11. Hukuk Dairesi 2018/2629 E. , 2018/5066 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki davada Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti"nce verilen 25.10.2017 tarih ve 2017/KT-29 sayılı karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için dosya mahalline gönderilmişti. Bu noksanlıkların giderilerek dosyanın gönderildiği anlaşılmakla, saklanmak üzere tevdi edildiği ... ... 4. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup, düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı (başvuru sahibi) vekili, davalı tarafından leasing all risk sigorta poliçesiyle sigorta teminatı altına alınan Siemens marka MPS cihazının 26.7.2013 tarihinde tamir kabul etmeyecek biçimde arızalanması üzerine keyfiyeti sigorta şirketine ihbar ettiklerini, tazminat istemlerinin cihazın mobil nitelikte olması nedeniyle teminat altında olmadığından bahisle kabul edilmediğini, bunun üzerine Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetine başvuruda bulunarak 224.678,00 TL tutarındaki tazminatın tahsilini talep ettiklerini, Uyuşmazlık Hakem Heyetince bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle istemin kısmen kabul edilerek, 107.380,65 TL"nin sigorta şirketinden tahsiline, fazla istemin reddine karar verildiğini, halbuki tazminat istemlerinin bütünüyle karşılanması gerektiğini ileri sürerek Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına itiraz ederek kararın bozulmasını istemiştir.
Davalı sigortacı vekili, Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının hukuka uygun düşmediğini, arızalanan cihazın seyyar nitelikte olup poliçede bu tip cihazlar için teminat verilmediğini, öteyan-dan tespit edilen hasar miktarından muafiyet tenzili yapılmamasının da yerinde olmadığını ileri sürerek Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının itirazları doğrultusunda bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti"nce verilen 28.5.2015 tarihli karar ile davacı başvuru sahibinin itirazı yerinde görülmeyerek reddedilmiş, davalı sigortacı vekilinin itirazı ise kısmen kabul olunarak Uyuşmazlık Hakem Heyetince verilen kararın düzeltilerek muafiyet indiriminden sonra 96.642,59 TL tazminatın davalı ... şirketinden tahsili ile başvuru sahibine ödenmesine hükmedilmiştir.
Mezkur kararın sadece davacı başvuru sahibi tarafından temyiz olunması üzerine, Dairemizin 23.5.2017 tarih ve 2016/7291-2017/2992 sayılı kararı ile davaya konu edilen sigorta poliçesinin TTK"nın 1454. maddesi kapsamında başkası lehine sigorta olduğu, sigorta sözleşmesinden kaynaklanan hakların, poliçede aksine bir hüküm bulunmadığından, sigortalı gösterilen leasing şirketine ait olduğu, sigortalı tarafından verilen 27.10.2014 tarihli muvafakatnamenin alacağın tem-liki niteliğinde bulunmaması nedeniyle sigorta ettirene poliçeden doğan hakları talep hakkı kazandırmayacağı, başvuru sahibinin aktif "dava" ehliyeti olup olmadığının değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle resen bozulmuş, bozma nedenine dayalı olarak davacı başvuru sahibinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından, dosyanın yeniden teşekkül ettirilen İtiraz Hakem Heyetine tevdii üzerine verilen anılan heyetçe verilen 25.10.2017 tarih ve 2017/KT-29 sayılı karar ile davacının aktif dava ehliyetinin bulunmaması nedeniyle talebinin usulden reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı, davacı başvuru sahibi süresinde temyiz isteminde bulunmuş, dilekçesinin ekinde sigortalı leasing şirkete yetkililerince imzalanan 14.11.2017 tarihli temlik beyanı yazısını sunmuştur.
1- Taraf sıfatı, dava konusu edilen subjektif hak ile bu hakkı ileri süren yahut bu hak kendisine karşı ileri sürülen ile hak arasındaki ilişki olarak tanımlanmakta olup uygulamada aktif yahut pasif husumet (ehliyeti) olarak adlandırılmaktadır. Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle o hakka ilişkin bir davada, davacı olma sıfatı da o hakkın sahibine aittir. Bir kişinin, bir davada davacı yahut davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu hakkın özüne ilişen bir maddi hukuk sorunu olup sıfatın varlığı veya yokluğu, dosya kapsamı ile sınırlı olmak kaydıyla, davanın her aşamasında re"sen gözetilmelidir.
Bu açıklamadan sonra somut olaya dönüleecek olursa, keyfiyet, yukarda da açıklandığı üzere, yargılamanın her aşamasında re"sen değerlendirilmesi gereken hususlardan olmakla, davacı başvuru sahibinin temyiz dilekçesine ekli olarak sunulan sigortalıya ait beyanın, ekinde bulunan imza sirküleri ile birlikte değerlendirilerek alacağın temliki ve dolayısıyla sigorta ettirene sigorta tazminatını talep hakkını veren bir belge niteliğinde olup olmadığı hususunda bir karar verilmek ve sonucuna göre hüküm kurulmak üzerine İtiraz Hakem Heyetince verilen kararın davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Öte yandan, kabule göre de, İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 28.5.2015 tarih ve 2015/İHK-551 sayılı olup 96.642,59 TL"nin sigortacıdan tahsiline dair karar sigortacı tarafından temyiz edilmemiştir. Bu itibarla, Dairemizin 23.5.2017 tarihli re"sen bozma kararının, İtiraz Hakem Heyeti tarafından geniş anlamda aleyhe bozma yasağını ihlal edici şekilde yorumlanmak suretiyle, sigortacı yönünden kesinleşen ve başvuru sahibi yararına kazanılmış hak niteliğindeki tutarı da kapsayacak biçimde, başvuru sahibinin talebinin reddine karar verilmesi de yerinde olmamış, bu husus da bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarida açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince verilen 25.10.2017 tarih ve 2017/KT-29 sayılı kararının davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 13/07/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.