğini beyan etmiştir. Davacının açtığı işe iade davasının davalı işyerinde 30’dan az işçi bulunduğu gerekçesiyle reddedildiği ve kararın kesinleştiği tespit edilmektedir. Mahkemece davacı ve davacı tanıkları ile aynı dönemde iş akitlerinin feshedildiği beyan edilen işçilerin sendika üyesi olup olmadıkları, davacının zabıta görevinden alınıp meydancı olarak temizlik işlerinde görevlendirilip görevlendirilmediği araştırılarak sonucuna göre davacının kötü niyet tazminatı talebinin değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır.
3-Davacının fazla mesai ve genel tatil alacakları tanık beyanlarına göre belirlenmiş ise de davalı işyeri resmi bir kurumdur. Davacının balık avlama yasağı ve orman yangını denetimi kapsamında çalışma yapıp yapmadığı davalı belediyeden varsa görev emirlerinin getirtilmesi, gerekirse davalı işyerinde kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak davacının fazla mesai ve genel tatil çalışması olup olmadığının değerlendirilmesi gerekirken belirtilen hususlar araştırılmadan karar verilmesi hatalıdır.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıya yükletilmesine, 17/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.