Hukuk Genel Kurulu 2014/425 E. , 2015/2634 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki “ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesi, bulunamadığı takdirde bedellerinin tahsili” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Zonguldak 1.Aile Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 15.03.2012 gün ve 2011/721 E., 2012/282 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 24.12.2012 gün ve 2012/8963 E., 2012/17239 K. sayılı ilamı ile;
(... Dava, çeyiz ve ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde 15.000 TL bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, bir kısım çeyiz eşyalarının aynen iadesine olmadığı takdirde bedelinin davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalının seni annenin evine götüreyim biraz dinlen diyerek davacı eşini annesinin evine bıraktığını, bir daha arayıp sormadığını, davacının müşterek eve dönmek istemesine rağmen davalının duyarsız kaldığını, eşinin evi terk ettiği iddiası ile boşanma davası açtığını, davacının psikolojik travma nedeni ile tedavi gördüğünü, hastaneden müşterek eve dönmek istemesine rağmen eşinin annenin yanında kal diyerek ikna ettiğini, davacının evi terk etmek düşüncesi ile hareket etmediğinden çeyizleri ve ziynetlerinin evde kaldığını, 10.000 TL ziynet bedeli, 5.000 TL çeyiz eşyası olmak üzere 15.000 TL bedelin tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili, davacının dava dilekçesinde bildirdiği 2 adet yorgan, 1 adet battaniye, 1 adet yatak örtüsü, perde ve yastık ile beraber, 1 adet salon halısı, 3 adet yatak odası halısı, 3 adet el örgüsü paspas, 3 camlık tül perde, 1 adet ütü ve ütü masası, 1 adet mikser ve su ısıtıcısı, 1 adet tencere takımı, 1 adet fincan takımı, 1 adet baharat takımı, sürahi ile beraber 1 adet bardak takımı, 1 adet güğüm, 1 adet leğen, 1 adet nevresim, 40 adet başörtüsü, 10 adet eşarp, 10 adet havlu, dantel takımı, 2 takım bornoz, 1 adet çamaşır makinesi örtüsü, 1 adet buzdolabı örtüsü, 1 çift terlik, 1 çift kapalı ayakkabı, özel giyim eşyaları olan iç çamaşırları, yelekleri kazaklar olmak üzere bu eşyaların kendilerinde olup vermeye hazır olduklarını, bunların dışında davacıya ait başka eşya, ziynetlerin kendisinde bulunmadığını, sadece 1 adet alyans kaldığını, bu alyansı da davacı taraf parmağından çıkartıp attığı için davalının onu yerden alarak sakladığını, bu alyansı da iade etmeye hazır olduklarını, davacıyı müşterek evden ayrılması için zorlamadığını, davalının evde olmadığı sırada davacının annesi ile müşterek eve gelerek bağırıp çağırıp yüzüğü atarak evden ayrıldığını bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, tarafların evlenip kısa bir süre sonra ayrı yaşamaya başladıkları, davalının kendisinde kaldığını kabul ettiği alyansı 21.09.2011 tarihli oturumda davacı asile mahkeme huzurunda teslim ettiği, davalının bir takım eşyaların kendisinde olduğunu ve vermeye hazır bulunduğunu bildirip bir kısım eşyalar yönünden davayı kabul ettiğini, davacının talep ettiği çeyizleri ve ziynetleri yönünden davasını ispat edemediği, bunun için yemin teklif etme hakkı bulunduğu bildirilmesine rağmen davalıya yemin teklif etmediklerini, davalının kabul ettiği çeyiz eşyaları 2 adet yorgan, 1 adet battaniye, 1 adet yatak örtüsü, perde ve yastık ile beraber 1 adet salon halısı, 3 adet yatak odası halısı, 3 adet el örgüsü paspas, 3 camlık tül perde, 1 adet ütü ve ütü masası, 1 adet mikser ve su ısıtıcısı, 1 adet tencere takımı, 1 adet fincan takımı, 1 adet baharat takımı, sürahi ile beraber 1 adet bardak takımı, 1 adet güğüm, 1 adet leğen, 1 adet nevresim, 40 adet başörtüsü, 10 adet eşarp, 10 adet havlu, dantel takımı, 2 takım bornoz, 1 adet çamaşır makinesi örtüsü, 1 adet buzdolabı örtüsü, 1 çift terlik, 1 çift kapalı ayakkabı, özel giyim eşyaları olan iç çamaşırının davalıdan alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise davacı tarafından giderken götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir.
Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır ve iadesi gerekir. Davacı tanıklarından Mehmet Ertuğrul, davacı ... ile davalı ... ve Üçköy köyü muhtarı Muhammet Kürekçi, davacının annesi ve kendi eşi Fatma Ertuğrul olduğu halde Kozlu Belediyesi karşısında bulunan parkta konuştukları sırada davalı ..."nin düğünde takılan ziynetleri borcu olması nedeni ile bozdurup harcadığını beyan ettiğini yeminli beyanı ile bildirmiştir. Dinlenen davacı tanıkları ziynetler konusunda davacının savlarını doğrulayacak şekilde net, açık ve ayrıntılı bilgi vermişlerdir. Davalı tarafından borcun ödenmesi için dava konusu ziynetlerin bozdurulduğunun kabulü gerekir. Bu durumda davada ispat külfeti yer değiştirmiştir. Davalı, iade edilmemek üzere söz konusu ziynetlerin kendisine verildiğini kanıtlamadıkça iade ve tazmin ile yükümlü olduğundan ve bu ziynet eşyalarının davacının rızası ile bozdurulup geri verilmemek kaydı ile harcandığı hususu davalı tarafından kanıtlamadığından, davacı davasını tanık beyanları ile ispat ettiğinden ziynet eşyaları yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi doğru değildir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmazsa bedellerinin tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin davalı ile 26.06.2009 tarihinde evlendiğini, evlendikten iki ay sonra davalının “seni annene götüreyim biraz dinlen” diyerek müvekkilini annesinin evine bıraktığını, bir daha arayıp sormadığını, müvekkilinin evi terk etmek düşüncesi ile hareket etmemesi nedeniyle bütün ziynet eşyalarını ve çeyizlerini müşterek konutta bıraktığını, davalının müvekkili aleyhine terk sebebine dayalı boşanma davası açtığını belirterek listesini sunmuş olduğu ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL ziynet alacağı, 5.000,00 TL çeyiz alacağı olmak üzere toplam 15.000,00 TL’nin davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının listesinde belirttiği çeyiz eşyalarından bir kısmının halen müvekkilinin ikamet ettiği müşterek evde mevcut olup müvekkilinin bu eşyaları davacıya iade etmeye hazır olduğunu, yine müvekkilinin zilyedinde davacıya ait sadece bir adet alyans bulunduğunu, davalının bu alyansı da iade etmeye hazır olduğunu, belirtilen eşyalar dışında davacıya ait başkaca bir çeyiz ve ziynet eşyasının müvekkilinde bulunmadığını, müvekkilinin davacıdan para da almadığını, müvekkilinin davacıyı müşterek konutu terk etmeye zorlamadığını, davacının yüzüğünü çıkarıp attıktan sonra evden ayrıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı vekilinin 12.09.2011 tarihli dilekçesinde davacıya ait olup davalı nezdinde olduğu kabul edilenler dışındaki çeyiz eşyaları ve ziynet eşyaları yönünden davacı tarafça iddiaların ispatlanamadığı, 17.01.2012 tarihli duruşmada davacı vekiline davalı tarafın kabul beyanı dışında kalan çeyizler ve ziynet eşyaları yönünden davalıya yemin teklif etme hakkının hatırlatıldığı, davacı vekilinin 15.03.2012 tarihli oturumda davanın sübut bulduğunu bu nedenle davalı tarafa yemin teklif etmediklerini beyan ettiği, davacı tarafça davalı tarafın kabul beyanı dışındaki çeyiz eşyaları ve ziynet eşyaları yönünden iddiaların usulen kanıtlanmadığı gerekçeleri ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Özel Dairece, metni yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçeler ile hüküm bozulmuş;
Mahkemece, davacı tarafın ziynet eşyalarının davalı tarafından borcu olması nedeniyle bozdurulup harcandığı şeklinde bir iddiasının bulunmadığı, Yüksek Yargıtay’ın bozma gerekçesini tanık Mehmet Ertuğrul"un "bu sırada Ayşe"nin annesi ve eşinin Ali"ye Ayşe"nin ziynet eşyalarını sorduğu, Ali"nin de borcu nedeniyle altınları bozdurduğunu söylediğini beyan etmesine dayandırdığı, diğer tanıklar Meryem İnce ve Hatice Sezer"in beyanlarının tanık Mehmet Ertuğrul"un beyanları ile örtüşmediği, tanıklar Hatice Sezer ve Meryem İnce’nin Ayşe"nin ziynet eşyalarının Ali"de kaldığını beyan ettikleri, Ali tarafından ziynet eşyalarının bozdurulduğu şeklinde beyanlarının olmadığı, taraflar arasında aynı mahkemede 2009/1044 Esas sayılı nafaka davası ve 2011/349 Esas sayılı boşanma davası görüldüğünü, boşanma davasında davacının annesi Emine Akbaba’nın duruşmadaki beyanında, “kızına takılan takıları kocasının aldığını, ne yaptığını kızına söylemediğini, bozdurup bankaya koyduğunu söylediğini” beyan ettiği, tanık Mehmet Ertuğrul’un 2009/1044 Esas sayılı nafaka davası dosyasında da ziynet eşyalarıyla ilgili beyanda bulunmadığı, taraflar arasındaki boşanma ve nafaka dava dosyasında dinlenilen tüm tanıklar ve bozmaya esas ziynet eşyalarının iadesi davasında, tanık Mehmet Ertuğrul dışındaki hiç bir tanığın davalı ..."nin davacıya ait ziynetleri bozdurup borçlarını ödediğinden söz etmediği gerekçeleri ile direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davacı vekili temyize getirmektedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davanın ispatına ilişkin olup; davacı tanık beyanlarının, dava konusu ziynet eşyalarının davalı tarafından borcun ödenmesi için bozdurulduğunun kabulüne elverişli olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre ispat külfetinin yer değiştirip değiştirmediği noktalarında toplanmaktadır.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; görülmekte olan davada, davacı tanıklarından Mehmet Ertuğrul’un duruşmada; “Kozlu Belediyesinin karşısında bulunan parkta yapılan görüşmeye gittiğinde, davacı ... Duyar, davalı ..., davacının annesi, eşi Fatma Ertuğrul ve Üçköy muhtarı Muhammet Kürekçi’nin orada bulunduğunu, davacının annesinin ve eşinin davalı ...’a davacı ... Duyar’ın ziynet eşyalarını sorduğunu, davalı ...’nin de borcu nedeniyle altınları bozdurduğunu söylediğini, bu sırada davacı ...’nin de ziynetleri davalı ...’nin bozdurduğunu söylediğini” beyan ettiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, somut uyuşmazlık yönünden, tanık Mehmet Ertuğrul’un beyanında geçen, davalı ...’ın dava konusu ziynet eşyalarını borcu nedeniyle bozdurduğu hususunun açıklığa kavuşturulduğundan söz edilmesi mümkün değildir.
Bu nedenle, dava konusu ziynet eşyalarının davalının borcu nedeniyle davalı tarafından bozdurulduğu hususunun açıklığa kavuşturulması yönünde tanık dahil tüm deliller toplanarak yapılacak değerlendirme doğrultusunda varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Direnme kararının yukarıda açıklanan bu değişik gerekçeyle bozulması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının yukarıda açıklanan değişik nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 18.11.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.