14. Hukuk Dairesi 2018/990 E. , 2018/5391 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 02.06.1999 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.12.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu ... İli, ... İlçesi, ... ada, 2 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yolu ile giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne dava konusu taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine dair verilen karar, Dairemizin 11.04.2017 tarihli 2015-11231 E, 2017-2955 K sayılı bozma ilamı ile “.. muhdesat oranlaması yapılarak, muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi olan davacı paydaşa, geri kalan bedelin ise payları oranında tüm paydaşlara dağıtılmasına karar verilmesi gerekirken, bilirkişi raporu ile belirlenen muhdesat oranından farklı şekilde, hatalı oranlama üzerinden hüküm kurulması doğru olmadığı gibi arz bedelinin de oranlamaya tabi tutularak hüküm kapsamına alınmış olması da isabetsizdir.
Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler gözetilmek suretiyle yerinde yeniden keşif yapılması, usulüne uygun olarak muhdesat oranı belirlenmesi ve bu oran gözetilerek infaza elverişli bir hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir..."" şeklindeki gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda, davanın kabulü ile, dava konusu taşınmazdaki paydaşlığın satış yoluyla giderilmesine, satıştan elde edilecek paranın 20/11/2017 tarihli bilirkişi raporunda gösterilen kıymet yüzdeleri oranında paydaşlara paylaştırılmasına, karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.
Somut olayda; 20.11.2017 tarihli bilirkişi raporunda davacı ..."ye düşen bedelin doğru hesaplanmadığı oranın hatalı kurulduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda değinilen ilkeler ışığında, muhdesat değeri belirlenerek oran kurulması yalnızca muhdesata isabet eden payın muhdesat sahibi paydaşa ödenmesine geri kalan arsa bedeli bakımından ise payları oranında tüm paydaşlara dağıtılmasına karar verilmesi gerekirken, yalnızca muhdesata isabet eden bölümün davacıya ödenmesi ile yetinilmesi arsa payının davacıya ödenmemesi ve muhdesatı olmayan hissedarlar için de yüzdelik oran kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 10.09.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.