18. Ceza Dairesi 2018/7458 E. , 2019/16914 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hakaret, kasten yaralama
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanığa yükletilen kasten yaralama ve hakaret eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu,
TCK"nın 53/1-b maddesinin, Anayasa Mahkemesi"nin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı iptal kararı doğrultusunda, infaz aşamasında re"sen gözetilebileceği,
Anlaşıldığından, sanık ...’nun ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA, 02/12/2019 tarihinde hakaret suçu yönünden oy birliğiyle kasten yaralama suçundan oy çokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
Karşı Oy
Sayın çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık sanık hakkında yaralama suçundan kurulan hükümdeki hapis cezasının orantılı olup olmadığı noktasındadır.
Cezaların işlenen suçun ağırlığı ve kusurun derecesi, kast ve faili suça iten saikler ile orantılı olması çağdaş ceza hukukunun gereğidir. Orantısız ceza adaletsizlik yaratacağından suç ile bozulan kamu düzenini tesis etmekten çok kamu vicdanını rahatsız eder. Suç ile orantılı olmayan bir ceza aslında ceza değildir; cezalandırma görüntüsü altında yapılan bir haksızlıktır. Cezaların adil ve orantılı olarak uygulanmaması toplumda rahatsızlığa sebep olacaktır. Cezaların fiilin ağırlığı ve sorumluluk ile orantılı olmaması suça karşı mücadelede istenen amacı gerçekleştiremez.
Ceza hukukunun amacı, toplumsal yaşamın devamı için gereken hukuksal değerleri korumaktır. Devlet, bu hukuksal değerleri korumak için sahip olduğu cezalandırma yetkisini istediği biçimde kullanamaz. Bu yetkisini kullanırken suç ve ceza arasındaki adil dengenin korunmasını gözetmelidir. Faile, işlediği suçun ağırlığı ile orantılı ceza ve güvenlik tedbiri uygulanması zorunluluğu orantılılık ilkesi gereğidir. Bu ilke, cezaya ve güvenlik tedbirine hükmedilmesinde önemli bir sınırlayıcı unsurdur.
Orantılılık ilkesi hem yasa koyucuyu hem de hâkimi bağlar. Orantılılık ilkesi, kişinin kusurunun gerektirdiğinden daha ağır bir ceza ile cezalandırılmasına engeldir. Suç ile ceza arasında orantı bulunması iki yönden ele alınmalıdır.
Birincisi kanunda unsurları belirtilmiş suç ile bunun karşılığı olan ceza orantılı olmalıdır.
Kanun koyucu, düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke ise “elverişlilik”, “gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. “Elverişlilik”, başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “gereklilik” başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, “orantılılık” ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir. Bir kurala uyulmaması nedeniyle kanun koyucu tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da “ölçülülük ilkesi” gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur.
İkincisi ise yasalarda orantılılık ilkesi gözetilse dahi bunu uygulayacak yargıca yönelik olanıdır. Yargıç soyut normu uygularken cezanın türünün belirlenmesinde ve alt üst sınır arasında cezayı bireyselleştirmede orantılılık ilkesine uygun hareket etmek ve suç ile faile verilen cezanın ölçülü olmasını sağlamalıdır.
TCK madde 3- (1) Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur. (2) Ceza Kanunu"nun uygulamasında kişiler arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri, felsefi inanç, milli veya sosyal köken, doğum, ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılamaz ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınamaz. Şeklinde düzenlemeye yer vererek orantılılık ilkesini güvence altına almıştır.
Somut olayda sanığın müşteki ..."in boğazına sarılma ve ..."ı yumruklama şeklindeki eylemden dolayı TCK"nın 86/2. madde de öngörülen hapis veya para cezalarından hapis cezası seçilmek suretiyle sanık aleyhine uygulama yapılmış aynı zamanda maddede yer alan dört aydan bir yıla kadar hapis cezası sınırları içerisinde dokuz ay hapis cezası seçilerek alt sınırdan çok uzaklaşılmak suretiyle sanık hakkında sonuç olarak ayrı ayrı teşdiden on üç ay on beş gün hapis cezasına hükmedilmiştir.
Sanığa yükletilen yaralama suçunda 5237 sayılı TCK"nın 61. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin birinci fıkrasında yedi bent halinde sayılan hususlar ile dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte değerlendirilip, denetime olanak verecek şekilde ve somut gerekçeler de gösterilmek suretiyle ilgili kanun maddesindeki alt ve üst sınırlar arasında takdir hakkı kullanılarak temel cezanın belirlenmesi yerine, kanun maddesinde yer alan ifadelerin tekrarlanması suretiyle temel cezanın üst sınıra yakın belirlenmesi suretiyle aynı Kanun"un 3/1. maddesinde düzenlenen orantılılık ilkesi ile hak ve nasafet kurallarına muhalefet edilmesi nedeniyle kararın bozulması yerine onanması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne karşıyım.