14. Hukuk Dairesi 2016/452 E. , 2018/5385 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 22.10.2013 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09.07.2015 günlü hükmün Yargıtayca davalı ... İdaresi Müdürlüğü vekili tarafından incelenmesi istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin maliki olduğu ... İli, ... İlçesi, 106 ada 60 parsel sayılı taşınmaz lehine 106 ada 59 parsel sayılı taşınmaz ile ... ... tarafından dava dışı 3. kişi lehine bedelli ve süreli tesis izni verilerek fiilen yol olarak kullanılan ... vasfındaki yer üzerinden geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir.
Davalı ... İdaresi Müdürlüğü vekili , davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 13.01.2014 havale tarihli fen bilirkişisi raporunun ekindeki krokide A harfi ile gösterilen 168,34 m2"lik kısımdan 106 ada 60 parsel sayılı taşınmaz lehine 106 ada 59 parsel sayılı taşınmaz aleyhine geçit hakkı tesisine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... İdaresi Müdürlüğü vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle ... alanlarında, nihayet bir ... aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Geçit davalarında uygulanan kesintisizlik ilkesi gereğince davacıya ulaşım sağlayacak geçitin herhangi bir engelle karşılaşmadan genel kadastro yoluna ulaşması gerekir.
Ayrıca, kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni ... Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; her ne kadar davacıya ait 60 parsel sayılı taşınmaz lehine 13.01.2014 havale tarihli fen bilirkişisi raporunda A harfi ile gösterilen davalı ..."a ait 59 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı kurulmasına karar verilmiş ise de, geçit kurulan yerden ana yola çıkılabilmesi için dava dışı 3. kişiye 13.10.2005 tarihinde 20 yıl süreyle bedelli olarak tesis izni verilen ... vasfında olup fiilen yol olarak kullanılan kısımdan ana yola ulaşılabildiği görülmüştür. Bu özelliği itibariyle geçit kurulan kısım kamu malı niteliğinde olup, bu nitelikte olan bir yerin kişinin özel istifadesine terki olanaklı değildir. Kısaca belirtmek gerekirse, ... üzerinden geçit hakkı kurulamaz.
Bu durumda mahkemece; bilirkişiden ek rapor alınması, gerekirse mahallinde uzman bilirkişiler marifetiyle yeniden keşif yapılmak suretiyle davacıya ait taşınmazdan genel yola kadar kesintisiz bağlantı sağlanacak şekilde alternatifler belirlenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, ... vasfında bulunan yer üzerinden geçit hakkı kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... İdaresi Müdürlüğü vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.09.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.