Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/416
Karar No: 2015/2631
Karar Tarihi: 18.11.2015

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/416 Esas 2015/2631 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/416 E.  ,  2015/2631 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “yoksulluk nafakasının arttırılması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Isparta Aile Mahkemesince davanın reddine dair verilen 27.03.2012 gün ve 2010/168 E., 2012/376 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 14/03/2013 gün ve 2013/2676 E.-2013/4367 K. sayılı ilamı ile;
    (…Davacı dilekçesinde; 2008 yılında boşanma davasıyla lehine hükmedilen 100 TL yoksulluk nafakasının günün ekonomik şartlarına göre yetersiz kaldığını ileri sürerek 750 TL"ye artırılmasını talep etmiştir.
    Davalı vekili; davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece; davacının asgari ücretle çalışmaya başlaması nedeniyle nafaka artırım davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; yoksulluk nafakasının artırılması talebine ilişkindir.
    Türk Medeni Kanunu"nun 176/4 maddesi hükmüne göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılmasına karar verilebilir. Bu hüküm gereğince mahkemece iradın arttırılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin artırımı gerektirmesi gerekmektedir.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı Kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.
    Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu"nun yerleşik kararlarında “asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması” yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir (...07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları).
    Davacı ..., boşanma sırasında bir işte çalışmamaktadır. Kendisine aylık 100 TL yoksulluk nafakası bağlanan davacının geçinmesi günümüz ekonomik koşullarında mümkün olmadığına göre; işe girip çalışması zorunludur. Bu durumda, aldığı nafaka ile geçinmesi mümkün olmayan davacının, çalışma olgusunun da süreklilik arzetmediği gözönüne alındığında, yoksulluk halinin devam ettiği ortadadır.
    Hal böyle olunca; mahkemece, dava tarihindeki şartlara göre; davacının yoksulluğunun zail olmadığı gözetilerek, yoksulluk nafakasına hükmedilen tarih ile artırım davasının açıldığı tarih arasında geçen süre dikkate alınarak, bu süreçte paranın satın alma gücünün azaldığı hususu gözetilerek, hakkaniyete uygun, en azından enflasyon oranında artırım kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile artırım talebinin reddine karar verilmiş olması Türk Medeni Kanunu"nun 4.maddesinde hükme bağlanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiş, bu husus bozmayı gerekmiştir...)
    gerekçesiyle karar bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.



    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:  
    Dava, yoksulluk nafakasının arttırılması istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, tarafların 07.02.2008 tarihinde TMK 166/3 maddesi uyarınca anlaşmalı olarak boşandıklarını, davacı lehine aylık 100 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, ancak değişen ekonomik şartlar dikkate alınarak yoksulluk nafakasının arttırılması gerektiğini beyanla, nafakanın, dava tarihinden itibaren aylık 750 TL’ye çıkartılmasını talep ve dava etmiştir.
    Davalı ise, davacının aylık 755 TL maaşla bir işte çalıştığını, kendisinin ekonomik gücünün bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Yerel Mahkemece, emniyet araştırmasında davacının sigortalı olarak bir iş yerinde çalıştığının belirlendiği, sigortaya yazılan müzekkere cevaplarında da davacının sigortalı bir işte çalıştığı ve asgari ücret aldığının belirtildiği, kaldı ki davacıya aylık 100 TL nafaka ödendiği gerekçesiyle, yoksulluk nafakasının arttırılması davasının reddine karar verilmiştir.
    Davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
    Yerel mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davacı vekili getirmiştir.
    Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; boşanma davası sırasında herhangi bir işte çalışmayan ve lehine aylık 100 TL yoksulluk nafakasına hükmedilen davacının çalışma olgusunun düzenli olup olmadığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına göre davacının yoksulluğunun zail olup olmadığı, buradan ulaşılacak sonuca göre de davacının yoksulluk nafakası arttırılması talebinin kabul edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
    Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun "Tazminat ve Nafakanın Ödenme Biçimi" başlıklı 176. maddesinin açıklığa kavuşturulmasında zorunluluk bulunmaktadır :
    4721 sayılı TMK’nın 176. maddesi; “Maddî tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir.
    Manevî tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez.
    İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
    Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.
    Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir…”
    Hükmünü içermektedir.
    4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun "Durumun Değişmesi" başlıklı 331. maddesi ise;
    “Durumun değişmesi hâlinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır…”
    Düzenlemesine yer vermektedir.
    Yukarıda belirtilen madde hükümlerinden de anlaşılacağı üzere, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde taraflarca her zaman nafaka artırımı davası açılabilir.
    Öte yandan, Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında "asgari ücret düzeyinde gelire sahip olunması" yoksulluğu ortadan kaldırıcı bir olgu olarak kabul edilmemiştir ( HGK 7.10.1998 gün 2-656 E., 688 K, 26.12.2001 gün 2-1158 E, 1185 K. ve 1.5.2002 gün ve 2-937 E., 339 K. sayılı kararları).
    Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; dosyada mevcut ekonomik ve sosyal duruma ilişkin tutanaklarda, davacı kadının aylık gelirinin bulunmadığı, dersaneye giden çocuğunun olduğu, ekonomik durumunun zayıf olduğunun belirtildiği, Sosyal Sigortalar Kurumu hizmet doküman listesinde ise; davacı kadının aylık 750.00 TL civarında asgari ücretle çalıştığı, 25.02.2010 tarihinde açılan eldeki davada, Fatih 1. Aile Mahkemesinin 07.02.2008 gün, 2008/79 Esas; 2008/43 karar sayılı ilamı ile davacı lehine, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren ödenmesine karar verilen aylık 100 TL yoksulluk nafakasının, aylık 750 TL’ye yükseltilmesinin talep edildiği anlaşılmakta olup, davacının, aylık 100 TL yoksulluk nafakası ile geçinmesinin günümüz ekonomik koşullarında mümkün olmadığı ve 100 TL nafaka ile geçinmesi mümkün olmayan davacının, çalışma olgusunun da süreklilik arzetmediği, dolayısıyla, yoksulluk halinin devam ettiği ortadadır.
    Mahkemece, dava tarihindeki şartlara göre; yoksulluk nafakasına hükmedilen tarih ile artırım davasının açıldığı tarih arasında geçen süre dikkate alınarak, bu süreçte paranın satın alma gücü de değerlendirilmek koşuluyla, hakkaniyete uygun, en azından enflasyon oranında artırım yapılması gerektiği kuşkusuzdur.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyelerce; kararın onanması gerektiği görüşü savunulmuş ise de bu görüş, yukarıda belirtilen nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
    O halde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine 18.11.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi