23. Hukuk Dairesi 2014/2999 E. , 2015/170 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 14.04.2010 tarihinde imzalanan güvenlik hizmet alımı sözleşmesinin 15. maddesi ile davalının sözleşmenin bitiminden itibaren bir yıl süre ile müvekkili şirketin görevlendirdiği personeli kendi bünyesinde işe almayacağı gibi, aynı hizmeti veren başka firmada da çalıştırılmasına müsaade etmeyeceği, aksi halde cezai şart ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalının sözleşmenin 01.01.2012 tarihi itibariyle feshine karar verildiğine dair bildirimi üzerine müvekkili şirketin de feshi kabul ettiğini, davalının bir yıl dolmadan müvekkili şirket tarafından istihdam edilen personelden ikisinin aynı hizmeti satın aldığı yeni firmada çalıştırılmasına müsaade ettiğini, çekilen ihtarla davalı tarafın çalıştırdığı her personel için geçerli aylık 1.250,00 TL ücretin 4 katı cezai şartın toplam 10.000,00 TL olarak istendiği halde ödenmediğini, davalı hakkında başlatılan icra takibine vaki itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu personelin sözleşmenin feshinden önce davacı işyerinden ayrıldığını, müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, kaldı ki söz konusu iki personelin davacı şirketin değil, fesih tarihinden önce yeniden hizmet alım sözleşmesi düzenlenen ...."nin çalışanı olduğunu, müvekkili davalı şirketin davacı şirket çalışanlarını kendi bünyesinde işe almadığını ve hizmet almaya başladığı yeni güvenlik hizmeti bünyesinde çalışmasına izin ve onay vermediğini, maddenin dar yorumlanmasının Anayasa"nın çalışma özgürlüğüne ve çalışma hukuku ile ilgili tüm kurallarına aykırı olduğunu, dar yorumlandığı takdirde Borçlar Kanunu"na göre kesin hükümsüzlükle batıl olduğunu savunarak, davanın reddini ve %40 kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacı ile davalı arasında düzenlenen sözleşmenin, sözleşme serbestisi sınırları içinde kalan bir sözleşme olduğu, her tacirin yapacağı iş ve işlemlerde basiretli bir tacir gibi hareket etmek yükümlülüğünde bulunduğu, düzenlediği sözleşmelerde kendi lehine ve ileride aleyhine olabilecek hükümleri iyi değerlendirmesi gerektiği, davalı şirketin gerek davacı ile yaptığı sözleşmenin 15. maddesi, gerekse daha sonra yaptığı (dava dışı ...) güvenlik sözleşmesinin 17. maddesi ile, daha önce hizmet aldığı şirketlerde çalışan personelin iş yerinde çalışmasını engelleyecek önlemler almakla yükümlü olduğunu kabul
ettiği, kaldı ki iş hayatında sözleşme ile bu tür yasaklar getirilmesine yasalarımızın kısmi olarak cevaz verdiği, çalışma özgürlüğü kapsamında davalı şirketin, davacı şirketten ayrılan personelin başka bir iş yerinde işe girmesini ve çalışmasını engelleme olanağı bulunmadığı, ancak, güvenlik hizmeti almaya devam etmek isteyen davalı şirketin, yapacağı yeni sözleşmede davalı iş yerinde çalışacak olan personelin, daha önce hizmet veren davacı şirkette çalışıp ayrılmış olan personellerden olamayacağını, böyle bir durumun tespiti halinde sözleşmenin feshi ve cezai şart yaptırımlarının devreye gireceğini bildiği, anılan yasak ve cezai koşul sözleşme serbestisi sınırları içinde kaldığından geçerli bir hüküm olduğu, söz konusu sözleşme hükümlerine rağmen, davalı şirketin, davacı şirket ile yaptığı sözleşme süresi içinde davalı iş yerinde çalışan ... ve ... isimli güvenlik görevlisi kişilerin, davalı şirketin yeni sözleşme ile hizmet alımına başladığı ... personeli olarak davalı iş yerinde özel güvenlik hizmeti vermeye devam ettikleri, davalı şirketin bu çalışmayı engelleyici bir davranışta bulunmadığı, bu iki personelin çalışmasına müsaade etmek suretiyle sözleşmenin 15. maddesinde yerini bulan "müsaade etmeme" kuralına aykırı davrandığı, dolayısıyla 10.000,00 TL cezai şarttan ve takipten önce temerrüt oluştuğundan yıllık yasal faiz oranı üzerinden hesaplanan 27,12 TL"den sorumlu olacağı, alacağın likit ve hesaplanabilir olduğundan takip tarihi dikkate alınarak % 40 oranında icra inkâr tazminatı isteyebileceği gerekçesiyle, davanın kabulü ile itirazın iptaline ve takibin aynen devamına, asıl alacağın %40"ı oranında icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle tacir olan taraflar arasındaki sözleşmenin 15/son maddesi hükmünün dava dışı işçilerin çalışma özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte olmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.