Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
İcra takibinin dayanağı olan bononun lehdar hanesinde, "..." ibaresinin yazılı olduğu ve ilk cironun da adı geçen tarafından yapıldığı görülmektedir.  TTK. nun 688/5. maddesi gereğince dayanak belgenin bono vasfında olabilmesi için lehdarın gerçek ya da tüzel kişi olması zorunludur. Buna göre bonoda görünüş itibari ile lehdarın gerçek ya da tüzel kişi olarak gösterilmiş olması yeterli olup, böyle bir gerçek ya da tüzel kişinin gerçekte var olup olmadığı iddiası icra mahkemesinde ileri sürülemez. Kaldı ki dosya kapsamından lehdarın tüzel kişiliğinin de bulunduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda lehdar olarak gösterilen ibare tüzel kişiyi içerdiğinden, bonoda, TTK. nun 688/5.maddesinde öngörülen lehdar unsurunun mevcut olduğunun kabulü gerekir.
Öte yandan TTK. nun 690.maddesi göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gerekli olan aynı kanunun 595/2.maddesi uyarınca ciro, cirantanın imzasından ibaret olabilir. Bir diğer ifade ile ciroda, cirantanın isminin yazılması zorunlu değildir. Yine mahkeme gerekçesinin aksine ciroda kaşe bulunacağına dair her hangi bir yasal düzenleme de yoktur.
TTK. nun 544.maddesi gereğince limited şirketlerde şirketin unvanı ile birlikte yetkililerin imzalarının bulunması gerekir. Ayrıca aynı yasanın 322.maddesine göre de, şirket namına imza salahiyeti olanlar şirket unvanını tam olarak ilave etmeye mecburdurlar. Bu hükümler bono nedeni ile şirketin sorumlu tutulmasına ilişkin olup, unvanın eksik yazılması halinde şirket sorumlu olmayacak ise de bu eksiklik cironun geçerliliğini etkilemeyecektir. Dolayısıyla anılan eksiklik ancak unvanı eksik yazılan şirket yönünden bir borca itiraz nedenidir.
Takip dayanağı bononun arkasında ilk cironun "..." ibaresi yazılmak suretiyle yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu hali ile lehdarın cirosu anılan yasal düzenlemelere uygun ve geçerlidir.
O halde, mahkemece şikayetin reddi yerine yazılı gerekçe ile kabul edilerek takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ  : Alacaklının  temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 01/03/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.