17. Hukuk Dairesi 2016/19277 E. , 2019/6714 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Hükmüne uyulan Dairemizin bozma ilamında özetle; davanın 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu, bu davaların amacının amme borçlusunun bu kanunun 27, 28, 29 ve 30. maddelerinde yazılı tasarruf ve muamelelerinin iptali ile alacaklının alacağının tahsilini sağlamak olduğu, Yasanın 25. maddesinde bu tür davaların borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendisine ödeme yapılan kimselerle bunların mirasçılarına veya kötüniyetli diğer kişilere karşı açılacağının hüküm altına alındığı, 31. maddede 27, 28, 29 ve 30. maddelerde sözü edilen tasarruf ve muamelelerden faydalananlar elde ettiklerini elden çıkarmışlarsa elden çıkardıkları değer nispetinde tazminatla sorumlu tutulacağını, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3505 sayılı Yasa ile değişik 10. maddesi hükmünce tüzel kişilerin vergi sorumluluklarından doğan edimlerinin yerine getirilmesinden kanuni temsilcilerin tam sorumluluğu olduğunu, buna göre yönetici ortak, şirketin vergi borcunun ödenmemesi halinde bu borcun tamamından sorumlu tutulacağını, somut olayda, mahkemece öncelikle davalı borçlular ile davalı ...
Denizer arasındaki dava konusu 30.11.2005 tarihli tasarrufların yukarıda açıklanan yasal düzenleme gereği iptale tabi olup olmadığının belirlenmesi, iptale tabi tasarruflardan değilse şimdiki gibi davanın reddine; iptale tabi tasarruflardan ise dava konusu taşınmazlar davalı borçlular tarafından davalı ..."e satıldıktan sonra davalı ... tarafından da her iki taşınmazın dava dışı ..."a, onun tarafından da dava konusu 308 parselin 29.5.2008 tarihinde dava dışı ..."e, onun tarafından da 10.5.2010 tarihinde dahili davalı ..."e satıldığı, 309 parselin de 17.4.2008 tarihinde dahili davalı ... "a satıldığı anlaşıldığından öncelikle 6183 sayılı Kanunun 25. maddesi gereğince taraf teşkilinin sağlanması açısından dava konusu taşınmazların davalı ..."den sonraki tüm satışlarını gösterir satış belgeleri istenerek dava dışı ... ile ..."in davaya katılımının sağlanması için dava dilekçesinin adı geçen maliklere (arada başka alıcı ve satıcılar varsa onlara da) tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması, bildirecekleri delillerin toplanması, dava dışı şirket hakkındaki takip devam ettiğinden ve bir kısım menkullerin satış aşamasında olduğu anlaşıldığından anılan dosya da istenerek davalı borçluların mal beyanı dilekçeleri de değerlendirilmek suretiyle tasarruf tarihi olan 30.11.2005 tarihine kadar olan sorumluluklarının değerlendirilmesi konusunda bilirkişi raporu alınması ve tüm delillerin yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler çerçevesinde değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi bunun yanında, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunun 168. maddesinde değişiklik yapan 5904 sayılı Yasanın 35. maddesi “6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir.” hükmüne binaen davalılar yararına anılan yasal değişiklik gereğince maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nisbi vekalet ücreti takdirini doğru bulmadığı gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda iddia, savunma, toplanan delillere göre yine davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece Dairemizin bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş; ancak, bozma gerekçeleri tam olarak yerine getirilmediği gibi yargılama sırasında aldırılan bilirkişi raporu hüküm vermeye yeterli değildir.
Eksik inceleme ile hüküm verilemez.
Mahkemece aldırılan bilirkişi raporu ile davaya konu taşınmazların tasarruf tarihindeki değerinin tespiti, tespit edilecek bu değerle, taşınmazın tapudaki satış değeri ile gerçek değeri arasındaki fahiş fark bulunup bulunmadığının belirlenmesi istenilmiş olup, 6183 sayılı Yasanın 28/2 maddesine göre ivazlar arasında fark olup olmadığı yönünde yeterince araştırılmamıştır.
Öte yandan, 6183 sayılı Yasanın 31. maddesine göre tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekir. Aynı şekilde davalı borçlunun borcundan dolayı dava konusu taşınmaz cebri icra yolu ile satılması halinde de davalı 3. kişi elinde bir bedel kalır ise bu bedel ile sorumlu tutulur. Mahkemece, bozmaya uyularak sonradan davaya dahil edilen 4. ve 5. kişi durumunda olan ... ile ..."in hukuki durumları, gerekçede hiç tartışma konusu olmamıştır.
Yapılacak iş, yukarıda belirtilen eksiklikler nazara alınarak toplanan ve toplanacak delillere göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 23/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.