Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/659
Karar No: 2015/2646
Karar Tarihi: 11.11.2015

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/659 Esas 2015/2646 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/659 E.  ,  2015/2646 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi


    Taraflar arasındaki "kadastro tesbitine itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; KDZ. Ereğli (Kapatılan Alaplı) Kadastro Mahkemesince davanın reddine dair verilen 22.03.2012 gün ve 2012/4 E.- 2012/5 K sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 13.05.2013 gün ve 2012/5729 E. 2013/8678 K. sayılı ilamı ile;
    (…Kadastro sırasında dava konusu 124 ada 51, 126 ada 80, 98, 145, 127 ada 14, 129 ada 6 ve 135 ada 15 parsel sayılı sırasıyla 11416,84 m2, 246,45 m2, 787,48 m2, 413,73 m2, 709,81 m2, 304,39 m2 ve 178,67 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar miras yoluyla gelen hakka, ve paylaşlamaya dayanılarak davacı ... ve davalılar ... ile paydaşları adına tespit edilmiştir. Davacı ... miras yoluyla gelen hakka, paylaşmaya ve pay satın almaya dayanarak kendi payı dışındaki tüm paylara yönelik olarak dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, dava konusu taşınmazların tespit gibi tapuya tescillerine karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
    İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, bu yolla saptanan dava niteliği ile dosya kapsamında toplanıp değerlendirilen delillere göre davacı ..."in aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    3402 Sayılı Kadastro Kanununun 15/2 maddesi hükmüne göre "İştirak halinde mülkiyet hükümlerinin sözkonusu olduğu hallerde iştirakçilerden biri veya birkaçının belirli bir taşınmaz maldaki hissesinin diğer iştirakçilere devir ve temliki; tapulu taşınmazlarda yazılı, tapusuz taşınmazlarda ise her türlü delille ispat edilebilir."
    Davacı dava konusu taşınmazları ana bir baba ayrı kardeşi Halime Demirci"den 07.03.2005 tarihli senetle satın aldığını iddia etmektedir. Mahkemece davacı ..."in tutunduğu 07.03.2005 tarihli senetteki tanıklar ile tarafların tanık listesinde bildirdiği tanıkların bilgisine başvurulmadan, yerel bilirkişi, bir kısım tespit bilirkişileri ve taraf tanıklarının soyut ve gerekçesiz beyanları ile yetinilerek karar verilmesi isabetsizdir. Eksik araştırma ve inceleme ile karar verilemez.
    O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için tarafların tanıklarının ve davacı tarafın dayanağı 07.03.2005 tarihli senette imzası bulunanların taşınmaz başında dinlenebilmeleri için adlarına davetiye çıkarılmalı, bundan sonra yöreyi iyi bilen el verdiğince yaşlı, yansız, yerel, uzman fen ve ziraatçi bilirkişi tespit tutanağı bilirkişilerinin tümü hazır olduğu halde taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, taşınmazların öncesinin kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, davacının ana bir baba ayrı kardeşi Halime Demirci"nin payını satın alıp almadığı, 7.5.2005 tarihli senedin dava konusu taşınmazlara ait olup olmadığı zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, senet ve tutanak bilirkişileri de ayrı ayrı taşınmaz başında dinlenilmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir...)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; Alaplı Kadastro Mahkemesinin kapatılarak devredilmesi nedeniyle Kdz. Ereğli Kadastro mahkemesince önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek kararın süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, 3402 sayılı Kanunun 11. maddesi uyarınca askı ilan süresinde açılan kadastro tesbitine itiraz istemine ilişkindir.
    Davacı, Alaplı İlçesi, İsafakılı Köyü"nde yapılan kadastro sonucunda davalılar ile hisseli olarak adına tesbit edilen 124 ada 51 ve 126 ada 80, 98, 145 ve 127 ada 14 ve 129 ada 6 ve 135 ada 15 parsel sayılı taşınmazların, muris Ahmet Demirci mirasçıları arasındaki paylaşıma ve mirasçıdan harici satın almaya dayanarak davalılara ait hisselerin iptali ile adına tesbit ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, kök muristen kalan taşınmazlara ilişkin olarak usulüne uygun paylaşım yapıldığının ispat edilemediği ve davacının tek başına sürdürdüğü zilyetliğin mirasçılar arasında geçerli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine ve dava konusu taşınmazların tesbit gibi tesciline karar verilmiştir.
    Davacı vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yer alan nedenlerle bozulmuştur.
    Yerel Mahkemece, kadastro sırasında Halime Demirci"ye ait hisse ile birlikte 448/896 hissenin davacı ..., 448/996 hissenin ise kök muris Ahmet Demirci oğlu Halil Demirci mirasçıları adına tesbit edildiği, davacının talebinin taşınmazların tamamının Halime Demirci"den alındığına ilişkin olduğu halde, Özel Dairece sair hususların reddine karar verilmekle Halil Demirci mirasçıları adına tesbit edilen dava konusu 448/996 hisseye ilişkin verilen ret kararının kesinleştiği, bozma kararı uyarınca ... ile Halime Demirci arasında yapılan 07.03.2005 tarihli senede dayalı pay temlikinin araştırılabileceği, oysa bunun taraflar arasında niza konusu olmadığı gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
    Direnme kararını temyize davacı vekili getirmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 124 ada 51, 52 ve 135 ada 15, 16 parseller bir bütün olarak ve 126 ada 79, 80, 98, 145 ve 127 ada 14, 32 ve 129 ada 6 parseller münferit olarak Ahmet oğlu Cemil ve Halil Demirci"lerin ceddinden intikalen ve vereseden taksimen gelme taşınmazı olduğu, bunlardan Cemil Demirci"nin 04.02.1936 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak eşi Fatma Demirci ile bundan tek evladı Halime Demirci"leri terk ettiği, eşi Fatma Demirci"nin ise 18.11.1952 tarihinde ölümü ile eşi Cemil"den kızı Halime Demirci ve ikinci eşi Ahmet"ten tek evladı ..."leri terk ettiği, yine taşınmazın 1/2 hisse maliki Ahmet oğlu Halil Demirci"nin 23.05.1971 yılında ölümü ile geriye mirasçı olarak eşi Aver Demirci ve bundan evlatları ..., ..., Cevdet ve Şevket ve Necdet ve Nevzat Demirci"leri ve kendinden evvel ölen kızı Emine"den tek torunu ..."leri terk ettiği, başkaca mirasçısının bulunmadığı, Nevzat Demirci"nin ölümü ile geriye mirasçı olarak eşi ... ve bundan evlatları Mehmet Cengiz ve Cüneyit ve Nihal Demirci"ler ve ..."leri terk ettiği ve başkaca mirasçısının bulunmadığı, eşi Aver Demirci"nin ölümü ile aynı mirasçıları bıraktığı, anılan kişilerin adı geçen taşınmazları 2001 yılında aralarında yapmış oldukları harici ve rızai taksim neticesinde yukarıdaki parseller haline getirdikleri, bunlardan Halil Demirci mirasçılarının hissesinin sabit kalması kaydı ile 124 ada 51 ve 126 ada 80, 98, 145 ve 127 ada 14 ve 129 ada 6 ve 135 ada 15 nolu parsellerin Ahmet oğlu ... adına ve 124 ada 52 ve 127 ada 32 ve 135 ada 16 ve 126 ada 79 nolu parsellerin Cemil kızı Halime Demirci adına isabet ettiği, adı geçenlerin taksim tarihinden itibaren adlarına bu şekilde tasarruflarında bulundurdukları belirtilerek davacı ve davalılar adına hisseli olarak tesbit edildikleri, Halime Demirci"ye ait hissenin zilyetliğinin 07.03.2005 tarihli iki adet hisse satış devir senedi ile davacı tarafından devir ve teslim alındığı ve taşınmazların tamamının davacının zilyetliğinde bulunduğu, eldeki davanın davalıları tarafından, kök muris Ahmet Demirci"den intikal ettiği iddiası ile açıldığı anlaşılan 2008/349, 352, 353, 354, 355, 356, 357, 358, 359, 360, 361, 362 esas sayılı davaların da olduğu anlaşılmaktadır.
    6100 sayılı HMK."nın 166. maddesi uyarınca, davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, aralarında bağlantı bulunan davalar, yargılamanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden birleştirilebilir.
    Kural olarak kadastro tespiti sırasında düzenlenen tutanakta taşınmazların kök muristen geldiği, ancak mirasçılar arasında yapılan taksim sonucu iştirakin çözüldüğü, tespitin buna göre yapıldığı belirtilmişse, çekişme konusu taşınmazların kök murise ait olduğu, iştirakin çözülmediği, taksim yapılmadığı iddialarını ileri süren taraf bu iddialarını kanıtlamakla yükümlüdür.
    Ancak, tutanakta taşınmazların kök miras bırakana ait olduğu belirtilerek, taksimin yapıldığına dair bir bilgi bulunmuyorsa aksini iddia eden (yani taşınmazın taksim edildiğini, iştirakin çözüldüğünü) taraf bu iddiasını kanıtlamalıdır (4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu madde 6). Bu iddianın her türlü delille kanıtlanması mümkündür.
    Somut olayda; dava konusu taşınmazların kök muris Ahmet Demirci"den intikalen geldiği hususu ile, murisin mirasçılarından Cemil Demirci"nin mirasçısı ve kızı Halime Demirci"nin hissesini davacıya devir ve teslim ettiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Esasen kadastro tesbiti de bu belirleme üzerinden yapılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık ise, kök muristen gelen taşınmazların, muris Ahmet Demirci mirasçıları ve davacı ile davalıların ayrı ayrı kök murisleri olan Halil Demirci ve Cemil Demirci arasında usulüne uygun bir paylaşım yapılıp yapılmadığı noktasındadır. Kadastro tutanağı her iki muris arasında bir paylaşım yapılmadığı tesbiti üzerinden düzenlenmiş olup, aksinin davacı tarafça iddia olunması nedeniyle davada ispat yükümlülüğü davacı yan üzerindedir. Davacı yan bu iddiasını her türlü delil ile ispat edebilir.
    Şu halde mahkemece yapılacak iş; 6100 sayılı HMK."nun 166. maddesi uyarınca davalılar tarafından Ahmet Demirci"den intikalen geldiği iddiası ile açılan dava dosyaları ile eldeki dava arasında, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyecek olması nedeniyle bağlantı bulunduğundan birleştirilmeleri gerektiği düşünülmeli, daha sonra kök muris Ahmet Demirci mirasçıları arasında usulüne uygun yapılmış bir taksimin bulunup bulunmadığı hususundaki tarafların delilleri toplanıp belirlenmeli ve varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
    Hal böyle olunca; yerel mahkeme direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 11.11.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi